Bölüm 9

2.2K 33 6
                                    

     kutlu biraları getirdi yanına da 2 tane kızarmış piliç, lavaş falan yaptırmış. benim de önüme koydular ben içmem dedim... iç iç delikanlı falan yaptı pala bıyık,abi dedim ben kullanmıyorum... günahtır da diyemiyorum, adamlar her halinden belli harama batıp çıkmış... günah dersen orda posta koymak gibi olur... bu tür hususlara maruz kalırsanız aklınızı başınıza alın... ortama illa katılmanız gerekmez lakin görüşlerinizi de çok ön plana çıkarmayın... midem yanıyor falan dedim... iç diyorum ula ! dedi... bu 'ula' hitabını sevmesemde ,onun benim çekinmemem adına samimiyete bağlama cümlesi olduğunu bildim, fazla aldırış etmedim... hanzolar böyle iletişim kurarlar birbirlerine... sevgilisine 'orospum' diye iltifat eden adam gördü bu gözler
     güç bela elime aldım şişeyi,az yemekten yedim... yaklaşık 1 saat muhabbet döndü,hep atarlı konuşmalar... diğer elemenaların isimlerini versemde olur fakat çok önemli meselelerde yer almadılar, sadece 1-2 yerde geçerler... bahsettiğim kısa boylu, masaya çöken, beni ula diye çağırana 'pala' diyelim akılda daha kolay kalır... uzun boylu pörtlek gözlü olana hakan, diğer elemana da ali diyelim.bir de bizim barzo mustafa..
     neyse, pala mustafaya dönerek o kadar muhabbet sonunda , ''hocam yarın öğleden sonra yozgat'a gidiyoruz o zaman'' dedi. mustafa'da gidelim abi,ben geceden gerekenleri hazırlarım, hakan da arabayı getirir 5 kişi gideriz dedi... adam delikanlı da mı gelecek deyince, mustafa elbet ya onsuz olmaz dedi... yozgat'a ne için gideceğiz haberim yok tabi.bu arada yozgat gerçek yozgat isim değişmedi burda. aralarında şöyle yaparız, böyle yaparız falan dediler... mustafa aslen yozgatlıydı... tahminen 3-4 saatte varırız falan dediler... pala dedektör tarzı birşeylerden bahsedince duruma uyandım... mustafa'nın o taraflara gömüye gidecektik... hocam çok tuhaf bir duygu hem heyecan hem korku hissediyorsun... define işine de hevesim var, mustafaya kitap getirmiş nihayetinde falan. bayağı heyecan yaptım. mustafayı götürme amaçları bazı gömüler korunur, cinlerin ise onlarla irtibat halindeo olan adam hoca her ne haltsa anlaşma yapar. onlardan müsade ister, karşılığında birşeyler verir... mesela bizim değerlerimizle o varlıkların değerleri bir değildir... senin dünyanda kıymetli birşey onun için anlam ifade etmez... örnek vermek gerekirse hayvan kemiğine ve et artığına yahut leşe bayılırlar... pirinç ya da bulgur artığını severler... hatta bunları peygamber bile hadisinde bildrmiş... eee peki  madem bunların aleminde değerli olan bizde aynı değerde değil o halde neden altına hevesliler... valla anladığım kadarı ile kıskançlar, çocuk gibi benciller... orda amaç verip almak değil,o gömüyü bırakan bunlara karşılığında bir şey vermiştir onlarda karşılık olarak onu muhafaza eder... ha anlaşmalara her zaman sadıklarmıdır ? eğer anlaşmayı yapan bahsettiğim gibi aslan gibi bir hoca değilse, anlaştığı adamdan dahi malını kaçırır... zarar görmekten ziyadesi ile korkar bu mahlukat... en korktukları canlarını yanmasıdır...
     her neyse mustafa dedi ki bu senin için önemli olacak lakin biz bir pay almayacağız bu işten. eğer birşeyler çıkarsa pala karşılığında kahveyi bize verecek (kahvede denemez ya )... benim çıkarım ne olacak dedim, bende sana bu ilmi vereceğim dedi... yine bir pazarlık... görüyor musunuz... sürekli birşeyler el değiştiriyor... karşılıksız veren sadece allah_u tealadır... aslında bu herkesin bir şeyleri alması paylaşma usulünden çok, mecburiyettendir... mustafa ilmi gereği bu gömüyü şahsına alamıyor, pala ve arkadaşları gömüyü tek başına çıkaramaz korkuyorlar ya tılsım varsa diye, kaldı ki başka hoca gotürseler adam ihbar mı eder birşey mi olur bilemiyorlar... bu işler sakattır. seni oraya gotürür hoca dediğin adam, anlaştığı diğer adamlar gelir alır elinde... bilemezsin hiçbir şeyi...
     yozgata yola çıkacağımız günün sabahında mustafa ile buluştuk. çarşıdan yiyecek, içecek türü erzaklar aldık öğleden sonra pala ve arkadaşları bizi meydandan aldılar ve yozgata doğru yola koyulduk. üstünden epey bir sene geçmiş olduğundan ötürü mustafa ile evvela köyüne uğradık, babası anası vefat etmiş o geçen sürede fakat küçük kardeşi ve bacısı hala köyde. ikisi de evlenmişler vs.tarlaları falan yok sadece hayvancılık şu bu,birde erkek kardeşi yakın bir mevkide çalışıp akşamları köyüne dönüyor. bacısı ile selamlaştı tabi araya yılların soğukluğu girmiş, erkek kardeşinin evinde kaldık mustafanın. milletin avradına atlayan mustafa yengesini, bacısı gile yolladı tabi.az biraz yemek yedik, sonra planlaştık akşam saatleri olduğundan şimdi çıkmamızın bir anlamı yoktu. mustafa daha evvelden kazdığı yerde bir miktar daha bulunacağını düşünüyordu. eğer o ilk olayında onda pay isteyenler mevkiiyi öğrenip deşelemedi ise, artık ilmi var olan mustafa kalanını bir şekilde çıkarttıarabilirdi. benim hiçbir işe karışmamamı sadece birkaç parça eşyamızı taşımamızı istediler... gece saat 3 te oralar gidecektik... diğer köyleri bilmem fakat burda jandarma falan kafasina  takmazdı köylüyü... ne terör bölgesi,ne başka bir halt,ne de çok sakini var
     ben ilmi, mustafa kahveyi, pala ve arkadaşları ise parayı bulacaktı. gittik elimizde 2 adet şu kuvvetli yanan fenerlerden vardı. saçmalığa bakarmısın... ağzımızı eski elbiselerle çaputlarla kapadık... hafif ay ışığı vardı... ancak lanet bölgesinde hayvan bile yok... hafif bir tepenin dibinde kalmış bir yer... mustafa fenerleri aldı yere çöktü bize uzaklaşın az dedi, kitabını çıkardı... birşeyler yaptı,bir takım malzemeleri kullandı... bakır malzemelerle bir işler etti durdu... en son palaya döndü,abi dedi bunda korkulacak birşey yok aramızdan biri elini falan kesecek kanını bu levhanın üstüne bulayacaz... amaç malın kime gideceğini belirtmek minvalinde laflar etti... hakan arabada idi farlar kapalı biz de hemen arabanın dibinde sigara içip izliyoruz... bilmiyorum size ne kadar korkunç gelir, insanlar neden korkmadığımı sorguluyor fakat orda sizde korkmazdınız... adam cebinde ufak bir jilet çıkardı hafifte el içine vurdu avucunu levhaya bastırdı... mustafa tamamdır dedi, sonra pala da yanımıza geldi... hakan ve pala mustafanın dedikodusunu yapmaya başladı... mustafa bir oraya bir buraya gidip geldikçe, hele bak hareketlere falan diye kıs kıs gülüyorlardı... pala ; bu kadar para harcadık bir bulamazsın uzicem ecdadını falan diye tatlı sert söyleniyordu... dedektör tarzı aleti neden kullanmıyorduk anlamadım... mustafa rahat yarım saat gitti geldi, arada yere yattı... görseniz koparsınız ancak adam bildiğin transa girmiş vaziyette. hala korkmuyoruz çünkü ortada birşey yok
      pala öne oturdu hakan direksiyon geçti... mustafa ben ve ali arkadayız, mustafa ortamızda adam bildiğin normal duruyor ancak hareketle çok ağır çekim... pala sordu hocam nereye gidiyoruz falan düz sür dedi mustafa... yaklaşık 5 dk sürdü hakan... bildiğin düz yola çıktık hani karayolu eee daha nereye kadar gideceğiz arkada mustafa başını öne eğmiş, uyuyor mu iletişimde mi belli değil... pala yine huysuzlanmaya başladı, olum yoksa birşey oyalama bizi dedi... mustafa biraz yükseltti sesini 'biraz sus' falan mırıldandı... tuhaf bir şekilde isimler seslenmeye başladı mustafa çok çok tuhaf isimler, karıştıranlarınız varsa eğer muhakkak okumuştur bir yerlerde... isimleri tekrarlıyor ve her seferinde daha kuvvetli bir nara,tam ortamızda oturduğundan korktum cinnet mi geçiriyor ne oluyor buna diye... içine kuvvetlice nefes çekiyor avazı çıktığında böğürüyor... harbi ağlamaklı oldum, pala bile lan ne oluyora bağladı sen hesap et ki adamın belinde emanet var... hani mustafa bir bok yese ne bileyim saldırsa çeker vurur o tip bir adam,ona rağmen herif tedirgin oldu... allahım ne naralar atıyor ben ve ali bildiğin camdan çıkacağız o derece uzaklaşmaya çalışıyoruz artık ne kadar mümkünse sanki

Türkiye De Yaşanmış Cin Ve Hayalet Olayları 3 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin