Cin Kavgası 8

1.2K 36 6
                                    

     yedi emin sizin bu bildiğiniz hukuk vs olaylarındaki yedi emin değil. burada çağırılan varlığın, zamanının en muhterem evliyasının adıymış yedi, ermişler ona güvenilirliğinden dolayı emin lakabı takmış. yedi emin pek bilinen varlık değildir. genelde erenlere yardım eder. öldükten sonra dahi insanlara olan yardımı dolayısı ile emin adı verilmiş.

hocanın anlattığına göre yedi isimli ermiş, zamanının en muhterem evliyasıymış. şuanki türkiye sınırları içerisinde hiç yaşamamış. hayatını şuan bizim sıkıntı çektiğimiz bölgeye yakın yerlerde, buralar osmanlı toprağıyken geçirmiş. öyle heybetliymiş ki yolda yürüdüğünde şeytanın bile korkup yolunu değiştirirmiş. insanlar ifrit cinden nasıl korkar ise, ifrit cin de yedi emin hocadan öyle korkarmış görünce.

     yedi emin hoca yerine uzun uzun yazamamak için emin hoca diyeceğim.
cübbeli hoca, emin hocayı çağırmak iki kere gusül ve 7 rekat namazın ardından, benim dediklerimi tekrarlayacaksın dedi. hoca sana yardım edeceği için sen çağıracaksın dedi. tamam dedim. boş evlerden birinde bulduğum iki kazan su ile gusül alıp 7 rekat nafile namazı kıldım. arkasından cübbeli hocanın yanına gidip dediklerini tekrarlardım. hoca elime bir tespih verip bir cümleyi 777 kere tekrarlatacak şekilde 7 cümle söylettirdi.

emin hoca ikindi ile akşam arası çağırılır. emin hocayı yardım için değil akşam namazı için çağırmak gerekir. usül budur. hoca gelir senin ile akşam namazını kılar. yatsıya kadar sohbet edilip, kuran okunur. eğer hoca haline acır ise yanında kalır yardım eder. aksi halde yatsıyı kıldıktan sonra gider. hocayı bizle akşam namazı kılsın diye, cübbeli hocanın tarifine göre çağırdık. hocayı çağırırken, akşam namazına bir saatten az süre vardı.

bu arada davud ve al karısının oğluda çıktıkları evlerin üzerinde namaza durmuşlardı. beni korumak için başını derde sokan iki hoca da camide sürekli okuyorlardı.

biz köyün girişine gelip hocayı beklemeye başladık. akşam namazı okunmaya başlayana kadar gelmez ise bir daha gelmeyeceğini biliyordum. bu yüzden umudumu yitirmeye başladım. çünkü cübbeli hoca akşam namazını okumak için teyemmüm abdesti almaya başlamıştı.

     hoca teyemmümü alırken benim gözüm bir anda davuda gitti. davud çıktığı çatıda gözükmüyordu. tam davudu ararken cübbeli hoca bir anda avazı çıktığı kadar "allahümme salli" duasını bağıra bağıra okumaya başladı. o an irkilip hocaya döndüğümde, donup kalmıştım.

gökyüzü ile yeryüzünün birleştiği o noktada uzun, omuzları geniş, sakalı göbeğinin altına kadar gelen, elinde benim boyumu bile aşan asası ile, yüzüne baktıkça bakılası gelen mübarek bir insan geliyordu. ne kadar uzun olduğunu yanıma gelene kadar farkedemedim. önce korkmuştum. çünkü sadece silüeti gözüküyordu. bir anda cübbeli hoca da bağırarak dua okuyunca ifrit cinlerin geldiğini sandım. fakat emin hoca yaklaştıkça o yüzünün nuru öyle etkilemişti ki beni, günlerdir içimi ilk defa o kadar rahatlamıştı.

aradan birkaç saniye geçti ki, davudu emin hocaya koşarken gördüm. o iri devasa müslüman cin, emin hocanın yanında neredeyse çelimsiz kalıyordu. daha emin hoca köye yaklaşmadan, davud hocanın ayaklarına kapandı. bizim cübbeli hoca da koşmaya başlayınca ben ne yapacağımı şaşırdı. hocanın arkasından gidip yetişmeye çalıştım. emin hoca öylesine heybetliydi ki, şeytanın bile görünce yolunu değiştirmesine anlam verebiliyordum. yüzünden nur akıyordu. cübbeli hoca davudun ile resmen hocanın ayağına kapanma yarışına girdi. hoca ikisinide doğrultmak için eğildiğinde hocanın ellerini öpmeye başladılar.

bende çok geçmeden yetiştim, ama ne yapacağımı bilmiyordum. emin hoca cüppeli hocaya, ezanı oku, namazımızı geciktirmeyelim diyerek benim ile gözgöze gelmeden sanki ben orada yokmuşum gibi yanımdan geçti gitti.

emin hoca hakkında kısa bir bilgi vereyim, nasıl göründüğü ile ilgili,

ben davudun göğüs kısmına geliyosam, davud da hocanın omuzlarına anca geliyordu. emin hoca göbeksiz, sırtı dik, omuzları geniş yüzü tertemiz bir hocaydı. sakalları bembeyaz ve göbeğinin altına kadar iniyordu. hoca yaşlı gözükmüyordu. 40 lı yaşlarında gösteriyordu. sakalları olmasa belki daha genç dururdu. kaşları kalındı, alnının üzerinde 7 çizgi vardı. kafasında yeşil bir sarık vardı, üzerinde ise keçeden yapılmış renkleri birbirine karışmış bir hırka vardı. hoca akşam ezanını okuduktan sonra, hocalar, ben, davud ve al karısının oğlu hep beraber köyün girişinde namaza durduk.

emin hoca hırkasının içinden lavaş ekmeği çıkardı, mübarek böldükçe ekmeği ekmek hiç azalmadı. toplam 7 kişi karnını doyurdu o ekmekle. önce biraz kuran okundu, ama ben gerilmeye başlamıştım. çünkü gaybın kapılarının açılmasına dakikalar kalmıştı. ifritler 11 gibi basmışlardı önceki gece evi. bu gece de aynı saatlerde gelir diye düşündüm.

ben bu düşünceler ile boğuşurken, emin hoca gür sesi ile, hak bir çaresini bulur. şeytanın soyundan gelen, şeytan gibi lanettir dedi. hoca resmen aklımı okumuştu. tam ben konuşacakken al karısı öldürülen hoca konuşmaya başladı. olayı benden daha düzgün bir uslup ile anlattı. emin hoca bana dönüp sen mi onlara gittin onlar mı sana geldi dedi. ben de askeriyedeki olayı ağlayarak anlattım.

emin hoca beni dinledikten sonra hiç birşey demedi, yatsıyı kaçırmayalım, mümkün mertebe erken kılalım. ziyarete geldiklerinde kılamayız dedi. o an hocanın gece yanımızda kalacağını anlamıştım.

     yatsıyı da kıldık, gece ayazı üzerimize inince hocalar camiye geçti okumaya devam etti. cübbeli hoca beni ahırın oraya yolladı. fakat bu sefer emin hoca davud ile al karısının oğlunu yanına alıp ileri doğru yürümeye başladı. ben hemen cübbeli hocanın yanına koştum ne olduğunu anlamak için, bizi yalnız bıraktıklarını, beni cinlere teslim edeceklerini sandım. meğer ise, emin hoca sis çöktüğünü görüp ifritlerin geldiğini anlamış. onlar köye varmadan karşılaşmak istemiş. ama karşılaşınca ne yapacağını kendi bilir dedi cübbeli hoca. bana ahıra girmemi söledi. ahırın kapıları hocanın okuyup düğümlediği halatlar ile bağlanmıştı.

ahırın oradan izliyordum. daha önce ifrit cin görmemiştim. evi bastıklarında camları olmayan odaya saklandığımdan onları görmemiştim. ama ahırın içinden herşey görünüyordu. emin hoca sisin içinde kayboldu. ama sis ilerlemeyi kesti. köyün girişine 250 metre kala sis durdu. ama ötesi gözükmüyordu.

      aradan çok geçmeden emin hocanın sesini duymaya başladık, öyle gür sesi vardı ki çok net duyuluyordu. hoca bağırarak felak ve nasr surelerini okuyordu. davud ile faezeh kavga ederken çıkan sesleri duymaya başladık. emin hocanın sesi ifritlerin çığlıklarını bastırsa da, o sesin verdiği kasvetli hava bana resmen acı veriyordu. çığlıklar yavaş yavaş uzaklaşır gibi derinleşe derinleşe azalmaya başladı, bir süre sonra sesler kesilince sis te dağıldı. emin hoca davud ve al karısının oğlu ile geri yürüyordu.

o an bir rahatlama geldi. emin hoca cinlerle savaşıp yendi diye düşünürken bir anda köyün arka tarafında patırtı koptu. hocaların okudukları yere taş yağmaya başladı. resmen gökten taş yağıyordu. al karısının sahibi olan hoca kendini dışarı atarken diğer hoca içeride kalmıştı. cinler önce kaçıp, köyün arkasından dolanıp köyü basmışlardı. ben hemen ahırda görünmeyecek şekilde saklanıp, saman çuvallarının altına saklandım. cübbeli hoca kötün en yüksek binasının tepesine çıkıp, allahu ekber kebira yı okumaya başladı, o an emin hoca taşların yağdığı yerin önüne geçerek kendini siper etti.

taşlar emin hocaya doğru geliyor ama hocaya çarpmadan yere düşüyordu. taşlar bile emin hocadan çekinip ona zarar vermekten korkar gibi ya yön değiştiriyor ya da hemen önüne düşüyordu. yüzlerce taşa kendini siper etti ama hiçbir taş ona çarpmadı. bu sefer cübbeli hocanın oraya da taş atmaya başladılar. emin hoca kendini iki yere birden siper edemediği için al karısının oğlu ile davuda koşun siper edin dedi. bu köyde bu gece kuran sesi işitilmez ise hepimizi çarpacaklar dedi, ve hemen felak ve nasr surelerine başladı.

hocalardan dışarı kaçabilen bir köşede okurken, cübbeli hoca en yüksek çatıda allahu ekber kebira okuyor, emin hoca ise felak ve nasr surelerini okuyordu.

    

Türkiye De Yaşanmış Cin Ve Hayalet Olayları 3 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin