Bölüm 19

35.6K 1.8K 227
                                    

Elimi camdan çektim hüzünle

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Elimi camdan çektim hüzünle. Gözlerim makinelere bağlı annemdeydi. Dişlerimi sıkarak ona sırtımı döndükten sonra ilerlemeye başladım. Onun doktoruyla karşı karşıya geldiğimizde sırtımı dikleştirmiştim. Perişan halime dudaklarını birbirine bastırarak bakıyordu.

"Hâlâ..." dedim güçlükle. "Hâlâ açmadı gözlerini." Diye mırıldanırken ona doğru bir adım daha attım. "Uyanması yüzde elli ihtimal demiştiniz." Derken kafamı acıyla omuzuma doğru eğdim. "Ne olur artık ihtimalleri konuşmayalım. Ne olacak, direkt söyleyin." Dediğimde kafasını sallamıştı.

"Elbetteki zor. Haftalar önce babanızı kaybettiniz." Derken göz ucuyla anneme bakış atıp tekrar bana döndü. "Ama dediğim gibi. Uyanıp uyanmayacağını biz bilemeyeceğiz; fakat şöyle bir durum var." Derken zorlanıyordu. "Uyandığında beyin fonksiyonları eskisi gibi vazifesini yerine getirmeyebilir. Kaldığı koma süresinin sonunda anneniz felç kalabilir." Dediğinde gözlerim dolmuştu.

"En azından... Anne dediğimde boşlukta hissetmeyeceğim." Doktor anlayışla başını salladığında gözlerimi çekerek yanından geçip gittim.  Canım yana yana derin nefesler alıyordum. Kaç gündür mide bulantımda arşa çıktığında biri bana varlığını hatırlatıyordu.

Hastaneden dışarıya çıktıktan sonra elimi karnıma koyarken kolumdaki saate baktım. Son kezdi. Şimdi son kez şansımı deneyecektim. Her zamanki gibi bir sonuç olursa bugün o randevuya gidecektim. Kendimi arabaya attıktan sonra diğer elimle telefona sarıldım. Alp'in numarasını tuşladıktan sonra kulağıma götürdüm. Birkaç saniye sonra reddedildiğinde yutkundum. Telefonu kulağımdan çekerek ekrana baktım.

"Son kez... Son kez." Diyerek tekrar ismine basıp kulağıma götürdüm. Açmasını bekledim. Bu defa arama cevaplandığında koltukta kıpırdanmıştım.

"Zümra?" Diyen Alp'in yanı sıra arkada bardakları birbirlerine vurduklarını duyuyordum. "Bir şey mi oldu?" Diye sorduğunda dudaklarımı yaladım.

"Bir şey oldu desem, gelebilecek misin?" Diye mırıldandığımda sesli bir nefes vermişti.

"Zümra eğitimi geçtim. Yani tam anlamıyla artık bir polisim. Şu anda bunu kutluyorduk." Dediğinde acıyla dudaklarım kıvrıldı.

"Gözün aydın."

"Bak iki saate kalkarım. Sen evde olursun değil mi?" Dediğinde, "Evet." Diye mırıldandım. "Tamam çıkınca geleceğim meleğim." Dediğinde bir şey demeden telefonu kapatıp yan koltuğa bıraktım.

"Son kez demiştim..." diye sessizce mırıldanırken ellerimi direksiyonla buluşturdum. Randevuma yetişmek için yola koyulmuştum. Yirmi dakika sonrasında başka bir hastanenin önüne geldiğimde kendimi pek hazır hissetmiyordum. Ama yapacaktım. Yapmalıydım. Beklemenin ardından arabadan inerek hastaneye doğru adımladım. Bir elim karnımda hastanenin içine giriş yaptığımda bebeğimi kaybetmiş olacaktım. Fakat Alp, hem beni hemde bebeğini kaybedecekti. Artık kutlamalara doyamadığı eğitimleri için benimle uğraşmak zorunda kalmayacaktı.

ALTIN VURUŞWhere stories live. Discover now