Bölüm 89

1K 89 377
                                    

Mine’den

Günü bu güzel yerde noktaladık.  Aşkın olduğu her yer güzeldi. Eve dönme zamanıydı. Hesabı bölüşmek isteseler de ben sessizce hallettim. Bir grup ayyaşla bu konuda uğraşmak kolaydı. Serin ve Furkan'dan bahsediyorum. Lena sadece fazla içmiş. Ayyaş dersem dava eder beni. Bir de yenge kontenjanından torpilli. Otoparka doğru yürüdük. Diğerleri sendelerken Kar ile benim durumum gayet iyiydi. The Walking Dead'in zombi ihtiyacı varsa bu elemanları al al diyebiliriz. İyi iş çıkarırlar. Harbi zombileri oynayanları içiriyorlar mı acaba? Yok be öyle olsa aralarında birkaçı nara atar. Ortamı bozar. Neyse üfff takıldığım şeye bak. Bana ne ya.

Furkan arabanın ön kapısını açtı. “Ne yapıyorsun?” diye sordum. Herhalde Kar'a centilmenlik yapmıyor. Gözü koltuğa bakıyor bunun, toprağa da kayabilir.

-"Ne yapıyorum?” düşündü. “Arabaya biniyorum.” Dedi ve gülerek içeri attı kendini. Hay Allah'ım ya.

Kendi kapımı açtım ve içeriye eğildim. “Orası nişanlıma ait oğlum. Arkaya geç.” Kafasını sağa çevirdi. Dinlemiyor ki. “Ben kime diyorum? Hovvv!” hov ne lan? Gören de at var sanacak. At değil öküz var. Belime dokunan Kar ile doğruldum.

-"Sorun yok sevgilim. Furkan otursun. Ben hemen arkanda olacağım.” Sakinleştirici bir öpücük bıraktı dudaklarıma. Arka koltuğa geçti. Neyse ne yapalım? Arabaya bindim. Furkan’ın kemerini bağladım. Yolda sızıp kaldı zaten. Trafik olmadığından kısa sürede eve vardık. Serin ve Lena'nın hâlâ yürüyebiliyor olmasına o kadar sevindim ki. Onları arabada bırakamazdık ama Furkan'ı bırakırdık. Serin ve Lena birbirlerine tutunarak eve gittiler. Kar onlara anahtarı vermişti.

Kar endişeli bir şekilde arabanın önünde Furkan'a bakıyordu.

-"Gerçekten onu burada bırakmayacağız de mi?” yanına geçip eserimi incelemeye başladım.

-"Bir şey olmaz güzelim. Sabaha alırız buradan.”

-"Ya yazık çocuğa.”

-"Sinek ilacı sıkınca bir şey olmaz. Bir tane de çarşaf tamamdır.

-"Ama...” dedi sesi yumuşacık çıktı. Bırakmaya gönlü razı olmuyordu. Yeşillerindeki endişeyi görüyordum.

-“Taşıyamayız sevgilim. Çok ağır.”

-"Araba kendi kendine kilitleniyor. Bizden önce uyanırsa panik olur, çıkamaz.”

-"Camları açık bırakırız. Oradan çıkar. Hadi bir şey olmaz.”

-"Emin misin?”

-"Eminim.” Dedim. Eve girdik. Çarşaf alıp geldim. Üzerini örttüm. Sinek ilacı, cam derken her şey tamamdı. En fazla sabah bademle yatarken bulurduk. Badem ben hariç herkese kuyruk sallıyor zaten. Hain badem. Biz de oyalanmadan yatağımıza geçtik.

Sabah erken kalktık. Perdeyi açıp güneşi bile buyur etmedik eve, ilk işimiz Furkan’ı kontrol etmek oldu. Otoparka indik. Arabada yoktu. Bahçeye geçtik. Furkan tam da düşündüğümüz yerde hamakta katil göz ile yatıyordu. Yalnız bu kedi mama falan vermezsem Chucky gibi bıçaklar da beni. Boncuk göz de Chucky'nin gelini. Yok o masum, olmaz ondan. Boncuk ayağıma dolandı birden. İyi kedi lafının üstüne. Boncuk’un sesine katil Chucky kulakları dikti. Beni gördüğü gibi Furkan'ı terk edip yanıma koştu. Katil falan ama seviyor beni. Mamayla ilgisi yok. Onlara yiyecek bir şeyler hazırladım.

-"Sevgilim.”

Esnemekte olan Kar bana döndü. “Efendim sevgilim.”

-"Markete gidelim mi?”

Mine Çiçeği (G×G) (Tamamlandı)Where stories live. Discover now