Bölüm 64

18K 1.3K 240
                                    

Gelecek bölümlerle ilgili kesitleri görmek için hesabımı takip edebilirsiniz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Gelecek bölümlerle ilgili kesitleri görmek için hesabımı takip edebilirsiniz.
İnstagram: _mavinintonuu7

Kendimi yine o uçurumun kenarında gibi hissediyordum; fakat bu sefer ölesiye bir nefret taşımıyordum içimde. Onu vuracak olmamın gizli telaşıda yoktu. Beş yıl geçmişti ve geçen o beş yıl sanki hiç geçmemiş, kaldığımız yerden devam ediyor gibiydik. Dudaklarım dudaklarından koptuğu anda tenimi yalayıp geçen soğuğu daha iyi hissediyordum şimdi. İkimizinde gözünde aynı duygu vardı.

Özlem.

Bunu bile bile ellerimi ondan çekerken o bırakmak için hiçbir hareket göstermemişti. Yüzüm ellerinin arasından kayıp gittiğinde adem elması çırpınıyormuş gibi yerinden oynadı.

"Dide'yi yalnız bırakmayayım."

Ondan kaçmak için kurabileceğim en mantıklı cümle buydu; fakat gözlerindeki kalma isteğiyle savaşmak zorunda kalacağımı görmüş, bu kadar kolay kaçamayacağımı anlamıştım.

"Bende geleyim." Diye kısık sesle konuştuğunda yutkunmama sebep olmuştu. Az önce öptüğü dudaklarımı dilimin ucuyla yalarken gözleri gözlerimden aşağıya dudaklarıma kaydı.

"Dide, tam alışana kadar gidip gelsen daha iyi olacak." dedim.

"Bu ev iki kişi için fazla büyük ve bence kızım çok iyi bir misafirperver." Dediğinde korumalar yeniden yerlerine geçiyorlardı.

"Evin sahibi kızın değil, Karan."

"Zümra." Diyerek bıkkın bir ifadeyle adımı seslendi. "Ben konuşacak çok şeyimiz olduğuna inanıyorum. Geçen beş yılı çok merak ediyorum mesela."

"Bende..." Dedim onun duyamayacağı şekilde mırıldanarak. Terleyen avucumu dizime sildim.

Dudakları dayanamayıp kıvrılırken, "Birazcık bile değişmemişsin." dedi. "Hala benden etkilendiğin zamanlarda kaçmak sana en güzel çözüm gibi geliyor."

"Kaçıyor muyum sence?" derken bir adım atmıştım ona doğru. Beni kışkırttığı için sarfedeceğim çok söz vardı; ama haksızdım. Herkese göre haklı, kendime göre haksızlığın beden bulmuş haliydim.

"Kaçmıyorsan eğer..." diyerek göz ucuyla korumalara bakıp bana yaklaştı. "..az önce öpüşmemize rağmen beni kabul edersin." Karan, birçok konuda haklı olabilirdi; fakat ben artık otuz iki yaşında, hayatın her noktasında tokat yiyen bir kadındım, en önemlisi anne. Her şeyin hala eskisi gibi kaldığına inancı büyüktü. Ama neden bana imkansız gibi geliyordu? Bu kadar mı soğumuştum.

"Git." Diyerek geri adım atmadığımda sabırla dilini dişlerinin üzerinde gezdirdi.

"Bak." Dedikten sonra belini düzeltmişti. "Ben bugün hâlâ gerçek olduğuna inanamadığım kızımla çok güzel vakit geçirdim. Bırak bu seferlik devam etsin. Sabah uyanıp yataktan kalktığında hâlâ burada olduğumu görebilsin."

ALTIN VURUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin