Bölüm 16

1.8K 30 0
                                    

     sünnet üzerine sağ omzum üzerine uzandım, gözlerimi kapatıp içimden allah diye zikretmeye başladım... içim resmen kaynıyor, tuhaf bir yükseliş hissettim sonsuz bir huzurla uykuya daldım...
...
(inancı ayrı olan arkadaşları kırmak incitmek ya da din tartışması yapmak gibi bir niyetim yok ... herkesin düşüncelerine saygım var ancak bendeki böyle)
...

rüyamda , mustafanın bahsettiği üzere yaptığım ilk ritüelin bahçesindeydim... sanırım hatırlarsınız.. tuhaf tuhaf yaratıklar olan ve bana kesik başımı gösterdikleri trans hali... her biri bana sırtlarını dönmüş bir halde... kayıtsızlar, öğretmen yüzümüzü tahtaya döndürüp nasıl bekletiyorsa, aynı şekilde dönükler... bir istikamete bakıyorlar
     yavaş adımlarla ilerliyorum ... ilerliyorum... yaklaştıkça daha net algılıyorum, sıcak ve nem gibi huysuzluk veren bir durumdayım... ancak geri gidemiyorum,bir çeşit akıma kapılıyorum her adımda ... tam arkalarına kadar yaklaşıyorum... çok az bir mesafe kala ,bir tanesi ortaya geçiyor... diğerleri ise etrafında sıkı bir çember kuruyorlar evet yüzlerini görebildiğim,ilk ritüeldekiler... ortalarındaki ise göz pınarlarında kurumuş kan birikintileri olan benimki... elinde bir sepet, sepetin kapağını açıp yere doğru bırakıyor... kafam ayaklarımın ucuna yuvarlanıyor
     dehşete düşmüyorum, neden düşmedim bilmiyorum. tüm duygular, düşünceler anlamini yitirmiş yeterince.bir anlam veremiyorum, benim bir vakit namazımın ona bu zararı verebilme ihtimaline. klasik tekrar uyanıyorum, dilimi ısırmışım ve ağzım kan içinde... ağız dolusu tükürüyorum lavaboya, tüküreyim böyle hayatın içine

o olaydan sonra uzunca bir müddet görmüyorum rüyalarımda, hala bir üniversite kazanma telaşındayım.8 kilo vermişim, suratım o kadar ufalmış ki mesut özil gözlerine sahip olduğumu yeni öğrenmişim...

namaza bağlıyorum bir şekilde,o kurtardı herhalde diyerek... mümkün olabildiğince kılmaya başlıyorum, ancak herhangibir cemaate tarikata gitmiyorum... sadece farzları kılıyorum... ufak tefek göğüs ağrılarım devam ediyor, ancak olsun o kadar da diyorum... bir dargın bir barışık sürdürdüğüm mustafa ilişkimde asla ama asla görüşme taraftarı değilim... bahsettiğim gibi son olanlardan sonra başım çok sıkışmadıkça gitmem de yanına diyorum

birgün derneğe uğramak geçiyor içimden. karşı konulamaz bir istek, hani hepimize olur bazen. içerde bir tek çaycı var. içeri girince hortlak görmüş gibi şaşkın bir ifade ile bakıyor ;

birader nerelerdesin,ne oldu ? mesele nedir diye yapışıyor koluma

ne bu telaşın abi ? okul kazanmaya çalışıyorum... bir meselemi var ki ? diyorum

olum mustafayı vurmuşlar ya lan... sen hep onla takılıyordun, haberin yok mu ? diyor, gözler faltaşı gibi

ananı sikeyimmm diye mırıldanıyorum, çöküyorum tahta ufak sandalyenin üstüne... bir sigara yakıyorum
     ulan haberin yoksa, nasıl birşey sormuyorsun ? diye hayretle soruyor çaycı...

haydi gelde söyle kolaysa,su testisi su yolunda kırılır diye. çaycı nerden bilsin ne fırıldaklar döndüğünü

şok oldum abi,bir kendimi toplayamadım ki deyip geçiştiriyorum... nasıl olmuş, durumu ağır mı

ağır mı ? ölmüş olum adam ... ölmüş ,ölmüş

kim vurmuş ? (sorularım gayet umarsızca yöneltilen sorulardandı )

muhtarın kızı
     elim titredi, boğazım düğümlendi... o gencecik, yüzüne bakmaya kıyamayacağın kız katil oldu he...

Türkiye De Yaşanmış Cin Ve Hayalet Olayları 3 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin