Bölüm 41

18.7K 1.3K 343
                                    

Koca salonda sadece bir saatin sesi duyuluyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Koca salonda sadece bir saatin sesi duyuluyordu.

Tik, tak.

Tik, tak.

Tik, ta-

"Nasıl?" Diye sorabildiğinde elindeki telefona daha sıkı sarıldı Candaş. "Nasıl, doktor?"

"Candaş Bey, böyle telefonda olmuyor. En iyisi hastaneye gelmeniz. Hem tedavi sürecinide vakit kaybetmeden ayarlamalıyız." Dediğinde Candaş yutkundu. Derin bir nefes alıp arkasındaki koltuğa kendini bıraktığında gözlerim dolu bir şekilde Çiçek'e baktım. Hafif aralı gözleriyle sadece abisine bakıyordu. Öylece. Bomboş.

"Tamam, doktor. Geliyoruz." Dedikten sonra telefonu koltuğa bıraktı. Kafasını ağır ağır bizim tarafa çevirdiğinde Karan ayağa kalkmıştı. Çok geçmeden İlker'de onun yanına geçtiğinde dudaklarımı sıkıca birbirine bastırdım.

"Ben... Doğru mu duydum?" Dedi Karan güçlükle. "Ne dedi o doktor?" Candaş başını iki elinin arasına aldıktan sonra kafasını eğdi. Az önce esip gürleyen adam yok olmuştu. Oturduğu koltukta kaybolmak istiyor gibiydi. Aslında bu oda da hepimiz öyle hissediyorduk. Çünkü Çiçek'in yanında öğrenmemiz buna sebep oluyordu.

"Saklamayı beceremedim."

Onlarda olan acı bakışlarımın yerini şaşkınlık aldı. Kafamı ağır ağır Çiçek'e çevirdiğimde olduğu yerde doğrulmaya çalıştı. "Beceremedim." Diye bir kez daha mırıldandığında bastırdığım dudaklarım aralandı.

"Sen..." diye fısıldarken ben, gözleri dolu şekilde Candaş'ın olduğu tarafa baktı.

"Beceremedim." Dedi daha yüksek bir sesle. "Beceremedim!" Dedikten sonra şimdi daha güçlü toparlanmıştı. O ayağa kalkmasına rağmen ben yerde öylece duruyordum. Donakalmıştım. Abisinin yanına doğru adımladıktan sonra Karan ve İlker'i itekleyip Candaş'ın karşısına geçti. "Mutlusundur bir de sen!Bahanelerime bir sebep buldun ya! Tatmin oldun mu abiciğim?" Diye salonu inlettiğinde Ahsen kolumdan kavrayıp beni ayağa kaldırdı.

"Çiçek? Sen bunu biliyor muydun?" Diye sorduğunda Karan, Çiçek acıyla gülüp kafasını salladı.

"Biliyordum! Hem de tedavi edilemeyecek kadar kötü olduğunu!"

"Ne demek biliyordum?" Diye fısıldadı Candaş. Fırtına öncesi sessizlik gibi.

"Senin deyiminle her gün gebereceğimi biliyordum!" Geberiyorum ben abi! Nefes alamıyorum! Anladın mı? Kavrayabildi mi o beynin!"

"Lan!" Diye tıslarken hiddetle ayağa kalktı Candaş. Karan ve İlker ikisinin arasına girip birbirinden uzaklaştırırken Candaş, Çiçek'e yaklaşmaya çalışıyordu. "Bırakın lan beni! Bırakın!"

"Oğlum bir dur!"

"Durmuyorum amına koyayım! Siz bunun ne dediğini duymuyor musunuz? Biliyordum diyor! Tümörü biliyormuş!"

ALTIN VURUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin