Bölüm 22

1.4K 26 6
                                    

     bir süre sonra teras muhabbetlerime katılıyor muzaffer. ikimiz beraber izliyoruz gökyüzünü,o babasını ben gerçekleri arıyorum aynı yere odaklı, fakat farklı arayışlardaki gözlerimizde.

nerdeyse her günü beraber geçiyoruz, içli dışlı oluyoruz. ikimiz adınada nerdeyse tek ve en samimi dost oluyoruz. beraber geziyoruz, beraber yemeğe iniyoruz. ailelerimizden,geçmişimizden söz ediyoruz. buralarda normal kanka muhabbetini kurduğumuzu daha fazla yayarak anlatma gereği hissetmiyorum ve kısa geçiyorum.

eve ilk gidişimize sayılı günler kala içimizde heyecan var. dışarda okuyanlar bilir o duyguyu. sohbetlerimiz daha bir renkli,eve gidecek olmanın hevesi ile. mesele bir şekilde metafizik meselelere dayanıyor bugünlerde... ona bu işleri sevdiğimden bahsediyorum. bazı genel bahisler açıyorum, gülümseyerek eşlik ediyor.bu gülüş bilginin yansıması bir gülüş ve bu çocuk sıradan biri gibi değil kesinlikle... kullandığı terimler ile bu iş hakkında bilgi sahibi olduğu çok aşikar.az biraz zorluyorum onu çözmek adına... ona kendi hikayemden bahsetmiyorum, sadece ne derece bir birikimi olduğunu tartmaya çalışıyorum. sadece teoride mi biliyor ? mesele burda. sadece teori ise umrumda olmaz, zira teorilerin büyük kısmı hurafelerdir. ancak işi pratiğe dökmüş ise o zaman çok farklı. pratiğinde seviyeleri vardır elbet.bir şekilde giriş yapma gereği duyuyorum... sen boş bir insan değilsin,cin çağırma gibi ritüellere giriştin mi ? diyorum... tasdik eder gibi gülümseyerek;

aramızda kalsın, şurda yeni tanıdığım ancak kendime kardeş gibi gördüğüm tek kişi sensin... anlatmam ne kadar doğru bilemem ancak benim annem bu işleri yapıyor... ben ve kardeşlerimi de bu şekilde geçindirdi diyor

yalan mı ? gerçek mi ? acaba ??? ... insanlar kendini farklı ve üstün tanıtmayı severler bu konularda o yüzden kasmıyorum, sadece

hadi ya diyorum şaşırarak,ona ilgili olduğumu belli etmeye çalışıyorum. mustafa olayından bildiğim üzere bu tip kişiler ilgiyi ve şımartılmayı çok seviyor. ucunu yakalayıp gerekli gazı verdin mi eteğindekileri çok rahat dökebiliyor ortaya

muzaffer detaylıca anlatıyor. annesi küçük yaşlardan itibaren bu varlıkları görmeye başlamış, kadın belirli bir çocukluk yaşına kadar da herkesin bunları gördüğünden eminmiş... arada sırada (görünmeyen) arkadaşlarından bahsedince, annesi çocuktur uydurur der geçermiş. yemek yerken arkadaşlarının da sofrada oturduğundan falan bahsetmeye ve onlara da yemek verilmezse yemeyeceğinden dem vurmaya başlayınca ,şımarıyor diyerek dövmüşler kızmışlar fakat çözememişler. beni gotürdükleri gibi doktora değil ( o dönemde kim bulmuş doktoru, ölmeden önce gidilen birşey ) cinci bir hocaya gotürmüşler. adam kızla konuşmaya başlamış,en sonunda

bu kızla bir varlık iletişim halinde, ancak kötü huylu değil. bir zararı olmaz.tam aksine ilerde bu işleri yapabilir ,bu allahın lütfudur. fakat ergenliğe gelince durumu kötüleşebilir,o zaman sufli cinler musallat olabilir. öyle bir durumda şayet ben yaşarsam bana,ben olmazsam sağlam birine gösterirsin demiş...
     bana sordu

peki sen hiç iletişimde bulundun mu ? çağırdın mı ?

birkaç kez denedim ancak başaramadım, belki beraber deneriz birde... hem seni bulmuşum bırakmam dedim... amacım onu bir şekilde sınamaktı

aslında çok basit bir yolla çağrılabiliyorlar, sadece işi bilen biri olmalı dedi

sen varsın ya dedim... artık gereken gazı almıştı, denemeye mecburdu.
    

en az 2 kişi olmalı idi, birisi transa girecek diğeri ise onu zaptedecek... muzafferin istediği ile o gün okul yerine çarşıya gittik. herkes okuldaydı,biz ise bahsettiği birkaç otu alıp tütsü niyetine kullanmak üzere hazırlardık. istediği ebatlarda deri bulduk bir şekilde. metal bir objeyi gösterge olarak kullanmak üzere almamız gerekiyordu,ben yanımda taşıdığım mustafa ile yaptırdığımız yüzüğü teklif ettim.bir de defter lazımdı ... yöntemden bahsetmeyeceğim.(abi nasıl cin sikebiliriz diye soran adamların,bu konuda özel mesajın anasını skeceğinden eminim çünkü)... döndüğümüzde odanın boş olacağı 2-3 saatimiz vardı hala, içeri girdik kapıyı kilitledik

muzaffer yöntemin gereklerini sırası ile uyguladı... en son tütsüyü yaktı, kısa zikre başladı, transa girmesi gerekiyordu başarısız oldu... daha önce denedin mi dediğimde, hayır ancak yöntemin bu olduğunu biliyorum dedi... sonra sen dener misin ? diye sordu

sen beceremedi isen ben hiç beceremem diyerek geri çevirmek istediğim anda, gösterge kıpırdamaya başladı... ufak salınımlar yapıp ,kendi ekseni etrafında minik daireler çiziyordu... (ipin ucuna bağlı olan yüzük )

muzaffer ihanete uğramış bir ifade takındı

sen bu işi daha önce yaptın ve yapabiliyorsun değil mi ? diye sordu... tütsüyü çekmemi istedi... çekinerek içime çektim... elimle kalemi tutmamı istedi... sonrası yine trans hali hatırlamıyorum... ilk hatırladığım başımda şiddetli basınç hissederek istifra ettiğimdi. muzaffer kavradı beni, gözleri faltaşı gibi açılmıştı... hiç birşey konuşmadan ufak adımlarla kollarımdan destek olarak arada ki lavaboda yüzümü yıkadık, üstümü değişmeme yardım etti... beni ranzaya uzattı... hiç gocunmadan alt kattan paspas alıp benim pisliğimi temizledi, camı açıp havalandırdı odaya... ortalıktaki ekipmanları toplayarak dolabına kaldırdı... içerde hala hazırladığımız tütsünün ağır kokusu vardı... sandalye çekip başımı okşamaya beni teskin etmeye çalıştı... ikimizden de çıt çıkmıyordu, dalgın ve derin düşüncelerde olduğu belliydi, yerdeki sabit bir noktaya odaklanmıştı... ben ise tüm enerjimi yitirmiş bir haldeydim, saçlarımı karıştırırken uyumuşum
     akşam yemek saatinde kaldırdı beni... tuhaf bir yüz ifadesi ile hadi yemeğe iniyoruz dedi... ne olduğunu sormak istiyor ancak cesaret edemiyordum... şuna emin olun ki insan bilmediklerinden çok korkar... üzerinden onca yıl geçmesine rağmen o yemek saatini asla unutamıyorum... gözgöze gelmemeye çalışarak metal tabildotlardaki yemeği yedik ve yemekhaneden dışarı çıktık.bu sefer teras yerine dışarda yer alan banklara oturduk... suskunluğu bozmanın vaktiydi

bir sigara verir misin ? dedim...

paketi uzattı yine aynı tuhaf ifade...

korkunun ecele faydası yok... bir bok olduğu belli... ne oldu ? dedim

erumi ve sakil kim ? diye sordu...

hani boşluğunuza yumruk yersiniz ya,aynen öyle bir his... çok tuhaf...

ne saçmalıyon olum sen dedim... neden dedim ? sende yaparsın, salak bir mekanizmadır... nedeni yok

kayıta bakalım mı ? dedi

.iyice rengim attı... içlerinde ne yazdığını bilmiyordum ve dedim ya 'bilinmeyenler korkutur... ''
    
benim terasa çıkmamı, kendisinin kayıtlarla geleceğinden bahsetti... terasa çıktım, hava hafif kararmaya başlamıştı... her zaman gökyüzünü seyrettiğim köşeme geçtim... kollarımı bende yaslayıp bir sigara daha yaktım o anda bir ses daha duydum

sırrı aşikar etmeyecektin ! seni defalarca uyarmıştım... herşeyi mahvettin !

uğultu ve cızırtı arası bir ses... hani bazen durduk yere dııııııııttttt gibi bir şey duyarsınız ya ha işte aynısı... içim korku ile doldu

kayıtları getirdi ; tek tek, benim el yazımla yazılmış fakat düzensiz kelimeler ve 1-2 cümle.

"Mujgana gotür

senin çaren onda , necm58,dede, miras, erumi,sakil, süryani,kefen, meclis,kitap, yüzük "

Türkiye De Yaşanmış Cin Ve Hayalet Olayları 3 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin