Bölüm 49

16.2K 1.2K 465
                                    

Haydi pamuk eller klavyeye. :))

Koca, özenle giydi takım elbisesini

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Koca, özenle giydi takım elbisesini. Boy aynasında kendini inceledi. Kimse evde yoktu, herkes Çiçek'in cenazesi için gitmişti. Koca, pantolonun belini düzelttikten sonra eline telefonunu alarak odadan çıktı. Telefonunu ceketinin iç cebine bıraktıktan sonra evdende çıktı. Şoförü, Koca'nın geldiğini gördüğünde koşturarak arka kapıya yanaştı. Kapıyı açtıktan sonra Koca'nın binmesini bekledi. Bindiğinde tekrar kapatıp sürücü koltuğuna geçti. Aracı çalıştırdıktan sonra dikiz aynasından Koca'nın yüzüne baktı.

"Çiçek Hanım'ın cenazesine değil mi?" Diye sorduğunda, Koca dilini dişlerinin üstünde gezdirdi.

"Hayır." Dedi tok sesiyle. "Zümra'nın evine."

Şoförün dudakları aralanırken bir kez daha Koca'nın bakışlarını kontrol edip önüne döndü. Şaşırmıştı. Yıllarca evinde kalan kızın cenazesine en başta o gider diye düşündü. Dediği adresin yoluna arabayı sürerken Koca oturduğu koltukta sabırsızca yolu izliyordu. Çabuk biten yol, ilk defa ona uzun gelmişti. Dudaklarını stresten kemirirken aklındakileri tartmaya çalışıyordu. Aylar önce Karan, Manolya'ya kendi elleriyle yemek yedirdiğini söylemişti. Bahsedilen Leyla yatalaktı. Her şey o kadar birbiriyle eşleşiyordu ki, Koca taktığı kravatı gevşetti. Herkes onu korkusuzluğuyla tanırken bugün o, köpek gibi korkuyordu. Koşa koşa görmeye gittiği kadının Manolya olmama ihtimali onu yakıyordu. Dualarının kabul olmayacağını bile bile etti. Yol boyunca, defalarca kez.

Geçmek bilmeyen dakikaların sonunda varabilmişti o eve. Önce arabanın içinde evi bir süre izledi. Sonra şoförünün kapısını açmasıyla arabadan aşağıya indi. Onu gören korumalar sırtını dikleştirirken birazdan Şah'a haber vermenin yolunu düşünüyorlardı. Koca, gözleriyle onları süzerek yanlarına yaklaştı. Kimse cesaret edip onu durduramamıştı. Koca, aralarından geçerek bir adım attıktan sonra duraksayıp gülümsedi. Bedenini onlara çevirdiğinde adamlar ona bakıyordu.

"Buraya geldiğimi kimseden duymayacağım." Dedi gülümsemesine tezat tehlikeli sesiyle. Karşısındaki adamlardan onay almadığında, "Duydunuz mu beni?" Dedi dişlerini sıkarak. Hepsi kafasını sallamaya başladığında Koca omuzlarını düzeltti. "Güzel." Diyerek sırtını onlara döndü. Evin kapısıyla gözleri buluştuğunda yine kalbinde değişik bir şeyler oluyordu. Adımlarını ileriye doğru atarak evin kapısına yanaştığında zile bastı. Sabırsızca bekledikten sonra bir kadın kapıyı ona açtığında gülümsedi. "Merhaba."

Meral, ona korkuyla bakarken geçen gece olan zorbalığını hatırladı. Zümra Hanım, onun buraya gelmesinden hoşlanmayacaktı. Kapıyı kapatmak için ileriye doğru itmeye kalkıştığında, Koca eliyle bunu engelledi. Gücüyle kapıyı ileriye doğru iterken, "Polis çağıracağım!" Diye bağırdı Meral. Koca, duyduğu sözlerle kıkırdarken elini beline atarak silahını çıkardı. Aralık olan kapıdan silahın namlusunu Meral'in karnına değdirdiğinde Meral korkudan ellerini kapıdan çekti. Geri geri gittikten sonra Koca'da içeriye girdi. Peşinden kapıyı kapattıktan sonra ona doğrulttuğu silahı aşağıya indirdi.

ALTIN VURUŞWhere stories live. Discover now