Bölüm 54

17.2K 1.2K 692
                                    

Yorumlarınızı bekliyorum! Hepimizin beklediği bölümlerden biriydi. Kendinizi belli edin
bebeklerim.💙

Bölüm 55'in kesitini okumak için instagrama koşuun!

İnstagram: _mavinintonuu7

Ellerim uyuşurken parmağımdaki sıvının ne olduğunu artık anlamıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ellerim uyuşurken parmağımdaki sıvının ne olduğunu artık anlamıştım. Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Eyşan, için kalbim acımıştı.

"Ey-Eyşan..." derken dilim tutulmuş gibiydi. Çömeldiğim yerden sakince kalkmıştım; fakat yumruklarım kapıya çarpmaya başlamıştı. "Eyşan! Eyşan duyuyor musun beni?"

Ondan bir ses yoktu; ama kapının altından sızan kan çoğalmıştı. "Aç be kızım şu kapıyı! Aç!" Diye bağırmıştım boşuna. Adım sesleri kulağıma iliştiğinde hemen sağıma baktım. Yardımcı koridora girmişti. "Buranın yedek anahtarı falan var mı?" Diye bağırırken eğilip kapının deliğine baktım. Anahtar takılı değildi.

"Var."

"Çabuk getir!" Dediğimde gözleri ayaklarıma doğru kaydı. Gördüğü kanla beti benzi atarken bir adım geri gitmişti. "Oyalanma hadi! Çabuk!" Diye bir kez daha bağırdığımda gözleri benimle buluştu. Kafasını sallayarak arkasını dönüp koşmaya başladığında kapıyı zorladım. Ama tık yoktu. "Eyşan!" Defalarca kez vurmaya devam ederken, "Zümra?" Diye seslendi İlker. Onun geldiği yöne baktığımda arkasında Candaş'ta vardı. Bağırışımın nedenini anlamaya çalışıyor gibilerdi. Yüzüm nasıl bir ifadeye bürünmüştü bilmiyorum; fakat gözleri nedenini bulmak için çevremde dolaştığında laminantta takılı kaldı. İlker'in dudakları aralanırken yardımcı aralarından sıyrılarak yanıma ulaştı. Parmaklarının arasından anahtarı kapıp kapı deliğine soktuğumda, "Eyşan!" Diye bağırmıştı Candaş.

"Eyşan!"

İlker'de bu feryata eşlik ederken kapının kilidini çevirdim iki kere. Kulpu indirdikten sonra kapıyı ileriye doğru ittiğimde zorlandım. Yüzümü buruşturarak açabildiğim kadar açtım. Yarattığım boşluktan güç bela içeri girdiğimde kanım donmuştu.

"Sen ne yaptın?" Diye fısıldarken yerde etrafa doğru kan sızan bileklerine baktım. Kendime gelemeden içeriye İlker'de girmişti. Eyşan'ı görmesiyle benden daha soğukkanlı davranarak yanına çöktü.

"Bana bez gibi bir şey getirin çabuk! Çok fazla kan kaybediyor!" Diye bağırdığında kıpırdayamadım yerimden. Günlerdir hazmedemediğim şey çokken birde bu his eklenmişti kalbime.

Korku.

"Zümra! Hadi kızım!"

Gözlerim İlker'le buluştuğunda sertçe yutkundum. Candaş, aralık olan kapıdan içeriye girebildiğinde Eyşan'ı kontrol etmişti. Gördüğü manzara onu bile dehşete düşürsede benden daha iyi olup Eyşan'ın gardrobuna yöneldi. Çekmeceleri açarak karıştırmaya başladığında bakışlarımı tekrar Eyşan'a çevirdim. Ağır ağır olduğum yere çökerken, "Yaşıyor mu?" Sorusu dudaklarımdan firar etti.

ALTIN VURUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin