Bolum 25

1.4K 34 2
                                    

     duş aldım ve çıktım. şimdi olayın aslını öğrenme zamanıydı... kadın uzunca anlattı,ben toplamaya çalışayım...

dedem, allaha inanan ve ibadet ehli biriymiş. allah'a sürekli maksudum sensin, hazine senindir bana imanımı arttıracak deliller ver dermiş... ona erumi ve sakil dediğin bu iki varlığı deneme vasıtası ile göndermişler.

erumi ve sakil dedeme ; bu işten vazgeç sana ün, şöhret ve mal verilecek diye teklif etmişler. oysa deden aynen peygamber efendimizin dediği gibi 'bir elime ayı,bir elime güneşi de verseler ben bu işten vazgeçmem' diye cevap vermiş...

onlarda sen kazananlardan oldun, allah bizi sana hizmetçi olarak yolladı. sana ilim öğreteceğiz. allah yolundan ayrılmadığın müddetçe seninle beraberiz demişler...

bir süre ilişkileri böyle devam etmiş, dedem onlardan sadece imanını arttıracak deliller ve işler istemiş. olayların içyüzüne vakıf olmuş.ona sürekli bizden istediğin halledilmesi mümkün bir iş var mıdır ? diye sorarlarmış ... dedem ise her seferinde imanımı arttıracak deliller dermiş...

ona bu güzel davranışından ötürü muhabbetleri artmış... ben doğduğumda, dedem çok mutlu olmuş. çünkü babamın abisinin yıllarca çocuğu olmamış, torun özlemine ben son vermişim. senin adını ilim sahibi peygamber olan peygamberin ismi ile şereflendireceğim demiş. adım süleyman olmuş.

bu varlıklarda süleymanına manevi bir hediye vermek isteriz,sen seç diye tebriğe gelmişler.

ona da bana verilen gibi hakikatı ve imanı arttıracak deliller verilsin demiş dedem...

allahın izni ile bu mümkündür,o saparsa felakete düşerse en azından imanı adına nispetince yardımcı olacağız, lakin inanıp inanmayacağı onun nasibi nispetincedir... allahın emirlerinden caymaz inşallah demişler...
     çevresinde çokça sevilen, temiz biriymiş dedem... her sabah namazını kılmak için camiiye gidermiş o kadar yol tepip... birgün camide çaresizce ve ağlayarak dua eden bir adam görmüş... ona derdinin ne olduğunu sorunca adam ;bir kızı olduğunu, bunun mecnun gibi olduğunu falan söylemiş... kız sürekli kendini damdan atmak için teşebbüs ediyormuş ancak şuuru yerinde değilmiş... çok sefer uyku vakti evden çıkıp koştuğu olmuş, allah bir şekilde engel olmuş ki her seferinde yakalamışlar kızı... ya kayıplara karışacak,ya da canından olacakmış kız... dedem düşünmüş, adamın haline acımış... bu derdine rağmen allaha isyan etmiyor ,camiye gelip dermanı yine allahtan istiyor buna yardım etmek lazım... alimin zekatı ilmidir diye geçirmiş içinden.

herşeyi veren allahtır ancak bunu dünya hayatında yine yaratılanlar eli ile yaptırır, yoksa bu hikmete aykırı olurdu. allahın hikmetinden sual olunmaz bu yüzden.

kızın yanına gitmiş, erumi ve sakil vasıtası ile kızın derdine baktırmış. kız cinli imiş,bu cin ise bana musallat olan ifrit dediğiniz varlık. erumi ve sakil onu uyarmışlar, insanların içine girmesinin yasak olduğundan bahsetmişler. kadın bu hangi inanca göredir diye sorunca

peygamberimizin sizlerle yaptığı senet üzeredir yanıtını vermişler.

kadın kahkaha atarak,düşmanı olduğumuz bir inancın senedi mi ? bu ancak sizi bağlar... biz onun yolu üstünde pusu kurup, insanlara azabı süsleyerek vaadedenlerinizdemiş ...

dedeme durumu iletmişler... eğer bu ilim bana allaha itaat üstüne verildi ise andolsun onu ordan çıkarın, sizin göreviniz hakkı savunmaktır demiş... ifrit çok büyük ızdıraplar çekip, tamam hükmünüzü kabul ettim beni öldürmeyin demiş ... serbest bırakmışlar, kızı da terketmek zorunda kalmış...

erumi ve sakil dedeme bunlar sözünde durmazlar yine geleceklerdir demiş.

dedem ise ben allaha inandım, beni koruyan ona olan imandır ve odur demiş...

erumi ve sakil ancak sana olmasa dahi kanınla uğraşırlar demiş.

dedem kanımdan imanı varsa onlara da bulaşsa da bu bir kaderdir, lakin nihayete erdiremezler... eğer nihayete erdiriyorsa o zaten benden değildirdemiş...

kısa bir süre sonra ömrü vefa etmemiş,son konuşmalarında öleceğimi hissediyordum,ona sahip çıkın'' demiş
     küçüklükten itibaren erumi ve sakili görme sebebim işte tam olarak buymuş. gün gelirde ifritin tacizine maruz kalırsam diyeymiş. çünkü onları sevecen ve iyi olarak görmemden ötürü, içimde hep bir merak besleyecekmişim. onların gidişi ardından onları ararken ise bilgilenecekmişim. gitme sebepleri 6-7 yaşlarına ve duruma göre biraz daha geç yaşlarda çocukların göz perdesinin inmesindenmiş

ifrit zaten birgün ne yaparsam yapayım gelebilirmiş. kısacası onlara olan merakım yüzünden ifrit bana musallat olmamış.tek hatam mustafa üzerinden sırf güç kazanmak hissiyatını dile getirmesemde bu işlere girmem olmuş. allahın haram kıldığı bir usulle,ucu harama varacak işler yapmak. kısacası kılıfına uydurmaya çalışmakmış.

mustafa şerri işlerle uğraşan bir adammış, suriyeye gittiği ve bu işleri orda öğrendiği doğruymuş ancak suriyeli diye bir kimse yokmuş. mustafa daha öncesinde bulduğu ilk defineyi şansla bulmuş birazda. bugün nasıl ki define bulanlar var, aynen o şekilde bir bulmakmış bu.evet defineyi kaçırmak için suriyeye gittiği ve orda bu işleri öğrendiği doğruymuş. şamda kalmış mustafa, bilen bilir ki en çok olaylar şam ve mısırda görülür. manevi yaşanmışlıkları fazla, enerjisi yüksek yerlerdir. mustafa öğrendiği bazı şerri bilgiler ile nam salmış, ancak gücü asla ve asla define çıkarmaya yetmezmiş. diyeceksin ki bu şerri işler sonucu mustafa define bile çıkaramıyorsa şeytani varlıklar ona nden yardım etmişler de insanlara şifa dağıtmış...

çok basit, şeytani varlıkların eli ile deva bulan bu varlıklar mustafayı tıpkı benim yaptığım gibi ilahlaştırmışlar. bunu kabul etsemde etmesemde böyleydi. ilah kelimesini araştırır iseniz anlarsınız.her şirk açıktan allahı inkar ile olmaz. allahtan başkasından medet dilersen ve onun eli ile olduğuna inanırsan bu da bir şirktir. kısacası deva bulan insanlar da allahtan değil mustafadan bilmişler.

mustafanın kaydığı muhtarın karısı bile kocasını eve bağlamak adına kendini sunmuş mustafaya.var sen hesap et.

şeytanların amacı budur zaten, seni hakk yoldan alıkoyup bu tür harikaları rabb edinmeni sağlamak.

palada mustafadaki harikaları haber alınca, acaba bu işi yapar mı diye onu yedirmiş içirmiş maddi olarak beslemiş. mustafa bir yandan rahatın tadını çıkarırken öte yandan bu işi nasıl yapacağını kara kara düşünüyormuş. adam sakat, göster kerametini der mal gibi kalırsan; tatlı tatlı yediklerini acı acı kusturur sana. işte bu esnada o şehirde bulunmamı fırsat bilen ifrit mustafaya yaklaşmış onunla anlaşmış.
     mustafa ile tanışmamı sağlamak adına başkanı rahatsızlandırmış, hatırlarsan tahlilleri normal bir insandı. mustafanın başkanı iyileştirmesi ile ona tav olan ben onun gibi olmak tan şifayı kastetsemde amacım kibrimi yüceltmekmiş.(-ki öyleydi,her insan öyledir )

bu sebebple allahın haram dediği işlere girmişim ve ifritin ocağına düşmüşüm.bir anlaşma adına ortada imza gerekmez,bu işe girmek zaten kabul etmek demektir

mustafa hile ile çalacağı ganimet adına beni onlarla gotürmüş, hani bunu anlatmıştım önceden. muhtarın evinin önünde benimde bulunmamı sağlama amacı da gün gelir karıyı düzdüğü mesele açığa çıkarsa beni öne sürmekmiş. beni de türlü yalanlarla kandırmış, elindeki kitap dediğim gibi zaten yalanmış.

Türkiye De Yaşanmış Cin Ve Hayalet Olayları 3 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin