Bölüm 60

17.6K 1.4K 477
                                    

Öhöhöm...

Önce YILDIZ butonuna basıyoruz.

Evet, süpersiniz.

Sonra deriiin bir nefes alıp veriyoruz ve okumaya başlıyoruz.

Gelecek bölümlerle ilgili kesitleri görmek için hesaplarımı takip edebilirsiniz

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gelecek bölümlerle ilgili kesitleri görmek için hesaplarımı takip edebilirsiniz.
İnstagram: _mavinintonuu7
Twitter: mavinintonuu7_

Ardından neredeyse kulağımın dibinde silah emniyetinin inişini duyduğumda gözlerimi kırpıştırdım. Aramızdaki bu huzursuz sessizliği nihayet bozduğunda, "Pişman mısın?" Diye sormuştu, silahın namlusunu tam kafamın arkasında hissederken. Güneş daha çok aydınlığa kavuştuğunda olduğum yerde yavaşça ona doğru döndüm. Namlu şimdi alnıma bir karış uzaklığındaydı. Gözleri soğukça bana bakıyordu. Yutkunarak bedenimi dikleştirirken, "Neden?" Diye fısıldadı kırık bir sesle. "Niye beni ölüme terk ettin?" Derken daha sıkı tutmuştu silahı. "Tam burada yalvarmıştım sana beni affetmen için." Dediğinde gözleri sulanmıştı. Artık soğuk bakmayı başaramıyordu. Gözlerinin arkasındaki o hissi görüyordum apaçık.

"Seni öldüreceğimi bile bile..." diyerek bir adım attım. Alnım namluyla buluştuğunda adem elması yerinden oynamıştı. "...beni öpmeye devam ettin."

"Çünkü benim nefesim sendin." Dedi tek bir solukla. "Beni o kurşun öldürmeyecekti. Kaybolan nefesim öldürecekti." Derken artık alnımda silah tuttuğu eli titriyordu. Derin bir iç çektiğimde, "Pişman mısın?" Diye yineledi sorusunu. Dudaklarımı ıslatarak kafamı oynatıp sağ tarafıma baktım. Onu ölüme terk ettiğim noktaya.

'Nerede? Nerede o? Ben burada kanlar içinde bırakmıştım onu!'

Geçmişte saldığım feryadım bana kendini hatırlatırken yavaşça yutkundum.

'Yok o! Vurmuştum ben! Öldürmüştüm!'

Bir kez daha yutkunmayı denedim; ama faydasızdı. O zamanda böyle bağırırken yutkunacak zaman bulamamıştım kendimde.

'Ben onun katili oldum! Onu kaybettim!'

Film şeridi gibi geçmişti gözlerimden geçmiş. Ellerime çamur bulaşmasını umursamadan yere vurduğumu hatırlıyordum. Üstüm başım iyice çamura bulanmıştı. Geri döndüğümde onu bulamamanın telaşı beni yakmıştı. O his sanki hiç eskide kalmamış gibi beni yeniden bulmuştu.

Kafamı yeniden ona çevirdiğimde namlu yerini bulmuştu. Sorusuna dört gözle cevap beklerken hava şimdi daha soğuktu. Belki yine bir yağmur yağardı. Bu kez kan ve çamura bulanan beden benimki olurdu.

ALTIN VURUŞWhere stories live. Discover now