Kül 9 Son

1.6K 49 4
                                    

     Hocanın karşısına oturduk. ilk önce suyun içine garip sıvıyı döktü kalemle kağıtların üzerine arapça şeyler yazdı bunlarıda kabın içine koydu selim'e elini uzat dedi parmağını bıçakla kesip kanı suyun içine damlattı sonra selim'e yara bandını uzatıp sar dedi bana döndü elini uzat dedi uzattı parmağımı kesip kanı suyun içine damlattı bana da yara bandını uzattı içinden birşeyler okuyarak suyu karıştırdı en sonunda suyun durulmasını bekledi bana dönüp bu olaylar başlamadan önce birşeyler yaşadın mı dedi yok dedim ama aklıma bi anda tekelci aklıma geldi bana yaylanın yerini söyleyen oydu hatta sonra başımıza gelen olayların sorumlusu o olduğu için tekrar oraya onu dövmek için gittiğimde dükkanda başka bi adam vardı çevre esnafta öyle bi adamın orda olmadığını bana söylediler selim bunları duyunca biraz şaşırdı adam selim'e dönüp senin başına böyle şeyler geldimi dedi bu olaylar başlamadan önce ufak kabuslar ve karabasanlar yaşıyordum son zamanlarda dedi...
     suya tekrar döndü peki siz evvelden şu adreste mi kalıyordunuz dedi. Şaşırmıştık adam bizim üniversite de kaldığmız evi söylemişti. Nasıl bildiniz diye hocaya sordum evladım size büyü yapılmış sizin bi suçunuz yok dedi kim hocam bize büyü yapar dedi selim, söyleyecem acele yok dedi önce şu işi halledelim dedi ne işi dedim musallatı evladım gülerek dedi bi kaç dakka bekleyin şunu bi kaldırayım diyip tepsiyi kaldırdı 10 dakka sonra elinde başka bi tepsiyle geldi tepsinin içinde 3 tane mum kalem kağıt vardı tüm perdeler çekili bir halde sabah karanlığında mumları yaktık üçgen biçiminde mumları dizdi hoca. kağıtlara arapça birşeyler yazıp mumun ateşiyle yakıp üçgenin ortasına külleri bıraktı. içinden birşeyler okudu sonra sesli bir şekilde okudu ... kabilesinden ... Evladı ... Haneme gel ama tüm kötülüklerini dışarda bırak dedi. bi anda o da soğıdu mumların alevi parladı kulağımın altında tanıdık bi ses kısas dedi irkilmiştim hoca bize musallat olan ifriti çağırmıştı. hoca konuşmaya başladı ama ifrit sesini kesip katileri niye yanında saklıyorsun dedi. bizim tarafta seni tanıyan bi çok kişi var seveninde bol nefret edeninde diyip kahkaha atmaya başladı sesin nerden geldiği belli değildi her yerden geliyor gibiydi gözümüz hocaya kitlenmişti...
   Hoca hiddetle bağırdı sesimi kesme sizin oraların yasalarını iyi bilirim eğer bir daha sesimi kesersen yapmayacağım şeyleri yaptırırsın bana dedi. bi ses sinirli bir şekilde tamam dedi hoca anlatmaya başladı bu çocuklara musallat olmuşsunuz bunlar suçsuz dedi onlar katil diye bi ses duyuldu hoca onlar suçsuz dedi. ifrit kanıtın var mı dedi. Hoca bizim evin yerini söyleyip giriş kapısının üst pervasında büyü var dedi bunu oraya ... Kabilesinden... Evladı ... Olan cin koymuştur ... ... ismindeki insan evladı bi kız burda bulunan selim adlı çocuğa aşık olmuş aşkının karşılığını alamamış büyü yapıp bu cini üstlerine musallat etmiş ama cin musallat olamayınca sizin oraya bu çocukları bir şekilde yollayıp bu çocuklara tuzak kurup sizden bir yavruyu öldürtmüştür dedi. Hoca bunu söyleyince ikimiz birbirimize baktık hocanın söylediği kız ...
     Bizim cin daveti aldığımız kızdı. O ara tekrar odanın içi soğudu mumlar tekrar parladı ifrit konuşmaya başladı dediğiniz yere baktık orda bir büyü buldular bizimkiler, ismini verdiğiniz cin de olayı kabul etti dediğiniz kızın ona bu işi verdiğini kabul etti kısas olarak bu ikisinin canını alacaz ama bu iki insan evladında kısas alacağımız üzerine yemin ettik. Hoca bizden can istemeyeceksiniz burda bulunan çocuklar müslümandır dedi bize bakarak bizde onayladık kısasınızı ona göre isteyeceksiniz dedi biraz bekledikten sonra kısas olarak öldürdükleri yavrumuzun yaşı adedince altını şuraya gömecekler diyip solhanda kuş uçmaz kervan geçmez bir yer tarif etti hoca yavrunun yaşını sordu 80 dedi ifrit hoca bize baktı bu kısası kabul ediyormusunuz dedi. eşşek gibi kabul ettik, ifrite tekrar seslendi hoca ... Kabilesinden ... oğlu ... Bu kısasla önce sen sonra kabilenin intikamdan vazgeçtiğini ve bu çocukların akrabalarına da zarar vermeyeceğini kabul ediyormusun dedi ifrit önce kendim sonra kabilem adına kabul ediyorum dedi hoca yemin et dedi ifrit yemin etti hoca o zaman geldiğin yere dön dedi...
   Hoca daveti bitirmişti o da eski sıcaklığına döndü mumların ateşi dindi hoca tepsiyi kaldırıp odadan çıktı bizde perdeleri açtık her taraf yavaş yavaş aydınlanıyordu. Hoca içeri girip tamam evladım benimle işiniz bitti dedi. selim, hocam kurtulduk mu dedi. hoca daha değil kısas ücretini unutmayın dediği yere gömeceksiniz ondan önce üniversiteyi okuduğunuz şehirdeki evin giriş kapısının üst pervazının altındaki büyüyü alıp yakacaksınız dedi. Hocanın ellerini öperek izin istedik cebinden 2 tane muska çıkarıp alın bunu dedi ömrünüz boyunca bunları yanınızdan ayırmayın ne olur olmaz dedi. verdiği muskaları takıp hazırlanıp üniyi okurken ki kaldığımız eve doğru yola çıktık yolda o kız aklıma geldi selime o kız ne iş dedim hangi kızdan bahsettiğimi anlamıştı bi ara bana yanaştı ama o sıra benim eskiyle takıldığım için yol vermiştim ama benim eski bunun garip şeylerle uğraştığını söylemişti aklıma gelmemişti böyle birşey yapabileceği dedi kıza birşey yapacakmıyız dedim. selim gerek yok heralde dedi nasıl dedim ya bu yaşadıklarımız ne olacak...
     selim oğlum az önce davette ifrit bize musallat ettiği cinle beraber bunun canını alacağını söylemedi mi kafan nerdeydi dedi gerçekten de 2 gün sonra kızı aradığımızda telefonuna annesi çıkıp bize bi gece kalp krizi geçirerek öldüğünü söylemişti. eve varana kadar başımıza gelen bu olayları konuştuk yolda babamı arayıp olanları konuştuk canımıza karşılık 80 altın vereceğimizi söyleyince tabi oğlum demişti gülerek selim'in babasıyla beraber toplamışlardı altını zaten köye vardığmızda hiç ara vermeden altınları alıp denilen yere gömmeye gittik gecenin bir yarısı, o işi de halletmiştik. sonunda üniyi okuduğumz eve varmıştık evin kapısının önündeydik acaba evin sahibini arasam mı dedim selime dur bi oğlum dedi kapının ön cephesindedir belki adamı arayıp kuşkulandırmayalım dedi selim'i omzuma aldım bi dakka burda bi boşluk var dedi elini kapının üst tarafındaki pervaza soktu soktu bi kağıt buldum lan dedi indirdim selim'i kağıdı açtık içinden biraz toprak çıktı kağıtta arapça birşeyler yazıyordu hemen ordan ayrıldık bi tenhaya gidip ayağımızla bir çukur açıp içine kağıdı yakarak koyduk kül olunca üstünü kapadık sonunda bitmişti kız eve büyü yapmıştı aynı evde yaşadığımızdan kız selim'i büyülemekle kalmamış bana da bulaşmıştı ama sonunda bitmişti...
     Herşeyi halletmiştik geriye sadece dönüp altınları gömmek kalıyordu. selim kanka dedi hazır buraya kadar gelmişken onu bir göreyim dedi. ben de kabul ettim vardık bunun eski sevdiği kızın kaldığı eve kapıyı çaldık bi kadın açtı selim kızı sordu kadın annesiydi heralde gözü yaşlanmıştı kızım öldü onu şehir mezarlığına gömdük selim olduğu yere yıkıldı kızın annesi adın ne yavrum dedi selim'e, selim adını söyledi demek o çocuk sensin dedi hangi çocuk dedi selim günlüğünde bahsettiği çocuk kadın içeriye girdi elinde bi defterle dışarıya çıktı. normal kız günlüğü gibiydi pembe renkliydi selim'e günlüğü verdi kızım seni çok seviyordu senin olsun dedi ağlayarak kapıyı kapattı. Selim'i olduğu yerden kaldırıp bi cafeye gotürdüm elinde defter vardı okumayacak mısın dedim şimdi olmaz dedi. bi bak seninle ilgili ne yazmış son sayfalara dedim. selim açıp okumaya başladı günlüğü okudukça okuyordu yerinden kalkmıyordu 4-5 saat boyunca oturduk hadi kalk köye dönelim dedim. son 1 kez mezarını ziyaret etmek istiyorum dedi. ama saat baya ilerlemişti gece vakti gitmeyelim burda bir yer bulup kalalım yarın sabah ziyaret edersin dedim. kabul etti hesabı ödeyip çıktık bi otel bulup tek kişilik ayrı odalarda kaldık o gece uzun zamandır uyumadığım kadar güzel uyudum sabah olduğunda önce mezarı ziyaret edip sonra memlekete dönecektik aşağı indim oda paralarını ödeyip hesabı kestim yukarı çıktım selim'in odasının kapısını çaldım biraz sonra açıldı ama gördüğüm manzara hiç güzel değildi selim'in göz altları resmen morarmıştı acaba kabus mu gördü derken arka tarfa masanın üzerinde açık bir şekilde olan günlüğü görmüştüm ses etmedim hadi mezarlığa gidelim dedim eşyaları indirp torosa bindik şehir mezarlığına gittik gerekli bilgileri verip selim'in sevdiği kızın mezarını bulduk selim mermer mezarın yanına oturdu hiçbir şey konuşmuyordu yarım saat öylece sessiz kaldı sonra konuşmaya başladı sende etrafındakilerde yanıldınız beni gerçekten sevmişti gözlerim içine baktı ama inanmadığımı anlayınca elindeki günlüğün son sayfasını açtı al oku dedi bu okuduğun yazının ertesi günü freni boşalan araç trafiğe kapalı olan caddeye giriyor sadece 1 kişi ölüyor o kalabalıkta diyip mezara baktı. gözünden sel gibi yaş geliyoru ama hiçbir tepki yoktu yüzünde...

Günlüğün son sayfasını okumaya başladım...

' sevgili günlük

Bugün selim' den ayrılışımın birinci haftası onsuzluğa dayanamıyorum ama onun yanındayken de içim çok huzursuzlaşyor o' na anlamadığım bir şekilde öfke doluyorum ondan uzaklaşmak istiyorum ama ne zaman yanından ayrılsam o'nu deli gibi özlüyorum. o' na neden bu kadar kin doluyorum anlamıyorum ama bildiğim birşey varsa o da selim'i arayıp ondan özür dileyip onun da beni affetmesini umarak eski günlerimize geri dönmeye çalışacağım'

Bitirdikten sonra selim bana döndü günlükte yazanları hocaya söyledim bize büyüyü yapan kızın o na da büyü yapıtığını suya baktığı zaman bunu gördüğünü ama üzülmemem için söylemediğini itiraf etti...
     O gün selimle birkaç saat mezarlıkta sessizce konuşmadan kaldık. bu suskunluğumuz sonrasında da devam etti köye döndüğümüz de kısasın kalan kısmını da yaptık artık rahatsız edilmiyoruz ama ne ben eski benim ne de selim eski selim artık...




Türkiye De Yaşanmış Cin Ve Hayalet Olayları 3 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin