Cin Kavgası 4

1.2K 31 4
                                    

     biz eve sığındık iyice. hoca ışıkları kapattı. ortalığı iyice karanlık bastı. davud külübedeydi dışarıdaki. o kadar uykum vardı ki. korkudan kaç gecedir gözüme uyku girmedi. gözlerim seyiriyordu. hoca davud nöbette sen uyu dedi bana. zaten burayı bulamazlar bulsalarda ifritler buraya yanaşamaz dedi. bu lafı unutmayın  ileri ki yazımda anlatacağım. kısaca bahsetmek istiyorum ama. evinde kaldığımız hoca, daha soradan duyduğuma göre bahçesinde al karısının üç oğlu gömülüymüş. al karısı insan tarafından yakalanınca çocuklarını öldürüp al karısına yollarlarmış. hoca bunları evin üç köşesine gömmüş. cinler buraya istesede giremezler demişti. bu olayla ilgili sonraki yazımda daha detaylı anlatacağım ama önce o gece yaşadığım bir tuhaflığı size söyleyeceğim.

gerçe bu cümlem saçma oldu. yaşadığım herşey zaten tuhaftı ama o gece evin camına bir karga kondu saatlerce içeriyi bizi izledi. önce rüya sandım, sonra evinde kaldığımız hoca kargaya bakır tas içinde okunmuş ıslatılmış ekmekten yedirdi. karga hocanın elinden ekmeği yedikten sonra sabah ezanından hemen önce uçarak uzaklaştı. hocanın derinliği her saat farklı bir boyut kazanıyordu. karga hocaya hizmet etmekteymiş. ekmekleri aslında yemiyor ebabil kuşu gibi ağzında evin uzaklarına taşıyormuş. önceki yazıları okuyan bilir, bu ekmekler cinlerden uzak durmak için evin bahçesine gömülür. hoca kargaya veridği ekmeklerle cinler burda olduğumuzu anlarsa yanaşamasın diye ekmek gömdürmüş uzaklara

     ssabah ezanı bizim için kurtuluş çanı gibiydi bir sonraki yatsı namazına kadar. hoca bana sakın dışarı çıkma işemek içinde ateşin içine işe dedi. sakın terleme, ve çok sesli konuşma dedi. hoca al karısını alıp dışarı çıktı, biz bizim hoca ile evde kaldık. sonra davudu çağırdı hoca ama davud kapı eşiğinden ötesine giremedi. sebebini hiç öğrenemedim ama davud içeri giremiyordu. kapıdan konuştular. hoca bir minder çekti kapı eşiğine beraber oturup konuştular. ben camdan bakmaya başladım. ilk defa annem geldi o an aklıma. o kadar özledim ki, öleceksem de bir kere göreyim öleyim diye yalvardım içimden allaha. neyse davudda bir süreliğine uzaklaştı. sanırım etrafı kontrol etmek için. hoca içeri geldiğinde ben ağlıyordum. ağladığımın farkında değildim.

hoca biraz bu işe bulaştığına pişmandı, her halinden belliydi. belki davudla beni teslim etmek için konuştular bilmiyorum, o konuşmayı asla sölemedi bana. ama davud çok pişmanmış. kabileyi öğrenip özür dilemeye gitmek istemiş. ama hoca yerimizi bulurlarsa hepimizi öldürürler diye yalvar yakar ikna etmiş davudu.

akşam üstü davud döndü. davudun anlattığına göre bizim kaçtığımız hocanın eski evini yakıp kül etmişler, etrafta köpek eşşek at ne varsa katletmişler, herşeyi yakıp yıkmışlar. cinler arasında dava olan insanı bulamayınca oradaki hayvanları katledermiş. yani cinler bizim o evde olmadığımızı biliyordu. kaçtığımızı biliyordu. ifrit olduklarından peşimizide bırakmayacakları için aslında pek te güvende değildik.

     sıkıntılı bir gün sona erdi ve bir şekilde gece oldu. al karısı ile hoca geldiler, ellerinde lavaş gibi ekmekler vardı, peynir vs bulmuşlar bir yerlerden önce onları yedik. hoca namaza durunca aynı karga yine cama geldi. bu sefer gözlerinden kan akıyordu. sanki mübarek hayvan kan ağlıyordu. hoca namazını bitirince sanki hemen namazı bitirdiğini anlayıp ses çıkarmaya başladı. hoca hemen camın kenarına koştu. ne olup bittiğini anlamaya çalışırken ışıkları kapatın dedi. hocaya hemen davudu çağırın dedi. önce kapının eşiğinden düğüm düğüm edilmiş bir halat çıkarıp odanın içindeki tandır ocağında yanan ateşe attı. al karısına iyice tembih verip zincirlerini çözdü. davud bu sefer içeri hiç sıkıntı yaratmadan girdi. sonra anladık ki, hocanın evini düğümlü halat koruyormuş. halatı yanarken bize camları kapattırdı. sonra ateşe kuyruk yağı attı duman çıksın diye. halat yanıp dumanı duvarları sinsin diye uğraşıyordu. neyse davudu içerideki oda da tuttuk, al karısı ve halat dumanının sindiği duvarlı odada biz oturuyorduk.

hoca önce oturup yasin okudu, sonra 40 kere felak ve nasr surelerini okuduktan sonra. bu gece ziyarete gelecekler dedi. sen burada kalacaksın dedi gözlerimin içine bakarak, sonra beni buraya getiren hocaya dönüp, hoca sen istersen git, al karısı seni uzaklaştırsın dedi. çok vesveseli şeyler olacak, kalma istersen burada dedi.

hoca zaten günlerdir zor duruyor, bir çıkış yolu arıyordu ama beni şaşırtarak kalmayı tercih etti. gece saat 11'i gördüğünde karga tekrar geldi. ağzı hayvan pisliğine bulaşmış, bir ayağıda kopmuştu. hoca çok yakındalar sessiz olun, davudu uyarın dedi. davud hemen kaldığımız gecekondudan bozma binanın çatısında çıktı, al karısı bizimle kaldı. ne yapacağımızı bilmiyorduk.

     ifrit cinle ilk karşılaştığım gecedeki gibi pis bir sis çökmeye başladı. davud hemen aşağı inip 7 tane ters başlı koç geliyor dedi. bu sefer davudu da içeri aldık. hoca perdenin gerisinden camdan dışarı bakarken, istemsizce bende baktım. evin yüz yüzelli metre ilerisinde çenelerinin altından boynuz çıkmış, gözlerin mavi mavi parlayan 7 8 tane koç benzeri hayvan gördük. dolanıyorlardı. cin olduklarını söylememe gerek yok.

davud ifritlerin kabilesinin çok büyük olduğunu söyledi. her yerde bizi arıyorlarmış. o ara iyice sis çökünce camdan bir metre önümüzü göremez olduk. hoca ıslak ekmekleri geçtiler ise bu cinlere benim gücüm yetmez dedi. al karısı huzursuzlanmaya başlamıştı, oturduğu yerde titriyordu. aramızda en sakini davudtu ondan hiç bir ses çıkmıyordu. bizim hoca da camdan dışarı sessizce okuyup üflüyordu.

Hoca davuda burada olduğumuzu anladılar mı diye sordu. o ara koçların sadece 2 sinin gözleri seçiliyordu, evin 20 metre yakınına kadar geldiler. davud diğerleri gittiyse burada olduğumuzu biliyorlar, kabileyi çağırmaya gitmişlerdir dedi.

Hocam onlar gelmeden kaçalım şehire inelim dedim. dışarı çıktığımız an bizi çarparlar diye tembihledikten sonra, ev üzerine yıkılsa yine terk etmeyeceksin dedi. hoca sakinliğini koruyordu. ters başlı koçlar 20 metre öteye geçememeye başladılar. o an al karısı oğlum!! diye bir çığlık attı. hoca hemen al karısını yakaladı sakinleştirmek için. al karısı dışarı çıkmaya çalışıyordu. anladığımız kadarıyla cinler, al karısının ölen oğullarının mezarlarını deşmeye çalışıyormuş. hoca al karısını zapt edemeyince al karısı kendini dışarı atıp sis içerisinde koçlara doğru koşmaya başladı.

sis yüzünden olan biteni göremiyorduk. derinden gırtlaklanan bir atın anırmaya çalışması gibi bir ses ile al karısının çığlıkları duyuluyordu. hoca hemen kapıyı kitledi. o an davudda dışarı çıkmak istedi. hocaya birşeyler anlatıp çıktı al karısının gittiği yöne doğru.

Türkiye De Yaşanmış Cin Ve Hayalet Olayları 3 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin