Bölüm 8

3.9K 273 63
                                    

Kar'dan

Mine öğlen evine döndü. Herhangi bir şey olursa önemli önemsiz aramamı istemişti. 2 saate geri dönecekti. Acıkırsam diye atıştırmalık hazırlamayı ihmal etmemişti. Ne ara hazır etmişti.
Mine çiçeğini merak etmiştim. Bilgisayarımı açıp araştırdım. Sanki çiçeklerden bir buket gibiydi. Renkleri hayranlık uyandırıcıydı. Bir tane çiçek boyutunda bir buket çiçek. Adıyla ne kadar uyumluydu. İçinde tüm güzellikleri barındırıyordu. Bir demet güzel insan bir Mine ediyordu.
Hoş bir müzik açtım. Terk edilmiş, aldatılmış ruh halim bugün mutluydu. Aşıktı demek istedim yine korktum. Her şarkıda Mine'yi düşünüyordum. Birbirimize bakıp söylediğimizi hayal ediyordum. Klip bile çekerdim bu gidişle. Yine uçmuştum. Çabuk çakılırdım yere.

Mine'den

Yatırmam gereken faturalarım vardı. Alışveriş de yapmam gerekiyordu. Para sıkıntım yoktu. Dedem mirasını tamamen bana bırakmıştı. Üzerimde 5 ev vardı ve 4'ünde kiracılar oturuyordu. Bunun yanında küçük bir dükkan da vardı. Kahve yapardık orda. 2 adam daha işe almıştım. Kahraman amca kahveyi öğütür, diğer ikisi tartıp paketlerdi. Arada kontrole giderdim. Küçük bir dükkan olmasına rağmen iyi kazanıyordu. Önünde hep kuyruk olurdu. Bayramları satışlarımız katlardı. Yetiştiremezdik. Her yeni mal geldiğinde müşteriye verilmeden ben denerdim. Kaç tane geri yolladığım olmuştu. Bugün de dükkanı kontrol edecektim. Faturalarımı ödeyip dükkanın yolunu tuttum.

-"Oooo Mine kızımız gelmiş hoş geldin otur şöyle." Eliyle tabureyi işaret etti.

-"Hoş bulduk Kahraman amca. Nasılsın iyi misin?"

-"İyiyim kızım nasıl olayım. Zehra teyzen de sayende düzeldi. Çok destek oldun bize. Hakkını helal et."

-"Asıl siz helal edin amcacım. Dedemin yokluğunu aratmadınız." Dedem beni Kahraman amcaya emanet etmişti. Kaç gün evlerinde kaldım, kaç akşam haber dahi vermeden gidip sofralarına oturdum, mezuniyetime bile onlar gelmişlerdi. Bir dilim ekmekleri bile olsa paylaşırlar kendileri aç yatarlardı. Vicdanım tok derlerdi. Kan bağım olmadan sevdiğim insanlardandı, gönül bağı daha kuvvetliydi.

-"Sen de bizim bir kızımızsın. Bırakır mıyız seni?" dedi gülerek. Gülünce bıyıkları yukarı kalkardı. Ne severdim onun bu halini.

Biraz daha dükkanda durup yanıma bir paket taze kahve aldım. Eve uğradım. Serin'i göremedim. Küçük bir el çantasına kıyafetlerimi koydum. Hızlıca evden çıktım. Kar'ın evine doğru giderken sağda bir market vardı oraya girdim. Yeşillik aldım. Bir yerde bademin kırık gibi şeylere iyi geldiğini okumuştum. Yanılıyor olsam da sepetime onu da attım. Rafları inceledim kıyma ve et siparişi verip market içinde dolaşmaya başladım. Meyve reyonuna geldim. Biri omzumu tuttu.

-"Sen. Sen o kızsın."

Döndüm kim olduğuna baktım. Nisan'dı. Gözlerimi devirip önüme döndüm.

-"Cevap versene kızım."

-"Soru sordun mu?"dedim.

-"Kimsin sen ya Kar'ın çevresinde dolaşıyorsun. Bıraksana kızı. Senin yüzünden bir sürü şey başına geldi." Ne diyordu bu. Duymamış gibi yaptım.

-"Bana bak kızım ben senin niyetini anladım. Git başkasının peşinde dolaş. Parasını yiyeceksin yedirtmezler sana." İşte şimdi şalterlerim attı.

-"Para, mal, mülkse senin derdin zengin kocaya kaçsaydın." Dedim hızlıca. Üzerine yürüdüm. "Onun kalbi senin için çok büyük. Kapısının önünden geçmeni dahi istemiyorum. Onu üzmeyeceksin. Salak davetiyeni de kendin yap. Bencilin tekisin. Durumunu soracağın yere parasıyla ilgileniyorsun. Sen arkadaş değil asalaksın. Ve ne olacak biliyor musun o asalağın zehiri ben olacağım."

Mine Çiçeği (G×G) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin