Bölüm 69

1.3K 102 161
                                    

Kar'dan

Mine kollarımdaydı, dudaklarımdaydı, baş döndüren çekici kokusuyla soluğumdaydı. Her yanımdaydı. Her yanımı sarmıştı. Ruhu ruhuma karıştı. Sırt üstü uzandık. Kıyıya çarpan dalga seslerinden başka bir şey duyulmuyordu. Gecenin karanlığında parlayan yıldızlara daldık. Hayal kurmaya başladım. Hata mı ediyordum? Kurduğum hayallerin hiç gerçekleşmediğini geldi aklıma. Hep boğazıma takılı kalır, dizilirdi o hayaller. Gerçekleşmedikleri yetmediği gibi günden güne boğardı beni. Başımı salladım, kendime gelmek için. At bu düşünceleri. O yanımda ya neyime yetmiyor? Gerçekleşen tek hayalim, tek dileğim oydu. Onunla sonsuza kadar yaşadığımı hayal ettim. Ne mükemmel bir şey bu. Ölümsüzlük bulunsa ya. Bir ömür yetmeyecek bana. Sadece sevdiğimi istiyorum. Onun kollarında uyumak, bakışlarının altında yaşamak istiyorum. Bakmaya doyamadığım mavilerinde kaybolup gitmek istiyorum.

Sözde gökyüzünü izliyorduk. Bilmeden yine birbirimizi seyre daldık. Refleks bu. Hayatta kalma refleksi. Almadığım bir doz Mine kalpte çarpıntı yapıyordu. Sonra da hastalığımın etkileri açığa çıkıyor. Artık Mine'nin üzerine atlamak mı dersin, öperken nefessiz bırak mı veya severken öldürmek mi? Seç, beğen, al.

İyici sırnaştım yanına. Her tarafımız kumdan gıcır gıcır olsa da rahatsız değildik. Gözlerimden öptü. Yüzünü yüzümden ayırmadı. En sevdiğim pozisyon. En sevdiğim mesafeydi. Mesafe yok. Her seferinde sevdiğini belli ediyordu.

-"Seni seviyorum.” Diye fısıldadı.

-"Seni seviyorum.” dedim.

-"Biliyor musun?” biraz dalıp gitti. Konuşmasını bekledim. "Şu denizlerde boğulmam da ben, senin bir damla gözyaşında boğulurum. Hiç ağlama. Hiç üzülme. Her şeye dayanırım da sana dayanamam. Zaafım var sana. Sistem açığı. Yaradan yaratırken sen içeriye sız diye bir açık bırakmış.” Gülmeye başladım. “Gülme ama neden gülüyorsun? Çok da romantiktim.”

-"Sen hep romantiksin güzelim benim. Biraz virüs mü oldum ben?”

-"Ne virüsü? Senden virüs olmaz. Senden hacker olur. Kalbimi hackledin çoktan tebrikler.”

-"Hımm peki nereden sızdım içeriye?” bilgisayar mühendisi ben değilim galiba. Mesleği de yapmıyorum gerçi olsam ne olacak?

-"Gözlerimden. Bara geldiğin ilk anda savunmasız kaldım.”

-"Kafam güzeldi ama ben senin mavilerini hatırlıyorum. Ne de güzel mavileri demiştim içimden. Yaşama sebebim olabileceklerini hiç düşünmemiştim. Benim olacaklarını hiç düşünmemiştim.” Nasıl düşünebilirdim ki? Sevmeyi, sevilmeyi ben hep sende öğrendim. Gerçekten bunlar öğrenilmesi gereken şeyler. Öyle biri çıkar ki karşına ben ne biliyormuşum dedirten tarzdan. Ben ne yaşamışım?..

-"Senin miyim?” dedi, dirseğini kumlara dayayıp biraz doğruldu. Diğer elini üzerine sildi. Yüzümden gezdirmeye başladı. Dokunuşları yüzümden taa içime kadar her yanımı diken diken ediyordu. Yutkundum.

-"Benimsin.” Dedim. Sesim tırtıklı çıktı. Toparladım. “Başkası sana yan gözle bile bakamaz. Bakarsa öldürürüm. Bakışlarda, hayallerde, rüyalarda, her yerde, her anda sadece benimsin.” Dudağımda durdu parmağı, sustum. Alt dudağımı hafif aşağıya doğru çekti. Çenemden tuttu. Öpüşlerine kendimi teslim ettim.

Saat kaç olduğu bilmiyorum ama kalkmamız gerekliydi artık. Dudu bazı şeyler istemiştim. Malzemeleri bahçesindeki masanın üzerine bırakacak, geçerken alacaktım. Kapımı tıklatın, ben siz gelene kadar uyumam, beklerim, demişti. İyi ki bunu kabul etmedim. Mine'mi nazar için ben demeden okuyup üfledi. Çok sevdi gelinini. Onun için ayrı mutluyum. Sevdiğimi; sevdiğim, değer verdiğim birinin sevmesi harika bir duygu. Şayet kimse sevmese de severdim onu, bırakmazdım. Onaylanmaya gerek yok. Yine de her sevgi mutluluk getirir.

Mine Çiçeği (G×G) (Tamamlandı)Where stories live. Discover now