Yetişkin İçerik.
"Sen uyuşturucu gibisin. En kalitelisisin. En kafa yapanı. En zevk vereni." dedi nefesinin arasında. "Seni daha çok içmek istiyorum. Daha daha çok. Ama her şeyinle beni öldürüyorsun. Bu yüzden benim için altın vuruş sensin, sen."
Duruuuun! Küçücük yıldıza bastıktan sonra kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. 💙
Yeni kesit İnstagram'da
İnstagram: _mavinintonuu7
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Arabadan indikten sonra evime diktim gözlerimi. Evim dediğim; ama aslında artık gözümde hiçbir anlam ifade etmeyen yere. Adımlarımı zor attım ileriye doğru. Kapıdaki korumalar sırtlarını dikleştirdiğinde dilimi dudaklarımın üstünde gezdirerek yaladım.
"Gidin." Dedim gittikçe daha zor çıkan sesimle. Kılını bile kıpırdatmamıştı hiçbiri. "Duymadınız mı? Gidin diyorum! Şah ile işim bitti. Sizinde burada olamanıza gerek yok."
"Şah bize bildirmeden gidemeyiz." Dediğinde öfkelenmiştim. Ama itiraz edecek gücüm kalmamıştı. Sabaha kadar içtiğim alkoller beni iyice sersemleştirirken omuzlarından ittirerek aralarından geçtim. Sendeleyerek dış kapıya vardığımda zile bastım. Kapı açılana kadar gözlerim penceredeki satılık ilanındaydı. Annem için babamın anılarıyla dolu bu evi bile satmayı düşünmüştüm. Pek o ne yapmıştı? Aşkının yanında kalmayı tercih etmişti. Kapı açıldığı an da dalgınlığım uçarken Meral hevesle bana baktı. Fakat yavaş yavaş solmuştu yüzü.
"Zümra Hanım! İyi misiniz?" Diyerek koluma sarıldığında geri çekerek kurtardım.
"İyiyim." Diye mırıldanırken içeriye girdim. Peşimden kapıyı kapatırken zor açık tutmaya çalıştığım gözlerle Meral'e baktım. "Hâlâ buradasın?"
"Ev satılana kadar burada kalmamı söylemiştiniz."diye açıklama yaptığında hatırlayarak kafamı salladım. Sırtımı ona döndükten sonra bir iki adım atıp omuzumun üstünden tekrar ona baktım.
"Penceredeki ilanı kaldır." Diyerek önüme döndüm. Bir elim duvara yaslanırken sürte sürte merdivenlere yöneldim. Başım dönüyordu. Midem kaynıyordu. Çok kötüydüm. Ama yanımda kimse yoktu.
Ben istemiştim.
Ama böyle olmasını hiçbir zaman istememiştim. Tırabzanlara tutunarak yukarı çıkmayı başarmıştım. Kapıyı iterek içeri girdikten sonra kapımı kapattım. Çantam kolumdan kayıp yere düşerken önce ayakkabılarımı çıkardım ayağımdan. Sonra çıplak kalana kadar soyundum. Bir elimle dağılan saçlarımı dağıtırken banyoya yürüdüm. Duşakabine girerek suyu ayarladıktan sonra altına girdim. Su anında bedenimi ıslatmaya başladığında gözlerimi yumdum. Kafamdan aşağıya akan suya artık gözyaşlarımda eşlik ediyordu. Daha sonra hıçkırıklarım... Olduğum yerde çökerek fayansa oturdum. Bağıra çağıra, ne kadar gözyaşı varsa akıttım. Sarhoşluğum uçup gitmişti belki. Ama ben öldükten sonra ne fark ederdi ki?
Boğazım herkese öfkemi kustuğum için yanarken ayağa kalktım. Ellerimi saçıma götürüp iyice suyun işlemesini sağladıktan sonra kapattım. Dudaklarımı birbirine bastırırken saçımı avuçlarımın arasına alıp sıktım. Akan suyla birlikte duşakabinin kapağını açıp dışarıya doğru attım adımımı. Kapının arkasındaki beyaz havluyu bedenime sardıktan sonra son kalan ucu göğüsüme sıkıştırdım. Saçlarımdan akan damlalar tekrar omzularımı ıslatırken banyodan çıktım. Ağır ağır yürüdüm yatağıma. Hemen ucuna oturduktan sonra karşımdaki gardrobumun aynasından kendime baktım.
