Bölüm 23

26.1K 1.8K 539
                                    

Sevgili okuyucularım, keşke yayınlandığım dakikadan hemen sonra bile yeni bölüm ne zaman diye sormasanız. Onun yerine güzel bir yorum yapsanız eminim ki yazmaya teşvik edileceğim. Ama ne yorum ne de doğru düzgün vote almayınca açıkçası içimden yazmak gelmiyor ve şöyle diyorum; "Amaan. Zaten doğru düzgün emeğimi bile alamıyorum." Diyerek yazma istediğim tamamen kaçıyor. Altın Vuruş'u kaldırma raddesine bile geldim yazamadığım için. Hazırda bundan başka bir bölüm daha var. Onu da yayınladıktan sonra yazabilir miyim, bilmiyorum. Umarım kendimi ve rahatsız olduğum şeyleri anlatabilmişimdir.
İyi okumalar.

Bacaklarını üst üste attıktan sonra sallamaya başladığında elindeki telefonun ekranına baktı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bacaklarını üst üste attıktan sonra sallamaya başladığında elindeki telefonun ekranına baktı. Gideli kaç saat olmuştu; fakat belleği aldık diye haber gelmemişti. Karan, sıkıntıyla ayağa kalkarken ellerini beline yerleştirdi.

"Umarım bir iş çevirmemişsindir Koca." Dedi kendi kendine söylenerek. Zümra'ya gitmesini söylediğinden beri aklından türlü türlü senaryolar kuruyordu. Koca'nın acımazlığını en çok o bilirdi. En çok o hissetmişti. Bunu düşünürken bile ellerini sıkarak yumruk yaptı. Ardından odadan çıkarak salona doğru yürüdü. Yolda Eyşan'la karşılaştıklarında birbirlerini görmezden gelmişlerdi. Yan yana salona geçtiklerinde Candaş ikisinede sevimsiz bir bakış attı. Eyşan'ın her fırsatta Karan'ın yanından ayrılmaması canını sıkıyordu. Birazda yakıyordu.

"Koca nerede?" Diye sormuştu ortaya Karan. Candaş gerinerek sırtını koltuğa yaslarken, "Odasında." Dedi. "Bildiğin iş." Dediğinde Karan alt dudağını ağzının içine doğru kıvırdı.

"Ne oldu gençler? Beni mi arıyorsunuz?" Diyerek keyifle içeri girmişti Koca. Az önce odada bir kadınla geçirdiği vakit onu epey bir keyiflendirmişti. Belinin kemerini düzeltirken Çiçek dudaklarını bastırarak gözlerini ondan kaçırdı. Kızı Eyşan, memnuniyetsiz bir tavırla babasına bakıyordu.

"Yaşın kaç oldu, hâlâ nelerle uğraşıyorsun?" Diye söylendi. Ama Koca bunu duymamıştı. Rahatça yerine geçerken ayaktaki Karan'la bakıştı.

"Kötü bir haber mi aldınız yoksa?" Diyerek alayla söylediğinde artık Giray'da tedirgindi. Koca, Zümra'yı tehlikeye sokmuş gibi takınıyordu.

"Hâlâ bir haber yok. Neredeler bunlar?" Diyerek karşısına dikildi Karan.

"Çocuklar mı canım? Gelirler elbet." Diyerek hâlâ rahatça konuşabildiğinde Karan'ın sabrı taşıyordu.

"Farkındayım Koca. Zümra'yı test etmek için İlker'le beraber gönderdin. Ama o kız o testi geçebilecek kapasitede biri." Diyerek kaşlarını kaldırdı. "Başına daha fazlası gelecekse bile isteye ona zarar vereceğini düşüneceğim." Koca, tek kaşını kaldırdıktan sonra dudaklarını asabice kemirdi.

"Olabilir. Eğer istiyorsam başına daha fazlasınıda getirebilirim. Bunu hep yapıyorum sonuçta, değil mi? Ama şunu anlamıyorum. Bunca zaman görmezden gelen Karan'a şimdi ne oldu?" Dedi merakla. "Bilmediğim bir şey mi var o kızda?" Diye sorduktan sonra sesli bir nefes verdi. "Gerçi o kadar araştırdım. Bir şey çıkmadı. Bilerek mi çıkmadı, şüpheliyim doğrusu." Dediğinde Karan elini cebine atıp telefonunu çıkardı.

ALTIN VURUŞWhere stories live. Discover now