Bölüm 71

21.2K 1.2K 311
                                    

Yeni bölüm ile ilgili yayınladığım kesitler;

İnstagram; _mavinintonuu7 hesabımda. Takipte kalın.

💙

Masaya tabaklarıda yerleştirdiğimde geriye sadece bitki çayları kalmıştı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Masaya tabaklarıda yerleştirdiğimde geriye sadece bitki çayları kalmıştı. Dudaklarımın arasından bir şarkının melodisini mırıldanırken adım seslerini işittiğimde mutfağa doğru yürüdüm. Yaptığım nane çaylarını kulpundan tutarak tekrar salona girdim. Karan, gözlerini ovalayarak merdivenlerden iniyordu.

"Ne zaman uyandın abi?" diye mırıldanırken son basamağıda indiğinde gözleri benimle buluştu. Gözlerindeki şaşkınlık beni burada görmeyi beklemediğini gösteriyordu.

"Kenan gelmedi daha. Gelecek mi onu bilmiyorum." derken sandalyeyi işaret ettim. "Hadi otur. Nane çayı yaptım. Mide bulantın varsa iyi gelir." dediğimde işaret ettiğim sandalyeye oturdu bana bakarak.

"Sen niye buradasın?" diye sorduğunda bende karşısına oturdum. Elime çatalımı alırken, "Dün çok sarhoştun." dedim. "Taksiyle eve bıraktım."

"Ve gitmedin." diyerek tek kaşını kaldırdığında, "Gördüğün gibi." dedim. "Hadi iç çayından." dediğimde derin bir nefes alıp yeşil kupasını eline aldı. Bir yudum aldıktan sonra yüzünü buruştursa bile içmeye devam etti. "Başın ağrıyor mu?" Eliyle biraz dercesine gösterirken bardağını masaya bırakıp önündeki kahvaltılıklardan atıştırmaya başladı.

"Dide'nin kreşe gitme saatine ne kadar var?"

"Rahat ol sen, daha var." diyerek bende eşlik ettim ona. Yumuşak davranmam tuhafına gidiyordu; ama sormuyordu da.

"Sen dün gece benim yanında mı uyudun?" diye sorduğunda ağzımdaki lokmayı yuttum. "Kokun sinmişti." Gözlerimi ondan çekerek sadece kafamı salladım. İç çekişi benimde iç çekmeme sebep olmuştu. Dün gece söylediği şeyler kafamı sabaha kadar kurcalamıştı. Vicdanım sızlamıştı. O an söyleyemediği çok fazla duygu hissetmişti belki de. Susamayacaktım. Merakımı dindirmek istiyordum. Yeniden ona baktığımda, "Üç gündür neredeydin?" diye sordum. Dudaklarını bükerek çatalını tabağa bırakıp geriye yaslandım.

"Buradaydım. Baksaydın, bilirdin." dedi. Dudaklarımı ıslatarak bende geriye yaslandım. Ona en başından beri söylemem gereken bir şey vardı.

"Özür dilerim..." dedim bir anda. Dudaklarını birbirine bastırmıştı. Özür dilemek için çok geç kalmıştım. "Yaşadığını senden sonra öğrendim." dedim konuyu kapatmaya niyetim olmadan ve annemin konusunu açarak.

"Ne fark eder ki?" diyerek omuzunu silkmişti. "Ben buraya geldim ve sen hâlâ bana bundan bahsetmedin."

"Doğru düzgün oturup konuşamıyorduk."

"Oturup konuşsak bana bundan bahseder miydin, Zümra?" Sessiz kaldım. "Hem ben konuşuyordum. Konuşmayan sendin. Köpek gibi peşinden koşuyordum, yine anlatmadın." dedi ses tonu yükselirken. "Ama ne var biliyor musun? Yine koşmaya devam edeceğimi biliyorum."

ALTIN VURUŞWhere stories live. Discover now