Mine Çiçeği (G×G) (Tamamlandı)

By mkey274

242K 16.5K 25.7K

Ver elini öyle durma hadi gülümse... Homofobikseniz veya bu tür hikayeleri sevmiyorsanız lütfen okumaya deva... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54
Bölüm 55
Bölüm 56
Bölüm 57
Bölüm 58
Bölüm 59
Bölüm 60
Bölüm 61
Bölüm 62
Bölüm 63
Bölüm 64
Bölüm 65
Bölüm 66
Bölüm 67
Bölüm 68
Bölüm 69
Bölüm 70
Bölüm 71
Bölüm 72
Bölüm 73
Bölüm 74
Bölüm 75
Bölüm 76
Bölüm 77
Bölüm 78
Bölüm 79
Bölüm 80
Bölüm 81
Bölüm 82
Bölüm 83
Bölüm 84
Bölüm 85
Bölüm 86
Bölüm 87
Bölüm 88
Bölüm 89
Bölüm 90
Bölüm 91
Bölüm 92
Bölüm 93
Bölüm 94
Bölüm 95
Bölüm 96
Bölüm 97
Bölüm 98
Bölüm 99
Bölüm 100
Bölüm 101
Bölüm 102
Bölüm 103
Bölüm 104
Bölüm 105
Bölüm 106
Bölüm 107
Bölüm 108
Bölüm 109
Bölüm 110
Bölüm 111
Bölüm 112
Bölüm 113
Bölüm 114
Bölüm 115
Bölüm 116
Bölüm 117 - Final
Duyuru!
Duyuru :)
Duyuru!!!

Bölüm 32

2.7K 171 148
By mkey274

Kar'dan

-"Yarın düğün var.” Tabaklara çarpan kaşık seslerini babamın sesi susturdu. Mine ile birbirimize baktık.

-"Gidecek misin?” dedim.

-"Gidecek miyiz olmalıydı bu soru.”

-"Baba bizi ayrı odalara kilitle ama gelmemizi isteme.” Dedim babamın ifadesini incelemeye başladım. Bunu demeseydim keşke çünkü düşündü.

-"Kaç yıllık arkadaşın kızım ayıp olur.”

-"Baba neler yaptığını bilsen sen de gitmezdin."

-“Neler yaptı Kar söyle. Şu bir ayda neler yaptı, daha neler yaşadın, anlat da ben de kurtulayım sen de. Taksit taksit geliyorsun daha ne çıkacak artık korkuyorum.”

Mine yemeği bırakıp önüne bakıyordu. Beni kızdırmıştı sözleri. Haklıydı da.

-"Anlatamam.” Dedim sessizce.

-“İyi.” Dedi. “Hadi durmayın yemeğinizi yiyin.” İştah kalmamıştı işte. Arada parlıyordu babam. Sonra bana bakmaya başladı. “Tamam özür dilerim.” Biraz ofladı. “Ya şu girişte oturan yaşlı teyzen yok mu? Sizin başınızda dursun diye gittim kapısına. Bizim bir tanıdığın düğünü var deyince ben de gelirim dedi. Başıma kaldı. Geri döndüremedim de. Yaşlı teyzenizle düğüne gidiyorum.” Ciddi duruyordum da yaşlı teyzenin babamla düğüne gittiğini düşününce de bi gülme geldi. Tutmaya çalışırken çatlayacaktım resmen. “Sakın gülme! Sinirlerim bozuk.” diye uyarmasıyla bende hatlar koptu. Mine de rahatladı ufak sırıtışlarını yakalıyordum. Düğüne gidecek miydik? Orası hala muallaktı.

Yemekten sonra aşırı tok halimizle salona yerleştik. Sarımsak, yoğurt, hamur üstüne yağ hepimizi çarptı. Uyumaya hazır hale geldik. Düşen göz kapaklarımı toparlayamıyordum. Babam çoktan dalmıştı. Kafası geriye düşmüş horultuları bizi uyutmayacak çok fazla geliyordu. Başımı Mine'nin omzuna yerleştirdim. Her zamanki gibi o da başını başımın üzerine yasladı. Biraz da olsa uyuduk. En azından şu mayışma hissi gidene kadar.

-"Baba!” uyanmayınca biraz daha yüksek sesle seslendim “BABA!” horultusu kesildi kendini toparladı.

-"Uyumuyorum gözlerimi dinlendiriyordum.” Dedi karışık bir şekilde.

-"Tabi öyledir de biz yatacağız senin de boynun tutulmasın kanepeye geç.” Dedim. Başını salladı.

Biz de Mine ile odalarımıza geçtik. Gelen uyku yatağıma yattığımda beni terk etti. Tavanı izlesem de fayda etmedi. Telefondan bir şeyler kurcaladım, izledim, biraz kitap okudum yok. Babam çoktan uyumuştu. Mine’nin ne alemde olduğunu görmek için odasına kadar gittim ama o da uyuyordu. Resim çizsem beynimi aşırı çalıştırdığı için daha fena uykusuz kalacaktım. Balkona çıktım. Biraz temiz hava iyi gelirdi mutlaka.

Esnemelerim alıp başını gittiğinde güzel bir uyku için yatağıma geri döndüm.

Mine'den

Duyduğum ağlama sesiyle yatağımdan fırladım. Ayağıma dolanan çarşaftan bir şekilde kurtuldum. Hızla atan kalbimi tutup Kar'ın odasına koştum. Babasına sarılmış ağlıyordu. Kapı eşiğinden geçip geçmemekle kararsız kalıp olduğum yerde çakılı bir şekilde kaldım. Bir şey bile yapamıyorum. Ağzımı açsam ne diyecektim? Onları izledim. İçli içli ağladı babasının omzunda. Akıttığı her gözyaşı içimden bir şeyi de alıp götürdü. Yatağına yatırdı babası. Gözyaşlarını sildi. Ufak bir şarkı mırıldandılar. Güldüler birlikte. Kenan amca arkasını dönmeden yatağıma geçtim. Uyumak artık imkansızdı. Ne görmüştü ki bu kadar ağlamıştı. Bilmiyorum. Saatlerce onu düşünmüş olabilirim yine aynı ağlama sesiyle kalktım ayağa. Biraz daha yavaş gittim odanın kapısına. Yine babasının omzundaydı. Hiç uyanmayacak gibi uyuyan Kenan amca Kar'ın en ufak sesine duyarlıydı demek. Benden önce odaya varıyordu. Biraz daha sakinleşen Kar'ı bırakıp bana doğru bakmaya başladı. Kapıdan gözükmeden dönmek için çok geçti. Ayağa kalktı. Kaşları çatık bir şekilde yanıma geldi. Biraz fısıltıyla konuştu.

-"Kar ile yatar mısın?” durdu. “Çok korkuyor. Seni kaybetmekten çok korkuyor.” Nefes alıp verdi. “Belki yanında olduğunu hissetmesi kabuslarını engeller.” Başımı salladım. “Kapıyı kapatabilirsiniz.” Dedi ve gitti.

Kapıyı kapatmadım ama tam açık da bırakmadım. Biraz kıyık derler ya o şekilde. Kar'ın yanına uzandım. Çarşafının altına girdim. Kollarımla sarabildiğim kadar çok sardım. Kabuslarını bu engelleyecekse eğer kollarım kopardı yine de bırakmazdım onu. Yüzünü yüzüme getirdi. Ufak öpücükler bırakıp, uyumaya çalıştık. Her inlemesini duyduğumda kulağına fısıldadım. “Şşşhh buradayım. Yanındayım.”

Mine, dediğini duyabiliyordum. Yaşadığımız kötü olayın etkisi yeni yeni belli ediyordu kendini. Nasıl atlatacaktık. Ben bile atlatamamıştım. Alnını öptüm sakinleşip uykusuna devam etti. Ben başında uyumadan onu izledim sabaha kadar. Her huzursuzlandığında alnına kondurduğum öpücükler ilginç bir şekilde işe yarıyordu. Güneşin içeri giren ışıklarına yeşillerini açtığında güzel gülüşünü yolladı. Tam gülüşünden öptüm. Uykusuzluğum dindi birden.

Düğün günü Fatoş ablayı Kenan amca arabayla getirdi. Başımızda durmasını istedi. Ama Kar ile ısrarlarımız sonucunda Fatoş abla da düğüne katıldı. Babası giydiği siyah takımla gerçekten jilet gibi derler öyle olmuştu. 3 kişi gittiler düğüne. Ben zaten arabanın anahtarımı babasına vermiştim. O da başta kullanmaya çekinse de artık rahatlıkla alıyordu. Tabii yine de sormayı ihmal etmiyordu. Ne gerek vardı sormasına. Öz babamdan daha babaydı bana. Nihayet kapı kapandı ve kendimi kanepeye Kar'ın yanına attım. Biraz yakınlaşmaktan zarar gelmezdi. Çenesini tuttum. İşte en güzel anlarımız başlıyor. Öpecekken kapı çaldı. İkimizin de yüzü düştü. Bir şey unutmuş olmalılar. Kapıyı açtım. Furkan. Aman be.

-"Oğlum sen neden geldin?”

-"Kenan amca aradı parti var dedi geldim. Bak cips de getirdim bebeğim.” Elindeki cipsleri sallıyordu.

-"Yok parti marti. Hadi güle güle!” deyip kapıyı yüzüne çarptım. Gülerek aynı hızda geri döndüm.

Kar kanepeden kalkıp kapıyı açtı. Apartman boşluğunda yankılanan sesi “Furkan" diye bağırıyordu. Sonra zaten merdivenlerden koşma sesleri. Furkan sırıtarak kapıda belirdi. Ellerimi başımın arasına alıp ofladım. Ne can sıkan bir durumdu bu ya.

-"Kibar kız teşekkür ederim.” Dedi Furkan ve içeriye girdi. Bana bakış atıp “Şu öküz kıza de de tabak getirsin.” Dedi ve Kar ile birlikte kanepeye geldiler. Tabakları alıp geldim.

-"İçecek?” diye sordum.

Furkan gülmeye devam etti. Ceketinin içinden bir şişe şarap çıkardı.

-"Ooo şarap mı içeceğiz çarpmaz mı bizi?” dedi Kar bir heyecanla.

-"Çarpmaz bebeğim çarpmaz. Alkol oranı düşük. Tabii hepsini içmeyeceğiz düşük diye.” Göz kırptı Kar'a. “Kalanını saklarsınız. Özel bir geceyi taçlandırmadan önce de...”

-"Furkan!” diyerek kestim sesini. Sınırlarını bilmiyordu çünkü.

-"Tamam be ne dedik sanki aksi.”

-"Bak oğlum zorlama.”

-"Sus. Aç şuradan bir film. Romantik olmasın. Sizin ne yapacağınız belli olmaz. Kenan amcam bana emanet etti sizi. Gözüm üzerinizde.” Dedi. Ayağa kalkıp yaslandığı minderi aldı ve aramıza koydu.

-"Saçmalama.” Dedim ve minderi kaçan Furkan'a doğru atsam da isabet ettiremedim. Mutfaktan 3 bardak ile geri döndü. Kar o sırada izleyeceğimiz filmi seçti.

-“Million Dollar Baby" dedi herkese uyar mı?

-"Kızım romantik olmasın dedik bebekli bir şeyle geldin. Bir de milyon dolarlık. Ne izlettireceksin bize. Ben izlemiyorum bakamayacağım. Ahlaki değerlerimi bozarsınız siz.” Dedi Furkan ve bacak bacak üstüne attı. Kar’ın zevkine güveniyordum. Kesin güzel bir filmdi.

-"Gerizekalı izleyelim, görelim. Fesat.” Dedim sinirle çok konuşuyordu. “Hem benim sevgilim seçmiş kötü olma ihtimali yok.”

Kar filmi başlattı. İkimizin ortasına koyduğumuz cips tabağımızda ellerimiz çarpışsa da her seferinde tutup öpüyordum güzel ellerinden. O da memnuniyetle gülüyordu. Su bardağına konulmuş şarabı kendi ellerimle içirip sehpaya geri koyuyordum. Hizmette sınır yok. Ben Mine. Kar hanım isterse kölesi bile olurum. Nasıl da vizyonsuzum.

Yine elini öperken kafama bir şey çarptı. Elim saçıma gittiğinde cips kırıkları geldi.

-"Edepli durun lan.” Dedi Furkan.

-"Furkan seni öldürürüm. O cips tabağına kafanı gömerim oğlum. Ne yapıyorsun ya yağlı şeyi attın saçıma.” Sinirlenmiştim. Kar filmi durdurdu.

-"Kız bitli. Kafandakiler acıkmış besliyorum. Yazık hayvanlara.” Dedi. Kar ile kahkaha atmaya başladılar. Kar bir yandan saçımdakileri temizliyordu.

-"Allah'ın belası rezil herif. Bit bulaşmışsa senden bulaşmıştır.”

-"Ayy ne laf attın. Kar bebeğim filme devam edelim şunu boşver. En azından espriden anlayan birileri var aramızda. Zeki kızın halinden belli oluyor.” Dedi Kar'a bakarak. Kızıyordum ama Kar'ın eğlendiğini görmem bu kızgınlığımı yatıştırıyordu. Daha da gelebilirdi üstüme Furkan. Sorun yoktu.

Filmin en kritik sahnesinde benimkinin gözlerinden akan yaşlara bakıp kaldım. Sonra Furkan'ın da ağladığını gördüm.

-"Şerefsiz karı. Allah bin türlü belanı versin. Gitti kız. Bakamıcam.” Furkan elleriyle gözlerini kapattı.

Kar sanki ilk defa izliyormuş gibi ekrana odaklanıp kalmıştı. Sanırım tek duygu yoksunu ben vardım burada. Tamam benimde içimi bir cızlatmıştı, üzmüştü ama ağlamayı bilmezdim ben. Sadece Kar için ağlamıştım. Bu kadın için tümüyle değişmeye bile hazırdım. Öl dese ölürdüm. Ama o benim saçımın teline bile kıyamazdı. Öl demez öp derdi. Kendimi onda kaybederdim.

Filmi bitirdikten sonra geldik Furkan'ın eş adaylarına.

-"Çekil kız şuradan, zevksiz.”

-"Ne?” dedim

-"Yana kay ahtapot gibi yapışmışsın kıza.”

-"Aman iyi.” Dedim biraz çekilmemle Furkan aramıza kendini sığdırdı.

-"Oğlum fizik kurallarına göre buraya sığamayacağını kendinin katı ama çok az esnek bir yapıda olduğunu unutup sıvı hale geçmeye mi karar kıldın da aramıza sıvıştın böyle.” Dedim. Takmadılar beni. Ne de güzel cümle kurmuştum. Bi daha kursam kuramam da ya. Aman kalkıp tekli koltuğa geçtim.

-"Ohh gitti sonunda. Rahat rahat bakalım bebeğim.” Dedi Kar'la telefon ekranına bakarak. “Bu nasıl şu nasıl muhabbetlerini sıkıntıyla izledim.” Fakat Kar'ın konuştuğu kısımlar güzeldi şimdi biriciğimin ciddiyeti mükemmel detay.

Böyle böyle saatleri geçirdik. Furkan evine gitmedi. Kenan amca Fatoş ablayı bırakıp geç bir saatte geldi. Furkan'ı salmayan da oydu zaten.

-"Mine sen Kar ile yatarsın. Furkan oğlum sen de Kar'ın odasında. Ben de salondayım. Bir sorun olursa çekinmeden uyandırın. Hadi çok yoruldum yatın.”

