Bölüm 41

2.6K 144 166
                                    

Kar'dan

Bu sabah şanslı olan benim. Mine'den önce uyandım ve onu izlemeye başladım. Tüm hatlarını ezberlemeye çalıştım yine. Saçlarıyla ilgilendim biraz. Yumuşacık saçlarının ellerimin arasından kayıp gitmesini izledim. Sarışındı ama biraz altını andırıyordu saçları. Özellikle güneş altında. Sık sık kokladım. Öpsem uyanırdı. Bugünün heyecanından gece hiç uyuyamadık zaten. Kendimi tutup izlemekle yetindim. 7 Ağustos 2019. Nişan günümüz. Ne kadar güzel bir tarih bu ya. Elim saçına takılınca biraz çekiştirdim. Yine de gülerek açtı gözlerini. Keşke öperek uyandırsaydım.

-“Sen beni mi izliyorsun?”

-"Evet.”

-"Çok hainsin.”

-"Neden?”

-"Beni uyandırıp bu güzelliği görmemi engelledin. Üstüne hiç öpmedin.” Darıldı biraz ama bir çocuk masumiyetinde. Şu tipe bak ya. Yemek serbest mi? Benim sevgilim her şey serbest. Güzelim.

-"Nereden biliyorsun öpmediğimi belki öptüm.”

-"Öpsen kalbim söylerdi.” Kelime oyunlarına ayrı hastayım.

-"Ne derdi?”

-"Bir melek dudağının kenarına konmuş kanat çırpıyor, derdi.”

-"Hımm  peki böyle mi tam olarak anlamadım ben?” dedim ve yumuşak dudaklarına kavuştum. Üzerine doğru aldı beni ayırmadan dudaklarımızı. Nişandan önce biraz kalplerimize dokunsak fena olmazdı. Bir elini boynuma sardı. Her seferinde ürpermeme neden oluyordu bu hareketi. Öpüşürken ürperti demek bir anda iki kat tahrik demekti. Dudağını ısırdığım anlar kendimi durduramadığım bu gibi anlara denk geliyordu. Dişlerimin arasına aldığım dudağını biraz çekerek bıraktım. Yüzünde oluşan gülümsemeyle hoşuna gittiğini gösterdi yine. Takındığı ifadeyi anlatmaya kelime bulamıyorum. Bir insanın her yaptığı mükemmel olur mu ya? Her davranışına ayrı düşülür mü? Ben düşünce tutmuyor o da benimle düşüyordu o ayrı. Neyse biz düşüşe kalbimiz patlayacak seviyede geçtik. Durmadık, hararetimizi atamadık. Öpüşmeye devam ettik. Tuttuğumuz nefesleri umursamadan artık hızlı hızlı soluklarla dudaklarının tadına vardım. İkinci ısırma Mine’den geldi. İlk defa ısırmıştı dudağımı. Ama ben bu ısırmaların bu kadar etkileyici olduğunu bilmiyordum. Beynim ikinci kısma geçmemiz gerektiğini emrediyor kalbim beni oraya doğru sürüklüyordu. Dudaklarından ayrılamıyordum, güçlükle geri çekildim. Üzerinden kalkıp karnında oturur şekilde durdum. Beni izliyordu mavileriyle. Tişörtümü çıkarıp attım. Bacaklarıma yerleşen ellerini tutum. Başının üzerinden geriye doğru bastırıp tekrar üzerine yattım. Boynunu öpmeye başladım. Kıvama geldik iyice. Kapının birden açılmasıyla Mine beni hızlıca altına aldı. Ters döndük yatakta.

-"Günay... OHA!”

-"Lan çık. Bakma.” Gelen Serin'di ve beni böyle görmemesi için Mine kendini siper etti.

-"Yok mu kapının kilidi falan. Misafir varken de olmaz ki ayıp.”

-"Kızım çıksana.” Mine iyice kızmaya başladı.

-"Tamam be. Acele edin. Geç kalacağız.”

-"Çıkmazsan sen geç kalamayacaksın Serin. Ölüler geç kalmaz. Hakkın rahmetine kavuşur.”

-"He korktum.”

-"Kızım kalkamıyorum gelirsem döverim.”

-"Tabii kalkamazsın sıkıştırdın, kıstırdın köşeye kızı. Kalkama sonra. İstersen kalkarsın.”

-"Hayatım uyanmadılar mı?” kapının kenarından Lena da gözüktü. “Ah pardon. Çok ayıp.”

-"Çok ayıp tabii. Şu hallerine bak.” Lena Serin'in kolundan çekiştirmeye başladı.

Mine Çiçeği (G×G) (Tamamlandı)Where stories live. Discover now