Altın Vuruş | Özel Bölüm

24.8K 1.3K 321
                                    

Selam canımmmm okuyucularım!

Tekrar görüşme fırsatımız oldu. Bazılarınızla yeni kurgumla görüşmeye hâlâ devam ediyorum.

Bugün tek özel bölümle sizlerleyiz. Başka özel bölüm olmayacak.

İyi okumalar.

💙

Resim yapmak en çok da dert sahiplerinin işiydi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Resim yapmak en çok da dert sahiplerinin işiydi. Bir kalemle çizgi atarken bile geçen zaman dilimini hesaplayamamak o insana iyi hissettirir, kafasını tuvale gömmesini daha iyi sağlardı.

Bu tarz  cümleleri bir yerde okurken daha küçüktüm. Ne bir derdim vardı, ne de hüzünlerim. İnanmamıştım; fakat yıllar geçmiş, hayatın diğer gerçeğini görmeye başlamıştım.

Acı.

Kayıp.

Yalnızlık.

Bunlar bedenime yapışıkken resim yapmaya devam etmiştim artık. Yıllar sürmüştü, alışmıştım, alışmak zorunda kalmıştım; fakat bugün huzurla karıştırıyordum boyaları birbirlerine. Tuvale her vurduğum fırça darbesi, bizim çok canımız yanarak elde ettiğimiz mutluluğumuzu temsil ediyordu. En başta okuduğum o cümleye tekrar inanmamamı sağlamıştı.

Derin bir iç çektim huzurla. Mavi ve sarı boyanın karışımıyla ortaya çıkan yeşil tonuna gülümsedim.

Yeşil; huzur demekti. Umudun en güzel tonu demekti.

Düşüncelerimle daha çok heveslendim. Ağzım kulaklarımda boyuyordum tuvali. Bitsin diye uğraşsam da bitmeyeceğini biliyordum. Aslında yorulmuştum. Evin sessizliği de yorgunluğumu fark ettirdiğinde belimi dikleştirip tuvale baktım.

"Bence bu kadar yeter." dedim. Fırçaları ıslak bezle güzelce temizledim. Ellerimdeki boyalardan da kurtulduğumda üzerimdeki önlüğü çıkarıp taburenin üstüne bıraktım. Bedenimi kapı çıkışına yönlendirip ilk kızımın odasına girdim. "Anneciğim..." dedim fısıldayarak. Yanına varıp yatağının kenarına oturdum. Mışıl mışıl uyuyordu. Bebeğine sıkıca sarılmış, çenesinin altına sıkıştırmıştı. Gülümsedim. Ellerimi güzel saçlarında gezdirdikten sonra üzerindeki ince pikeyi biraz daha omuzlarına çekip ayağa kalktım. Odadan çıkmadan son önce bir kez daha bakıp kapıyı çektim. Sıra Selim'in odasındaydı. Adımlarım her yaklaştığında Karan'ın sesini işitiyordum.

"...fai la ninna, fai la nanna..." Dudaklarım kıvrıldı. Omzumu duvarın kenarına yaslayarak kulağıma dolan ninniyi dinlemenin zevkini çıkardım.

"Con'sto fialio non c'è più pace,
  Fai la ninna, fai la nanna
  Pupo bello della mamma..." 

Kafamı biraz içeriye doğru uzatarak onları görmeyi başardım. Karan, parmaklarını oğlumuzun seyrek uzun saçlarında gezdiriyordu. Ona bir hazineymiş gibi bakıyordu.

ALTIN VURUŞWhere stories live. Discover now