Furkan ağzını açıp kapattı. Bizim aynı yatakta kalmamıza laf atacaktı ki Kenan amcanın bakışları ile vazgeçti. Kenan amca da durumu yanlış agılayıp kendi pijamalarından Furkan’a çıkarıp verdi. Furkan ne kadar istemese de giymesini resmen emretmişti. Giyince göster deyince de telefonların kameralarını açıp podyuma Furkan’ın çıkmasını bekledik. Paçalarını kıvırıp kendine şekil yapmaya çalışsa da vasattan öteye gidemedi. Kenan amca kocaman kahkahasını gönderip “Koçum benim!” diyerek vurmasıyla Furkan'ın ciğerlerini bir tık aşağıya indirdi.

Hepsini kaydettik. Bittin oğlum sen keyifli bir şekilde yataklara dağıldık. Gece yine aynı huzursuzlukları gösterdi Kar. Bir sefer de boğuluyormuş gibi uyandı. Yüzüne su çarpıldığı andaki gibi. Tekrar tekrar yaşıyordu olanları. Ben bir şey yapamıyordum. Kabuslarının bir kısmını hatta hepsini çekip almak isterdim. Hepsini ben görmek. Ağlamasını boynuma bastırarak dindirdim. Canım acıyordu. Çaresi olamadığım bu kabusların bir nebze de olsa sebebi olduğum için içim acıyordu. Sabah oldu. Kahvaltıyı hallettikten sonra Furkan işe -evet patronu onu işe geri almış- biz de hastanenin yolunu tuttuk. İkimizin de kontrolleri yapılacak Kar'ın ayağı alçıya alınacaktı artık. Durumundan dolayı öncelikli olarak sıraya girdi. Ben de peşinden. Röntgeni çekildi. Bir doktor gelip incelemeye başladı.

-"Siz odadan çıkar mısınız?”

-"Neden?” dedim. Genişti sonuçta oda.

-"Baş parmağında da kırık var ve yanlış kaynamış tekrar kırmamız gerekiyor.” Şakaydı galiba bu.

-"Ben çıkmıyorum.” Dedim. Elini tuttum.

-"İyi çok bağıracak siz bilirsiniz.”

-"Uyuşturucu yapsanız?”

Bir şey demedi.

-"Tutun arkadaşınızı.”

Oturduğu sedyeye ben de çıktım. Arkasından sımsıkı sarıldım. Kollarımı sıkı sıkı tutuyordu. Elindeki çekici vurduklarında bağırmadı bile. Gözünden akan yaşlardan acısını gördüm. Kemiği yerine oturtmak da kırmak kadar kötüydü. Ben daha çok ağladım. Öptüm boynundan. Çok acımıştı canı. Burnu, gözleri kıpkırmızı. Alçı diğer haftaya kaldı. Bu sürede Kar'ı yerinden oynatmayacaktık. Yine aynı acıları yaşamasına katlamazdım. O bir haftada yemeğini bile yatağına getirdik. Duş almasına izin vermedik. Bu konuda çıldırdı. Sabunlu bezlerle sildim onu. Saçını bile başını yataktan sarkıtarak yıkadık. Saçmaladığımı düşünse de Kenan amca da hemfikir olunca karşı çıkamadı. Sadece tuvalete gidip geliyordu. Onda da içtiği suyu düşürmüştük. Normalde su içmeyi çok sevdiğinden sıcaklarda az su içmek ona işkence gibi gelmişti. Geceleri o uyuyordu, gündüzleri ben. Kabuslarını bekliyordum. Ona zarar vermeden sesim ve alnına kondurduğum öpücüklerle atlatabiliyorduk. Tabii hepsini değil. Ben baya iyileştim bu sürede. Kenan amca ile kaynaştık. Ortak konuşacak bir sürü konu bulduk. Bir kere Kar'ı ekip dondurma yemeğe bile çıktık aşırı bozuldu bu duruma. Ona da getirdik gerçi. Kar için sıkıntılı bir hafta olsa da bizim için birleştirici bir haftaydı.

Hastane günü geldi. İçimde tüm korkularla röntgen odasının önünde beklemeye çalıştım. Kar çıktı. Doktorun yanına geçtik. İnceledi ve bizi alçı odasına yönlendirdi. Sevinmiştim. Yine beni içeriye almasalar da ben bir yolunu bulup girmiştim içeriye. Canını acıtmasınlar diye başlarında bekliyordum. Elini tutmam daha işe yarayacaktı sımsıkı kavradım. Baldırına kadar alçıya aldılar. Çok saçma değil mi? Sorduğumda baş parmağındaki kırıktan dolayı dediler. Bu konuda bilgim yoktu. Sessiz kaldım.

Bir haftayı daha evde geçirdikten sonra sıkıntıdan patlama seviyesini geldik. Bu sırada mahkemeye çıktık gerekli tüm işlemler yapıldı. Adamların aldığı ceza sadece 8 yıl. Tabii bunun indirimleriyle 2 yıla dışarı çıkarlardı. Lena'nın babası Ekrem amca avukatımız olduğundan itiraz etti ve mahkeme ileri tarihe atıldı. Kenan amca Ekrem amcayı bırakmak için gittiğinde Furkan yine başımıza geldi. Ama bir değişiklik olup Kenan amcanın gece Ekrem amcalarda misafir olacağını öğrendik. İşte bu güzeldi.

-"Kızlaaaar. Muhteşem planlarım var.”

-"Nedir?” dedi Kar.

-"Bana erkek arkadaş bakmaya gidiyoruz.”

-"Git kendin.” Dedim. Bize ne ya.

-"Lgbt bar yalnız mekan.”

-"Lgbt bar mı?” Kar heyecanlanmıştı. “Ben hiç gitmedim. Bahaneyle gitsek mi Mine? Hem dışarı çıkmış oluruz.”

-“Güzelim dışarı çıkmak istersen ben seni kafeye götüreyim, dolaştırayım sokaklarda.”

-“Lütfen.” Dedi üzgün ifadesini takınmıştı. Kıyamıyorum ki.

-"Lütfen.” Furkan da aynı şekilde bakmaya başladı.

-"Sus lan sen. Kabul etmem bak.” Dedim Furkan'a

-"Yani gidiyoruz.” Dedi Kar sevinerek.

-"Gidelim bari.” Dedim. Furkan'ın sesi çıkmıyordu.

Akşam olunca hazırlanıp çıktık. Kar için tekerlekli sandalyeyi çıkardık. Taksi mi çağırsak yürüsek mi diye düşünürken yürümeye karar verdik. Tekerlekli sandalyeyi ben sürüyordum. Telefonum çaldığında Furkan'a devrettim.

Furkan Kar'ın kulağına doğru yakınlaştı "Kız heyecana hazır mısın?” diye sordu.

Yapma dememe varmadan Furkan Kar’ı koşarak ittirmeye başladı. Peşlerinden bağırarak koşsam da ikisini yerde bulmam geç olmadı. İlk tümsekte sandalyenin dengesi bozuldu ve Kar öne düştü. Furkan üzerinden takla attı resmen. Hata bendeydi sevdiğimi emanet ettiğim insandan ne bekliyorsam. Panik bir halde kalbim ağzımda koşmamı sürdürdüm. Gerçekten sert düştüler. Ne ile karşılaşacağımı bilmiyorum, korkuyorum.

*Sevgiyle kalın.

Continue Reading

You'll Also Like

54.7K 3.4K 65
you know what I mean 🏳️‍🌈
158K 6.7K 51
iki kadın varsa işin ucunda, notalar bile hıçkırmaya mahkum. son vals, hayatlarının en başında genç iki kadının aşkını ve aşkları kadar karmaşık haya...
183K 14.8K 30
Seni sevmek gibi büyük işlere kalkıştım. Ve lütfen inkar etme, sana en çok ben yakıştım.
3.7K 314 10
Gözlerine Gökyüzünü sığdırmıştı, bakarken kayboluyordum sonsuzluğunda.