Bölüm 39

19.6K 1.4K 451
                                    

Yorumlarınızı seve seve okuduğum için alırım bi' dal. 😬

Bölüm 40'ın kesitini okumak için instagram ve twitter adresimden ulaşabilirsiniz.😘

İnstagram/ _mavinintonuu7
Twitter/ mavinintonuu7_

Candaş, Çiçek'i göğüsüne doğru çektiğinde Çiçek gülümsemişti

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

Candaş, Çiçek'i göğüsüne doğru çektiğinde Çiçek gülümsemişti. Gözlerini güvenle yumarken bacaklarımı üst üste atıp geriye yaslandım. Çiçek'in kontrollerini yapmak için önce hastaneye gitmiştik. Daha sonra emniyete giderek ifade verdik. Günün sonunda dönüp dolaşacağımız yer yine Koca'nın evi olmuştu.

Sesli bir nefes vererek elime telefonumu aldıktan sonra sosyal medyaya girdim. Ana sayfada boş boş paylaşımları kaydırdım. İçimdeki boşluğu doldurmak istiyordum.

Çünkü kendimi tuhaf hissediyordum.

Sanki dün ki Zümra değil gibiydim. Huzursuzdum, tadım yoktu. Düşündükçe daha zor buluyordum nedenini. Ya da bildiğim halde o şıkkı eliyordum.

"Sağol, Karan Abi." Çiçek'in sesiyle birlikte kafamı telefondan kaldırırken göz hizama kupa bardak girdi. Kahve kokusu daha içindekini göremeden burnuma ulaştığında bir şey demeyip sessizce elinden aldım. Gözlerini benden ayırmadan yanıma oturduğunda kupa bardağını avuçlarıma sığdırdım.

"İç, iyi gelecektir." Dedi mırıldanarak. Kafamı olumlu bir şekilde salladıktan sonra sıcacık kahveden bir yudum aldım. İçim ısınmıştı. Ama hâlâ bir yerlerde buz tutan yer vardı.

"Siz ifade verirken biz odaya almadılar. "Dedi Candaş meraklı sesiyle. "Ne oldu? Bizede anlatın." Gözlerimi kahveme çevirirken iç çektim.

"Öğrenseniz ne olacak?"

"Ne demek ne olacak? Merak ediyoruz sonuçta." Diyerek hemen cevap vermişti İlker.

"Siz yetişmeseydiniz..." diyerek kafasını salladı Çiçek. Gözleri doğrudan bana baktığında mahcubiyet vardı. "Neden yaptın Zümra? Üstelik nikah günü sana onca hakaret etmeme rağmen. Neden?"

"Hakaret?" Dedikten sonra kaşlarını havaya kaldırdı İlker. "Lan biz niye bir şey bilmiyoruz." Diye sitemde bulunduğunda Candaş oturduğu koltukta toparlandı.

"Çiçek'i mi korudun?" Dedi gözlerime bile bakmayı beceremeyerek.

"Hayır." Dediğimde bakışları bana döndü. Çiçek, şaşkınca yüzüme baktığında kahvemden bir yudum aldım. İlk defa kahveden tiksinirken yüzümü buruşturarak sehpaya bıraktım. Geriye yasladığımda hâlâ bana bakıyorlardı. "Bir kadını korudum." Dedim kafamı omuzuma doğru eğerek. "Yoksa Çiçek'in dediği gibi; o kadar hakarete korumamam gerekirdi." Diye imada bulunduğumda Candaş kaşlarını çattı.

ALTIN VURUŞOnde histórias criam vida. Descubra agora