Onlarla İlk Karsilasmam

2.2K 42 5
                                    

     Onları ilk görmem 12-13 sene önceydi. 10 yaşındaydım. Her yaz olduğu gibi o yazda tatilinde de memlekete gitmiştik. Karadeniz bölgesinde dağların arasına sıkışmış 100 haneli bir köydü. Dedem, amcalarım vs bütün akrabalarım orada olduğundan sevine sevine gidiyordum. Her gidişimizde dedemlerin kerpicten evde kalırdık. Evin tam önünde harman denilen geniş bir alan ve harmanın bitiminde de büyükçe bir samanlık vardı. Herşey normaldi. Güzel bir tatil geçiriyordum.
     Yaz ayında olmamıza rağmen köy epey soğuk olurdu. Her akşam soba yakılır üzerinde çay demlenir muhabbetin dibine vurulurdu. Bizim köyde cin vakaları sürekli yaşanırdı. Herkes birbirine anlatırdı başından geçenleri. Bu artık köy halkına çok sıradan birşey gibi gelirdi. Uyum sağlamışlardı yani.
Bende 16 yasında meraklı bir çocuktum. Ne kadar bu hikayeleri dinlemekten korksam da merağım daha ağır başardı. Sorar araştırırdım. Dedem de bana hep anlatmazdı. Boşver çok düşünme onları der geçiştirirdi. Yine de beni kıramaz az biraz anlatır. Sonra dua okutup yollardı.
     Bu işi çok kafama takmıştım. Karşıma bi tanesi çıksa korkudan ölürüm derdim ama yine de görmek istiyordum. Çocuk aklı işte bitane görürsem konuşur arkadaş oluruz belki diye düşünüyordum. Hepsi kötü olamazdı sonuçta.
Bir gün akşam vakti oturdum ailecek yemek yedik. Çay muhabbet faslı derken. Anneme hep istediğim uzaktan kumandalı arabayı alması için ısrar ediyordum. Sarı bir arabaydı sürünce farları yanıyordu çok net hatırlıyorum. Annem bi ton araban var napcan arabayı falan standart laflarına başlamıştı. Ben biraz ısrar edip mızmızlanmaya başlayınca haliyle annemin ısı güdümlü terliği yedim kafaya. Normalde hep yerdim alışmıştım ama herkesin içinde yiyince daha bi kötü olmuştu. Ağlaya ağlaya kapıyı sertçe çarpıp dışarı çıktım.
     Bi gazla dışarı çıktım ama kapının önüne çıkar çıkmaz kapağı açık kalmış kola şişesi gibi kaldım. Bütün gazın bitti. Hava karanlık etrafta kimse yok. Zaten saat 10 olunca yaşam bitiyor köyde herkesin gotünde pireler uçuşuyor. Kapının önünde dikilidim önümde harman boş boş bakıyorum. Geri girmek istiyorum ama gurur yaptım girersem "Ne oldu Korktun mu?" diye dalga geçerler kesin. Bir cesaret girmemeye karar verdim. Yan tarafta amcamın ev var oraya gitmeye karar verdim. Tam o sırada içerden bir ses duydum duymaz olaydım.
-Git çocuğu getir aksam aksam başına bisey gelir.
-Amaan bırak amcasına gider o simdi korkar gidemez biyere.
Ulan bunu duyunca iyice hırs yaptım. Artık cinler bile yatırıp oldurse amcamlara gitmezdim.
     Azcık sağa sola bakındım. Hava soğuk kapının önünde dikilemezdim. Sonra samanlığa gitmeye karar verdim. Gidilecek en son yer . Hangi akla hizmet ettim bilmiyorum. Evin ışığı dışarı vuruyor ama harmanı aydınlatmıyor bile. Geçmeye korkuyorum. En son bi cesaret yürümeye başladım. Belki yürüdüğüm harman 10-15 metre ya var ya yoktu. Bana dünyanin en uzun yolu gibi gelmişti. Adım attıkça önümden kurbağalar zıplıyordu. Sağıma soluma bakmaya korkuyordum. Sanki bakarsan bişey görürüm diye.
Neyse daldım samanlığa Allahtan ışığı vardı hemen açtım ışığı yarısına kadar saman dolu bir tarafı bomboş. Çöktüm yere yaslandım samanlara boş boş oturmaya başladım.
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum uyuya kalmışım.
     uyurken birinin bana yaklaştığını hissettim vücudum uyarı vermişti resmen. Uyandım ama gözümü açmadım. Basımda birinin dikildiğini hissediyordum çünkü. Korkuyordum. Ama böyle telaşlı değildim. Başıma bi kişi daha dikildi. Öylece bana bakıyorlardı hissediyordum. Sonra o sesi duydum. Basımda dikilenlerden biri diğerine sordu.
-Uyandıralım mı?
Baya Türkçe konuşuyordu.  hikayelere bakıyorumda yok Arapça yok ibranice falan anlatıyorlar ama palavra. Baya Türkçe konustu. Belki de bana öyle geldi. Belkide nasıl duymak istersen öyle konuşabiliyorlar. Neyse konuya dönüyorum.
Diğeri cevap verdi.
-Ya korkarsa?
Sonra bitanesi omzuna dokundu. Gözümü açtım kafalı kaldırdım. Beyler abartmıyorum belki boyları 2 metreden fazla iki kişi başımda duruyo. Uzun tek parca elbiseleri vardı. Cübbe gibi. Saçları uzundu. Saçlari yüzünü burnuna kadar kapatmıstı. Bayağı insandılar. Gözlerini görmemiştim ama aşağıdan baktığımdan o açıdan elmacık kemiklerine kadar yüzünü görüyodum. Kemikli bi yüzü vardı elmacık kemikleri belirgindi. Yakışıklı bile denebilirdi.             Uyanmış oturduğum yerden öylece yukarı doğru bakıyordum. Korkmuyordum nedense. Duygularımın şalteri indirilmişti sanki. Bitanesi eğilip elime bir tabak tutuşturdu. Toprak tan yapilmisa benziyordu ve gidip karşı duvara yaşlanıp oturdu.
Tabakta bildiğiniz kavurma vardı. Tabağa bi süre anlamsız baktım. Kurban bayramında annenin yaptığı kavurmayı hatırlattı. Kafamı kaldırıp samanlığa bir göz attım. Boş kısmın ortasında büyükçe bir kazan vardı. Etrafında 7-8 uzun adam yere oturmuş, duvara sırtını vermiş yemek yiyordu. Kimse ilgilenmiyordu benimle. Dik dik bakmamaya çalışıyordum bende göz ucuyla onları izlemeye devam ediyordum.
Anlamsızca tabağıma dönüp etten bi parça aldım. Hipnotize olmuş gibiydim. Normalde olsa elimi bile sürmezdim ne eti olduğu belli değil belki de insan eti  diye düşünürdüm. O an yemek istiyordum.
Eti ağzıma gotürmeye hazırlanırken refleks olarak besmele çektim. Bizimkiler çok özen gösterirdi o konuda ufaktan alistirmislardi. Besmele çeker çekmez uzun adamlar yok oldu. Anında. Ortadaki koca kazan bile kaybolmustu
     Bomboş samanlıkta tek başıma donup kaldım. Anlam veremiyordum. Az önce yaşadıklarım gerçek miydi? Elimde tabak olmasa rüya gördüm herhalde derdim. Biraz daha boş boş bakınıp ayağa kalktım. Birden duygularım geri gelmişti sanki. Korkudan titriyordum. Samanlıktan çıkıp elimde tabakla eve doğru yavaşça yürümeye başladım. Gördüklerinden sonra artık harman korkunç gelmiyordu. Yavaşça eve girdiğimde bizimkiler hala oturuyordu. Elimde tabak faltaşı gibi gözlerle kapıda dikilmiş duruyordum. Evdeki herkes dönüp bana baktı. Biraz rahatsız olmuştum. Annem;
-Nerdeydin sen? O elindeki ne? diye sordu. Cevap veremedim.
Ne diyecektim ki . Tek tük samanlık... adamlar... diyebildim. Dedem hemen anlamıştı korkudan gözlerinin büyüdüğünü gördüm. Birden ayağa fırlayıp yanıma geldi. Elimdeki tabağı yere bırakıp oturduğu yere gotürdü. Karşısına aldı dik dik gözlerime bakarak sordu.
-Ne gördün?! Nerdeydin?!
     Öyle sorunca ağlamaya başladım. Sanki yanlış birşey yapmıştım. Ağlaya ağlaya anlattım. Evdekiler şok olmuştu. Annem sinirlenip bağırdı.
-Gece vakti ne işin var samanlıkta bok mu vardı!!
Ulan yaşadıklarım yetmezmiş gibi birde azar işitiyordum. Dedem milleti sakinleştirdi. Biraz rahatlamış gibiydi. Yere bakarak bi 5-10 dk kadar düşündü. Sonra bana "tamam korkma müslümanına denk geldin herhalde" dedikten sonra babama döndü.
-Git tabağı samanlığa bırak alsınlar dedi. Babam hemen gitmişti. O gece bizimkilerde uyumuştum. Ama aklımdan çıkmıyordu olanlar. Dedem hep çok düşünme onları diyordu. Bende başka şeyler düşünmeye zorluyordum kendimi. Pek basarili olduğum söylenemezdi tabi.
Sabah olmuştu. Hemen samanlığa koşmak istiyordum. Herkes niyetimi anlamıştı. Annem hemen yine kızıp samanlığa gitmek yok diye emrini vermişti. Dedem bağırma çocuğa diye araya girdi.
Elimden tutup samanlığa goturdü beni. Çok mutlu olmuştum. Heyecanli heyecanli dedeme anlatmaya basladim.
-Dede kafasi tavana geliyordu. Bak burada oturdu. Burda da kocaman kazan vardı.
Beni gulerek dinliyordu. Azcık etrafa bakındı.
-Tabağı almışlar iyi dedi.
O günden sonra hep onları aradım. iyi cinlerdi onlar bana yemek vermişlerdi. Belki arkadaş olurduk.
    
    

Türkiye De Yaşanmış Cin Ve Hayalet Olayları 3 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin