Bölüm 76

17.1K 1.2K 198
                                    

Lütfen oy ve yorumlarını eksik etmeyin.

Lütfen.

💙

"Baba, senin parmağında neden bu yüzük var?" diye sorduğunda Fulya'nın bakışları Karan'ın parmağına kaydı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Baba, senin parmağında neden bu yüzük var?" diye sorduğunda Fulya'nın bakışları Karan'ın parmağına kaydı. Yeni fark etmediği yüzünden belli oluyordu. Gözlerini bu kez Karan'a dikip ondan bir cevap beklediğinde alayla tavrını izledim. Sanki bilerek saklamak istemiyordu hareketlerini.

"Daha sonra sana anlatırım olur mu?" diyerek Dide'ye göz kırptığında Karan, Fulya iç çekerek geriye yaslandı.

"Boynunda takılıydı o yüzük. Şimdi biri parmağında takılı." dedi dayanamayarak. "Annen ve babanın yüzükleri değil miydi?" dediğinde Karan bir yandan Dide'nin saçlarını okşayıp Fulya'ya baktı.

"Başka bir anlamıda var." diye açıklama yaptığında Fulya daha fazlasını duymak istiyordu; ama Karan'dan bir cevap gelmedi. "Bu arada sen ne zaman gidecektin? Bir süre daha burada mısın?"

"Gitmemi istiyor gibi bir halin var." dediğinde Karan gözlerini devirdi.

"Alınganlık yapacak son insandın. Ne oldu sana anlamıyorum?" diyerek kafasını iki yana salladı. Fulya keyifsizce derin bir nefes alıp odanın içinde bakışlarını gezdirdiğinde, "Tabloları sen yapıyordun, değil mi?" diye bana sordu.

Kafamı ağır ağır salladığımda, "Atölyeni göstersene." dedi Karan. "Hem biraz kafası dağılır." diye Fulya'ya takıldığında Karan'ı dinleyerek ayağa kalktım.

"İyi o halde." derken önden ben ilerledim. Merdiven altındaki odanın kapısını açıp içeriye girdiğimde peşimden Fulya'da girdi. Kapıyı kapatarak yanımda yer aldığında kollarını göğsünün üzerinde dolayarak oda da gözlerini gezdirdi. Dudağının kenarı samimiyetsizce kıvrıldığında, "Karan'ın İtalya'daki şirketinde de gördüm bunlardan." dedi. "Bu imzalardan vardı."

Bahsettiği şirketi şimdi daha çok merak ederken, "O zaman gördüğümde de gülünç gelmişti." dedi. "Bir şekli olmayan, anlamsız tablolar." dediğinde kaşlarım çatıldı.

"Tablodan anladığını sanmıyorum." dediğimde omuzlarını silkerek karşı tarafa bakmaya devam etti.

"Belki de..." dedi. "Ama Karan'ın benim olduğunu biliyorum." diye itirafta bulunduğunda çatılan kaşlarım bu defa havaya kalktı. Dişlerini gıcırdatarak bedenini nihayet bana çevirdiğinde, "Şu an yanında olması bir şeyi ifade etmiyor." dedi arka arkaya dudaklarından itiraflar dökerken. "Sen ne kadar zamandır tanıyorsun mesela onu? Ben üç yıl. Üç yılın her günü. Çünkü dip dibeydik hep. Yanında sen değil de ben vardım."

"O sinsi bakışlarından Karan'da gözün olduğunu anlayabiliyordum." dedim.

"Zeki bir rakibim varmış demek ki." diyerek dudaklarını büktü. "Kızın olmasa bir hiçsin biliyorsun, değil mi? O çocuk olmasa Karan böyle yanında kalamazdı."

ALTIN VURUŞWhere stories live. Discover now