Bölüm 76

1.2K 107 353
                                    

Kar'dan

Mine'nin ellerinde dondurmacı çöp poşeti gibi bir hâl aldı. Adamın yakasını daha da buruşturdu. Bu iş ciddi. Dalgaya vuruyordum ama bu iş ciddi.

“Sakın devamını getireyim deme.” Dedi sesinden kızgın olduğu o kadar belli oluyordu ki karşısında bir çocuk olsa bu tonda bir konuşmaya oturur ağlardı. “Seni dondurmaların içine gömer beynini bizzat dondurup inceletmek üzere bağışlarım. Bu kafayla dünyanın düz olduğunu da sanıyorsundur sen. Düzgün konuşacaksın.” Dedi. “NİŞANLIMLA.” Diye de ekledi. Adamın yüzü sapsarı kesildi.

-“Mine!” diyerek bana bakmasını sağladım. Bıraktı adamı. Elini yumruk yapıp tezgaha bastırdı. Dik bakışlarını üzerinden çekmedi. Mine haklıydı gerçekten haklıydı. Ama şu an onu gaza getirecek bir davranışta bulunsam haksız duruma düşecektik. Ve bunu istemiyorum.

-"Tamam abla tamam size demedim ben. Sözüm meclisten dışarı. Yanlış anladınız. Hem abla yıllardır müşterimiz ona karşı hürmeti eksik etmeyiz. Tebrik ederim. Bilmiyordum.”

-"Önce insan ol. Sonra hürmeti düşün. Ayrıca herkes istediği yere tek başına da gider, istediğini de giyer. Kısıtlamak istiyorsan kafese koy istersen sen sevdiğini. Ya da evden çıkarma. Sana yemek hazırlasın, çocuklarını büyütsün. Ne güzel dünya değil mi? Değil işte. Herkes eşit kardeşim. Zihniyeti pis olan sensin. Senin gibiler. Sözüm meclisten dışarı. Ne anlarsan artık.” Deyip dondurma tezgahından elini sürüyerek çekti. Adamın gözlerinden ayırmadı gözlerini.

Adam ise ne diyeceğini bilemez anlamda başını salladı. İstediğim dondurmayı külaha koymak için küçük seyyar tezgâhının kapağını açtı.

-"İstemiyorum, kalsın.” Dedim.

Bunun üzerine Mine cebinden çıkardığı parayı tezgaha bıraktı. “Bizden olsun, özür olarak kabul edin.” Dedi adam.

-"Al.” dedi Mine. Adamın cevabını beklemeden elimden tuttu. Pazar arabamızı peşimizden sürülüyordum.

-"Tamam abla kızma.” Dedi arkadan da biz gittik artık.

İkimizin de siniri bozukken elindeki dondurma akıp gidiyordu. Yanından geçtiğimiz çöpün içine attı. Elini peçeteyle temizledi. Pazar arabasını aldı elimden.

-"Sevgilim?” dedim sormak için.

-"Boş konuşuyorlar. Konuşmak için konuşuyorlar resmen. Biraz düşünse hak verecek ama işine gelmiyor beynini kullanmak. Ben öyle bir insanın elinden bir şey yemek istemiyorum. Düşünce yapısına baksana. Yaptığı dondurma ne kadar güzel olabilir?”

-"Haklısın.” Dedim. İki çocuğu bizi izlerken yakaladım.

-"Gençler gelin.” Diye seslendi Mine o da fark etti demek. Çocuklar geldi yanına. Onların seviyesinde çömeldi. Bu önemli bir detay işte. İsimlerini sordu, muhabbet etti, sevdi biraz. Cebinden para çıkardı. “Kendinize birer dondurma alın bizim yerimize yiyin. Ama pazardaki dondurmacıdan almayın. Anlaştık mı?” dedi, çocuklar başlarıyla onaylayıp, ellerindeki paraları savura savura gülme sesleriyle koşturdular. Yerden kalmadan peşlerinden baktı. “Serseriler.” dedi gülerek. “Toz oldular bile.” Elinden tutup kaldırdım yerden. Ben bu kadını daha ne kadar sevebilirim ya?

Aldıklarımızı bagaja yerleştirdik. Çiçekçi pazarın yan tarafındaydı. Arabayla gidip park yeri arayacağımıza yürümek daha mantıklı geldi.

Mine begonvilleri çok seviyordu. Öncelikli planım pembe ve beyaz begonvillerden almaktı. Evin girişine dikerdik. İkinci olarak istediğim şey Mine Çiçekleriydi. Benim Mine Çiçeği'm kalbimde dikili olabilir ama diğerleri bahçenin her yanını renklendirse fena olmazdı. Üçüncü olarak da sebze fideleri. Sevdiğim kadını yetiştirdiğim sebzelerle besleyecektim. Çiçekçiye girdik, istediklerimizi aldık. Mine ek olarak iki saksı çiçeği yüklenip geldi. Çiçekçinin de yardımıyla aldıklarımızı arabaya taşıdık. Çiçekleri arka koltuğun ayak ucuna sıraladık. Ve oradan başka yere uğramadan evimize geçtik. Dudu teyzeye istediği siparişlerini verirdim. Birer paket tereyağı ve çökeleği poşetlerin içinde görünce çok kızdı bana. “Yerine koy diye mi verdim ben sana bunları?” diye söylendi. Yanaklarından öpünce yumuşadı, tatlıya bağladık.

Mine Çiçeği (G×G) (Tamamlandı)Where stories live. Discover now