Bölüm 13

3.4K 246 55
                                    

Kar'dan

Mine gitmişti. Yatağıma uzandım. Biraz uyusam diye düşünürken üstümdeki bluza baktım. Bundan kurtulmalıydım bir an önce. Duşa da girmem gerekiyordu. Of iç çamaşırı mevzusu. Çıkarmadan girmeye karar verdim. Bandajımı çıkardım. Banyoya gittim aynada omzuma doğru baktım. Nisan yüzünden şişliği artmıştı. Suyu açtım ısınmasını bekledim. Hazır hale geldiğinde altına girdim. Tek elimle saçımı ve vücudumu yavaş da olsa yıkamayı başarmıştım. Dolaptan havlumu aldım. Yamuk bir şekilde sarılmıştım. Yatağıma oturdum. Üst çamaşırımı değiştiremeyeceğim için suyunu havluyla aldırdım. Saç kurutma makinasıyla kurutabildiğim kadar kuruyacaktım. Tek elle bu iş gerçekten zordu. Her şeyi tamamlayıp giyindiğimde halim kalmamıştı. Yatağıma çakılı kalmış gibi çökmüştüm. Tavana bakıyordum. O anda içimdeki heyecanı anımsadım. Gördüğüm rüya sebep olmuştu. Mine beni öpmüştü rüyamda. O kadar gerçekçiydi ki uyandığımda dudaklarım alev almıştı. Düşündükçe kalbimde titremeye neden olan bu hissi durduramıyordum. Ağzım kulaklarımda bir daha aynı rüyayı görmeyi dileyerek uykuya daldım.

Ne kadar uyuduğumu bilmiyorum ama telefon sesine uyandım.

M: Akşam bara gidelim mi?

Uyandırılmaya sinir olan ben, Mine’nin en ufak hareketine dünyanın en güzel şeyi gibi davranıyordum. Mine olsun da isterse sopa vurarak uyandırsın. Tamam o kadar değil. Abartı düşüncelerim gerçeklikten uzaklaşmaya başlamıştı, kendimi toparladım. Cevap vermem gerekiyordu. Yazdığım mesajları 6 kere silerek en soğuk olanını göndermeyi başarmıştım. Kutluyordum kendimi.

K -Kaçta?

M -8'de hazır ol. Seni almaya gelirim.

K -Gerek yok. Bar tam ortamızda kalıyor. Ben gelirim.

M -Görüşürüz.

K -Görüşürüz.

4 saatim vardı. Mine'nin çantasını aklımdan çıkıp gitti. İçinden kabukları boşattım. Küçük bir göz daha vardı. Orayı da kontrol ettim. Ufak bir kağıt çıktı. Benim sarhoş olduğum günün sabahı, teşekkür ederim yazıp küçük bir resim çizip bıraktığım kağıttı. Atmamış olması hoşuma gitmişti. Tamamen boş olduğundan emin olduğum çantayı çamaşır makinasına attım. Hassas ayara getirip çalıştırdım. 1 saate biterdi. Ben de o ara Fatoş ablanın verdiği sepete göz atacaktım.

Mutfağa doğru geçtim. Tezgahın üstündeki sepeti aldım, üzerinde örtü vardı. Pikniğe gitmek aklıma gelmişti birden öyle görünce. Açınca bir kapta çileklerle karşılaştım. Çok severdim. Küçük küçük mis kokulu çilekler. Bir tanesini ağzıma attım. Tadı enfes. Masaya koydum. Altından domates, biber, salatalık, roka ve bir şişe zeytinyağı. Eve alışveriş yapmış gibiydim. Fatoş ablaya borçlu hissettim. Ona bir şeyler yapmam gerekiyordu. Düşündüm, fena olmadığım bir konu vardı. Resmini çizecektim. Büfenin fotoğraflarını çekmiştim. Fatoş abla da bir iki poz vermişti. Büfesinin önünde çiçekleriyle çizecektim onu. Saati kontrol ettim. Gitmeme vardı ama resim için vaktim yoktu. Sebzeleri dolaba koydum. Çilekleri yerleştirirken Mine için çileklerle pasta yapmak aklımdan geçti. Elimdeki malzemeleri kontrol ettim. Süt, un, vanilya ve pasta süsleri almam gerekiyordu. Markete gidecek kadar vaktim vardı. Düzgün bir eşofman altı giydim. Yakın olduğu için ayakkabı giymeye üşendim terliklerle indim aşağı. O anda aklıma saçlarım geldi. Akşam buluşacaktık. Ben duştan sonra saçlarımı doğru düzgün yapamamıştım bile. Kuaföre gitmeye karar verdim. Düzgün durması yeterdi benim için.
Kuaförden  içeri girdim.

-"Merhaba.” Dedim içeride kimse yoktu. Arka taraftan biri çıktı, geldi.

-"Hoş geldiniz sizi şöyle alalım.” Yıkama koltuğunu göstererek.

Mine Çiçeği (G×G) (Tamamlandı)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant