Bölüm 67

1.3K 103 240
                                    

Mine'den

Adamın nefesindeki alkol kokusu doldu burnuma. Bize o an saldırsa karşı koyacak bir durumda değildim. En iyisi benim ondan önce harekete geçmemdi. Sağlam bir tane çaksam kaçmak için zamanımız olurdu. Yumruğumu sıktım fakat onu devirecek kadar güçlü değildi. Planımı değiştirdim. Kolumla sedirden destek aldım. Bacaklarımı kendime doğru hızlıca çekip adama tekmemi indirdim. Büyük bir gürültüyle yeri boyladı. Kırılan tabağın şıngırtısı hala kulaklarımdayken hızlı bir hareketle kalkıp ne olduğunu sorgulan Kar'ı çekiştirmeye başladım.

-"Ne oluyor? O ses neydi? Mine ne oluyor?”

-"Kalk Kar kalk. Sarhoşun biri dibimize gelmiş oturmuş kalk.” Panik halindeydim. O kaçırıldığımız gün olanlar durmadan gözümün önünden geçiyordu. Hiçbir şey yapamayışım. Bir daha bunun olmasına izin veremezdim. Nefesim sıkıştı. Şimdi bunun zamanı değil. Kar kalktığı gibi onu önüme alıp eve kaçırdım. Kapıyı kapattım ve tüm kilitleri kilitledim. Gelemezdi artık. Nefesim rahatladı. Kapı vurulmaya başladı. Her vuruşta kalbim gümledi.

-"Ya alt tarafı bir çay istedik. Dayak yedik. Yok demeniz yeterliydi.” Kar'ın ifadesi değişti birden. Kapıdan çekti beni.

-"Ali enişte?” dışarıdaki ışıkları açtı ve kapının deliğinden baktı.

-"Benim. Gidiyorum.”

-"Dur...” başını geriye attı. Sonra eğip bir eliyle gözlerini tuttu ve başını sağa sola salladı. “Gitme çay var.” Diye seslendi. Gülmeye başladı. Sanırım bir hata yaptım. Kapının kilidini açarken sandalyenin çekilme sesi geldi. “Isıtıp getiriyorum hemen.” Dedi. Mutfağa dönüp çayın altını açtı. Yanına gittim.

Fısıltıyla konuştum. "Ya bu Ali enişte kim?” düşünemiyorum.

-"İlk gün geldiğimizde arabayı park ettik ya. Karşı evden bir adam çıktı geldi. Ali enişte o sevdiğim.” Doğru be. Karanlıkta da göremedim şimdi. Kedi gibi parlamıyor ki gözlerim. O yeteneklerim yok. Hem karabasan gibi gelmiş dibimize. Uyuyan insanın yanına mı oturulurmuş? Uyku sersemiyim ben beynim uyanmadı daha. Ne kadar boş baktıysam Kar gülmeye başladı tekrar. “Ne yaptın adama?”

-"Etkisiz hale getirdim.” Buzdolabına doğru gitti karnını tutarak.

-"Ne yaptın ne yaptın?”

-“Tamam be sen de dalga geç tabii.”

Geldi yanıma. Elleriyle yüzümü tuttu. Gözlerime ciddiyetle baktı. “Ben seninle dalga geçmem, geçemem. Sadece çok tatlı geliyor bu hallerin. İçimi ısıtıyor. Çok masumsun. Bizi korumak için yaptığını biliyorum. Bize bu kadar sahiplendiğin için yaptığını biliyorum. Ben de aynısını yapardım.” Uzanıp öptü. Birlikte yaşamanın da en güzel yanı kesinlikle bu. İstediğin an öp gitsin. Yalnız dışarıda Ali enişteyi unuttuk. Çayın yanına bir şeyler daha çıkardık. Adama kek de yedirmedim.

Kar ile Ali eniştenin tam karşısına oturduk. Çayını ve atıştırmalık tabağını Kar önüne doğru uzatırken kendimize su koyduk. Korktuk haliyle. Ali eniştenin yönü çardağa doğru dönüktü. Ayaklarını balkon duvarının üzerine uzatmıştı. Şeytan diyor bir tane geçir sandalyesinin bacağına. Tekrar devrilsin yere. Nerenin ağasısın sen sormadım? Sinir olasım geldi.

-"Sende estetik var mı?” diye sordu birden. Ne estetiği ya orijinalim ben.

-"Hayırrr?” aynı zamanda da hayırdır.

-"Şaşırdım.”

-"Ne alaka? Nerem estetikli gibi?”

-"Gözlerin.” Ulan göz ne alaka? “Buruce Lee'nin kayıp kızı olduğunu düşünüyorum.” Deyip kahkaha attı. Kar yanımda öksürmeye başladı. Komik mi bu şimdi? “O tekme neydi öyle? Nereden geldiğini görmeden yeri boyladım. Çanağı kırıyorduk.” Çayından bir yudum aldı. “Bakardınız bana artık. Babanı arayıp şikayet edeceğim. Nasıl bir gelin almış sana?” önce küçük bir şaşırma yaşasam da bu bu konunun şakası yapılıyorsa benimsendik anlamına geliyordu.

Mine Çiçeği (G×G) (Tamamlandı)Where stories live. Discover now