Bölüm 37

2.2K 166 102
                                    

Mine'den

3 gün sonra da kız istememiz var. Yarın da giyeceğimiz kıyafetler için alışverişe çıkacaktık. Ne koşturma içine girdiysek böyle. Hepsi de güzel koşuşturmalar. Kenan amca pardon babam öğlen Fatoş ablanın yanına gitti. Törenle ilgi her iş ona kaldı fakat zevkle detaylarla ilgileniyordu. Kar ile karışmamaya karar verdik.

Akşam olduğunda ikimiz de hazırlandık. Furkan ve patronu bizden biraz daha önden gitmişlerdi. İyi de oldu. Bir sandal ayarlamasını istedim. Teklifimi herkesten uzakta denizin tam ortasında yapacaktım.

Sonunda Eski Foça'ya vardık. Furkan gerçekten çok şıktı. Teklifi o edecek kadar şıktı. Sahil kenarında turladık biraz. Denizi izledik. Bugün dolunay vardı şansıma. Yakamozlu bir gece. İşte budur. Şans yüzüme gülüyor. Kar'ın hayatıma girmesi aslında en büyük şansımdı. Arada unutuyordum bunu. Bundan dolayı kızdım kendime. Bir balık lokantasına girdik. Kar ızgara levrek istedi. Ben de ona katıldım. Furkan ve patronu da bize katıldı. Ya patron patron diyoruz da bu adamın adı ne?

-"Ben bir şeyi merak ediyorum. Sana hep patron diyoruz adın nedir?” yersiz mi sordum acaba soruyu. Furkan güldü.

-"Çok normal. Adım Patron benim.”

-"Patron mu?” Kar da benim kadar şaşırdı.

-"Gerçekten mi?” dedim. Cüzdanını açtı kimliğini çıkaracağını anlamıştım. “Gerek yok inanıyoruz sana.” Desem de çıkardığı kimliği inceledik Kar ile. Gerçekten adı Patron adamın ya. O gece Furkan ve Patron daha da yakınlaştılar. Gerçekten birbirlerine karşı bir bütünleyici özellik taşıyorlardı. Bunu görmek özellikle Furkan'ın bakışlarındaki sevgiyi görmek çok güzeldi. Patron da kesinlikle boş değildi. Olur bunlar olur. Alkol almadık babam özellikle tembihlemişti. “Araç kullanacaksınız sakın.” Hesabı ödedim ve lokantadan çıktık.

Işıl ışıl deniz kenarında kalabalığın arasında yürüdük. Kar arada bir insanlara sataşıyordu o ayrı bir mesele. Bana bakıyorlar diye beni sağına soluna alıp duruyor elimi sıkı sıkı tutuyordu. Bir iki laf da söyledi. Benim gözüm sanki ondan başkasını görüyordu. Baksınlar ne fayda. Bir saniye şu gelen Kar'a mı bakıyor? Hop. Harbiden bakıyor.

Kar'ı öteki tarafa aldım. Geçen oğlan bakışlarını sürdürünce “Gebertirim lan seni. Önüne bak!” dedim. Gözüm döndü birden. Kar gülmeye başladı.

-"N'oldu Kar hanım?” dedim kızgınca.

-"Hiç hoşuma gitti.” Dedi. Yaa erittin beni. Güldüm. Canımın en güzel yeri. Canımın kendisi kendisi. Dondurma almak için sıraya girdik. Kalabalık bir sıra vardı. Ne istediğimi seçmem için uzun bir süre demekti. Güzel. Tatlı kırmızı çizgimdir. Dondurma ise bu konuda baş tacım. Tahin susam mı off. İlk tercihim. İkinci bitter çikolata. Üçüncüyü alıp almamakta kararsızım. Ne varmış? Kestane? Yok tadı belli olmuyor tahinle. Ceviz mi? Yok. En iyisi 2 top tahin bir tane bitter. İyi tamam anlaştım kendimle.

Kar yanağımdan öptü. Baktım ona doğru.

-"Ne düşünüyorsun?”

-"Hangisinden isteyeceğimi?”

-"Bazen çocuk gibisin. O saflığın temizliğin hiç kaybolmuyor.” Kulağıma yaklaşıp fısıldadı. “Ve bu hallerin beni çıldırtıyor.” Dedi ve dudağını ısırdı. Yutkundum bu sözlerine. Seni çıldırtıyor da benim ne günahım vardı. Asıl ben çıldırdım şuan. Sandalda yalnız kalacağız haberin yok Kar hanım. Birlikte yanacağız Kar kaptan. Dur ya bu replik burası için değildi. Neyse biz zaten birbirimizin ateşinde yanmıştık.

Sıra bana geldiğinde önceliği Kar'a bıraktım.

-"Çilek, naneli çikolata.” Zevki değişik. Ben üç top istesem ayıp olur muydu? Açgözlü müyüm ben? Bana ne ya olursam da olayım. Dondurmasını verdiler ve yemeğe başladı. Peçete vermemişlerdi. Alıp elindeki külaha sardım.

Mine Çiçeği (G×G) (Tamamlandı)Where stories live. Discover now