Bölüm 93

996 90 275
                                    

Mine'den

-"Efendim baba... Yok uyandırmadın... Eminim... Biliyorum arayamadım... Özür dilerim...” hoparlörü açması için işaret ettim.

-"Arkadaşlarınız geldi tabii. Unuttunuz bizi. Mine nasıl iyi mi?”

-"İyiyim baba sen nasılsın?” ben girdim araya.

-"Ben de iyiyim kızım. Ee dönüş ne zaman? Özledik sizi. Gelin artık.” Kar ile birbirimize baktık.

-"Baba bizim değil sizin gelmeniz gereken bir konu var.”

-"Neymiş o?”

-"20 Eylül'de evleniyoruz. Burada.” Telefondaki ses kesildi. “Baba?.. Orda mısın?” lan gitti adam.

-"Mine?” Mine mi?

-"Efendim baba.”

-"Neden eşek çocuk dediğimi anladın mı? Bu eşek kafa kararını verir en son bana söyler. Davetiye atsaydın kızım. Okutma da yollardın. Havlu falan. Düğün günü gelirdim ben. Takımı takar giderdim. Ben kimim ki? Bana ne gerek var?” adam haklı şimdi.

-"Yaa babacım özür dilerim. Öyle deme. Sensiz olur mu? Arayacaktık. Gerçekten ani bir karardı.”

-"Babacım özür dileriz. Seni çok seviyoruz. Sensiz hiçbir şey olmaz.” Diye ekledim.

-"Evet. Olmaz.” Dedi Kar destekleyerek.

-"Hadi oradan yağcılar.”

-"Kenan beycim güzel kızlarımı üzmeyin artık.” Aha Fatoş abla. Kurtarıcımız geldi. “Ne güzel yuva kuruyorlar. Destekleyeceğiz onları.” Yuva kuruyorduk de mi ya.

-"Haklısınız Fatoş hanım. Fatoş ablanıza dua edin yoksa çenemden kurtulamayacaktınız. İnsafa geldim.” Sanki Fatoş anne oluyor gibi o ama neyse. Kar sinirli bakıyor da. Demeyeyim bunu. Ateşlere atmayayım kendimi. Kar'ın ateşi yakmaz beni gerçi. Kül eder ama başka anlamda. “Anlatın bakalım. Düğün nerede olacak? Yemek kısmını, insanların kalacak yerlerini, davetiyeyi, gelinliklerinizi ayarladınız mı?” Kar ile cevap veremedik bir süre ne diyeceğiz lan. “Çok güzel, bravo.”

-"Ayarlıyoruz babacım sen merak etme.” Diye toparlamaya çalıştı Kar.

-"Kenan bey karışma kızlarımın işine. Güzel kızlarım benim bir ihtiyacınız olursa çekinmeden arayın.” Dedi Fatoş abla.

-"Fatoş ablacım ararız tabii. Çok özledik seni.”

-"Ah güzelim benim ben de sizi çok özledim.”

-"Mine, Kar beni iyi dinleyin.” Dedi Kenan baba sertçe. “En ufak pürüzde arayacaksınız beni. Öyle hallederiz diye kafadan ezbere iş yapmak yok.” Kar ile sessizce kafa sallıyorduk ama adam bizi görmüyordu be. “Onun dışında yormayın kendinizi. Zevkine vararak hazırlanın. Sık sık bilgilendirin beni. Aklım sizde kalmasın. Dikkat edin birbirinize. Mine sen Kar'a, Kar sen de Mine'ye emanetsin. Yataktan da çıkın artık. Öğlen oldu hâlâ uyuyorsunuz. Günün bereketi kalmadı.”

-"Tamam babacım merak etme. Görüşürüz. Siz de dikkat edin kendinize.” Deyip kapattı Kar. Kocaman bir yükü daha omuzlarımızdan atmanın rahatlığı ile geri yattık. Biraz birbirimize zaman ayırdık. Gerçekten benim mekanı ayarlamam gerekliydi. Deniz kenarı olacaktı mutlaka. Başka şeyler de var tabii. Umarım kafamdakileri gerçekleştirebilirim.

Günümüzü denizde geçirdik. Yediklerimize dikkat ettik. Canım sıkıldı bahanesiyle birkaç mekan gezdik Kar ile. Beğenmedim. İstediğim başkaydı. İnsanların az olduğu bir yer istiyordum. Sahilde denize yakın yerde büyük çamlar olsun, o çamlar renkli ışıklarla kaplansın, altında masalar olsun. Misafirlerimizi orada ağırlayalım. Çiçekler olsun her yerde. Ya da olmasın mı? Çiçek varsa arı da vardır. O arı gelir beni sokar abi. Tam da alnımın ortasından sokar. Neyse böyle bir yer vardır umarım. Akşamları boks eğitimim devam ediyordu. Yavru kedilerimiz de alıştı bize. İzlemeye çıkıyorlardı. Arada birini kaçırıyorduk Kar ile. Anneleri kızmıyordu iyi ki. Evladını alıyoruz hayvanın. Ne yapsa haklı. Boks eğitimine karşılık olarak Kar'a sürüş eğitimi vermeye başladım. Çok aksiyonluydu gerçekten. Bir anda gözünü yoldan ayırıp bana bakabiliyordu. Bunu düzelttik ilk olarak. Ali enişte ben çok iyi öğretirim deyince bir akşam onu da aldık arabaya. Adam bir daha da ortalarda gözükmedi. Hayatı sorguladı sanırım. Ama hızlı öğreniyordu Kar.

Mine Çiçeği (G×G) (Tamamlandı)Where stories live. Discover now