Bölüm 15

1.7K 29 4
                                    

     neden ben, çirkin değilim fakat aman aman yakışıklı da sayılmam dedim...

kendini aynada gördüğün gibi mi zannediyorsun sen ? ne kadar anlatırsam anlatayım anlayamayacaksın... sizin deyiminizle enerji ve soy dedi... hayal kırıklıkların, mutluluğa açlığın besliyor beni... yanlış anlama, çıkardan öte birşey... benim için aşkın hammaddesi bu dedi.. sende olanı bilemezsin, çünkü senin dünyanda değersiz

ne zamandan beridir beni izliyorsun diye sordum...

doğduğun andan beri '' dedi
     doğduğum andan kastın nedir ? diye hafif bir ürperti içinden yönelttim sorumu

aynı sizler gibi kabilelerimiz, kavimlerimiz,ırklarımız, soylarımız,ailelerimiz ve dinlerimiz var... kendi içimizde evlenir, kendi içimizde çoğalır ve bir dönem gelir aynı sizin gibi gideriz öte alemlere... sizin toprak bedeniniz gibi bir ölüm olmaz bizimkisi... ancak formumu anlayabilmen çok zor... enerjisel görürüz, enerjiye geliriz, enerjiyle yaşarız... aslında salt enerjiden öte, enerjisel değişimlerdir bize her türlü şevki aşılayan... bu da senden öncekilerde vardı... büyük deden dedi, sana büyük bir miras bıraktı

anlayamıyorum, dedemle ne bağlantısı var diye sordum

sırrıma ortak mı olmak istersin diye yanıtladı gülerek

bende güldüm,sanmıyorum ancak anlamaya gayret ediyorum dedim...

zamanı olanın zamanı var dedi

...

öyle bir iştir ki; ne söylese beni bağlıyor bir şekilde...

...

biraz sizden bahseder misiniz ? diye sordum

sizden daha ilkeliz, sizin gibi büyük hislerimiz yoktur fakat bencilliği bizden öğrendiğiniz doğrudur... ilk bencili hatırlar mısın ? sizin deyimizle şeytandır... tanrıya sevgisini sizle paylaşmak istemedi... sizden önce halifeler bizler ve atalarımızdı.bu dünyayı bu evreni ya da yaradılan olmayı bile sizle paylaşmak çok çok ağır şeyler. savaşı kaybetmenin incitici yanı.siz şeytanın sınavı oldunuz, aslında şeytan sizle sınanmadı... emin ol kainatta herşey bir sebep-sonuç döngüsü ile var... dedi
    

sen istemedikçe sana ilişmeyeceğim. aramızdaki sevgi sürsün, sana istediğin yola giden tüm anahtarları elimle teslim edeceğim

erumi ve sakil adında iki varlık hatırlıyorum. sırf bu yüzden çocuk yaşımda deli damgası yediğim oldu.bu anahtarlardan birisi onlara giden yoldaki kapıyı da açabilecek mi ?

erumi ve sakil ??? tanımıyorum... hayallerin olmasın... hem isimlerini nerden hatırlıyorsun, gerçek olsa dahi isimlerini vermezlerdi

nerden hatırladığımı bilmiyorum. mesele de bu ya zaten... kendi uydurduğum hayali arkadaşlar mı ? yahut gerçekte var olanlar mı ? tüm bu pisliğe bu yüzden bulaştım

beni hala pislik olarak mı görüyorsun ?... sanırım sen haddini fazlası ile aşıyorsun, sabrımı ziyadesi ile zorluyorsun... istersen koş kitabına bak bakalım, belki benden kurtalmanın formülü yazıyordur... ne kadar kıymet bilmez bir mahlukatsın, cidden sen kendini ne sanıyorsun... varlarsa gelip alsınlar seni elimden... sanırım sürekli gevelediğin köle-efendi ilişkisini arzuluyorsun... peki o halde

bu sözleri işittim ve vücudum o kadar tuhaf bir sarsıntı yaşadı ki; uyanmamın ardından 5 dakika kendime gelemedim...
    
dediğim gibi paranoyanın dibine vurduğum zamanlardı... hangisi gerçek, hangisi yalan... doğru diyemem artık birşeye çünkü tüm doğru dediklerim bir zaman sonra geniş çaplı bir komplonun halkalarından ibaret oldukları açıklanıyor... birşeyler bulabilir miyim ? bence araştırmalıyım... kitabı elime aldım, şifreleri çözmek adına bir kalem ve defter ile yere bağdaş kurdum... güven hissi verecek ancak anlamsız bir eyleme girişerek sırtımı duvara döndüm... güya arkamdan gelebilecek saldırılara hazırdım ... şu an pek çoğunuzun ara sıra arkasını kontrol ettiği gibi... (dön önüne birşey yok, genelde pat diye burnunun ucunda beliriler... çok fazla korku filmi izliyorsun )... o an allah'a yalvarma ihtiyacını en çok hissettiğim anlardan birisiydi. kitabın yalan olduğu söylenmişti, fakat dediğim gibi belki bu da bir yalandı... ilahi bir işaret bekler gibi elimdeki bölümün daha önce pek karıştırmadığım bir kısmını rasgele açtım... böyle anlar vardır bilirsiniz,ya da hepimiz çok fazla film izlemişiz... insan o an çıkacak sayfada senin durumunla alakalı bir husus bekliyor... kelimeleri yavaş yavaş deşifre ederken,bir yandanda her an karşıma çıkabilecek bir yaratığın zulmünden korkmuyor değildim... kelimeler bir anlam ifade ediyordu, ancak uçuk malzemeler... şunu şöyle yap,şu saatte yap... artık emin oldum ki,bu kitap uydurma olmasa dahi benim bunları yapabilecek gücüm kuvvetim yoktu... başımı ellerimin arasına aldım, kafatasımı ufak ritimlerle duvara vurdum... keşke patlasaydı kafam ve kan mecralarımda dolaşan bu aşağılık şıllık defolsaydı vücudumdam... hürriyet nedir çok iyi anlıyorsun, parmaklıklar yok fakat bir mahkumsun... tek çare intihar etmekti, oysa deli gibi korkuyordum ölmekten... salak adam, hani eninde sonunda ölecektin... lafta adamsın, yalancı pehlivan diye geçirip, kendimi suçluyordum içimden... belki kendimi bir hamlede aşağı bırakabilirdim, kısa süreli bir panik ve özgürlüğe süzülürken çarpma anında dağılan onlarca organ yanında özgür kalacak bir ruh... denemeye değermiydi ? kesinlikle değerdi, lakin yemiyordu... ulan bir meta olsam, yolda düşürsen eğilip almaya tenezzül etmeyeceğin ben,bir sex objesine dönüşmüştüm... Sikerken sikilmek bu olsa gerek,bir boynumda tasmam ağzımda topum eksik
     
allah_u ekber sesleri çınlatırken siyah gökyüzünü,ben de içimden tekrarlıyordum allah_u ekber o ekberdir ki; beni kurtaracak... hayyal el-felah diyor yani haydi kurtuluşa diyor... en sonunda ise esselatu hayrun minen nevm (namaz uykudan hayırlıdır) ..anlamı tam olarak namazı teşvik etse de,insan o an durumuna uyarlıyor... uyku kelimesinin çağrıştırdığı malum...

cidden, madem müslümandım neden namaz kılmıyordum... parmak ucunda banyoya ilerledim, tüp mutfakta olduğundan pek ortada gezinmem doğru olmazdı. evdekiler zaten şüpheleniyordu tavırlarımdam... bayram değil seyran değil nedir bu din iman derler, gerçi ondan ziyade saatlerdir uyumamış... kendiyle oynamış oynamış, şimid de kaça kaça banyoya koşuyor derler... uzun bir bahçe hortumumuz vardı,onu taktım musluğa buz gibi suyla yıkadım bir cesedi andıran bedenimi... su her değdikçe kesilen nefesim, ölümün pek uzak olmadığını hatırlatıyordu bana... kendimin gassalı olmuştum,bir de gotume pamuk tıkasam gitmeye hazırdım bu dünyadan... gusülü aldım, temiz bir nevresimimi yere serdim...

tekbir aldım allah_u ekber ! o büyük olan kurtaracak beni...

fatihayı okurken nasıl bir ağlama tuttu beni iyyake nabüdu ve iyyake nestain derken, şirke saplandığımı hissettim... suratıma suratıma vuruyordu iyyake nabüdü ve iyyaka nestain oysa ben ne yapmıştım ...

beni ''sırat'el mustakim' e eriştirmesi dileği ile , ilk kez anlamini hissede hissede kıldım bir namazı...

bir 5 dakika secdede kaldım, nevresim sırılsıklam olmuştu... öyle bir haldeydim ki; tüm benliğim tek noktada toplanmış o an kesseler kanım akmaz... yoğun bir ruh hali...

Türkiye De Yaşanmış Cin Ve Hayalet Olayları 3 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin