Tuhaf Köy

1.8K 45 7
                                    

"Adımı vermek istemiyorum,  beni korkutuyorlar.  Gördüklerimi ve duyduklarımı anlatıcam.  Derunce köyü çok güzel bir köy,  yazları insanın kendini kaybettiği kışları çok üşüdüğü bir yer.  Gel gelelim,  insanlar çok soğuktur.  Ben şuan 49 yaşındayım,  maddi durumum şimdi iyi ancak 18 yaşında bir gençken çalışmak durumundaydım.  Çobanlık yapmak için Derunce köyüne geldim,  köyün muhtarın buldum bana kıytırık bir yer verdiler.  Nasıl  diyim ağır gibi bir yerdi.  Bunada şükür dedim.  İlk gün,  Fevzi isimli bir amcanın koyunlarını güdmek için anlaştım.  Patika bir yolun kenarında bulunan çimenlik alana bıraktım hayvanları..  Akşam ezanı okununca koyunlarını Fevzi amcaya teslim edip paramı aldım.  Eve doğru giderken,  bir evden kavga sesleri duydum,  şeytanın doğurduğu diye bağırıyordu adam karısına,  kadın ona sövüyor adam ona sövüyordu.  Mesele ne anlamamıştım.  Kendi derdim varken milletten banane dedim.  Köye iyice alıştım 1 ay olmuştu hemen hemen köye yerleşeli..   Artık insanları tanıyordum,  küçük bir köy zaten..  Ağır gibi evimde uyumaya çalışırken,  bir kadın gördüm,  sayalı (yani yüzü burnu örtüyle kapalı)  elinde ki bebekle gidiyordu,  elinde bir çuval vardı.  Kadını takip etmek istedim,  düştüm peşine,  bir ağacın altına geldi dilek ağacı sanırsam ağaçta bişiler asılıydı.  Kadın yere bişiler çizdi,  bağıra bağıra şunları söyledi "vesr cinni el inna vecr-i in salihati el habbas"  bunu bir kaç kez tekrarladı,  ağlayan bebek susmuştu.   Kadın,  bebeği çuvala koyup ağacın dibine bıraktı,  koşarak uzaklaştı.  5-10 dakika bekledim,  çuvalda ne ağlama sesi var ne bişi,  çocuğu çuvaldan çıkardım eve götürdüm. Çocuğun üzerinde kanla bişiler yazmıştı lanet kadın.  Hemen apar topar muhtarın kapısını çaldım,  bana saçma cevaplar verdi.  Kalbini kırmamak için ordan uzaklaştım.  Evimin önünde o kadını gördüm,  emaneti ver yoksa öldürürüm dedi,  elinde orak vardı bende bebeği verdim annesi sonuçta diye..  Ertesi sabah koyun güdmeye gittim.  Yattım bir ağacının altına ama nasıl bir koku var,  hemen arka tarafımda bir çukur gördüm,  o bebeğin ölüsü vardı,  üzerinde kocaman bir kağıt,  Arapça bişiler yazılıydı.  18 yaşında bir gençtim ve ister istemez bu işe karışmak istemedim.  Bebeği orda bıraktım.  Koyunları sahibine götürmek için eve gidiyordum geç kalmıştım zifiri karanlık çökmüştü köye,  aynı evden kavga sesleri yükseldi.  Camdan baktım,  kadın kocasını sürekli tehdit ediyordu,  kimseye söyleme yoksa seni öldürürüm diye..  Sonra birden durdular, kadın cama doğru baktı,  ışıkları kapadı.  Ter içinde kaldım,  kaçmak istedim ancak peşime takılır diye ses çıkarmadım.  Yan odaya geçti kapı çarpma sesi duydum,  camdan baktım kadın yere çökmüş duvarda ki gölgeye bişiler diyordu ama arapça bilmediğim için bişi diyemem.  Ordan uzaklaşıp eve geldim.  İyi bir para toplamistim,  annemlerin yanına dönmeye karar verdim,  son kez bir yatsı namazı kılayım istedim,  camide 10-15 kişi vardı.  Namazı tam bitirdik,  dışarı çıktık.  O karısıyla kavga eden adam kapıda bekliyordu,  imama saldırmaya başladı.  Zar zor ayırdık.  Karımı öldürdün diyip duruyordu.  Bütün mahalleli eve gittik,  kadın kendini odada asmış,  ama oda var ya çok kötü kokuyordu.  Bir odayı gazetelerle kapatmışlar,  odada ayinler yapmışlar.  Zaten küçük çocuklarını meğersem cinlere kurban etmişler.  Şuan rahatım yerinde değil,  her gece korkutuluyorum.  Biri bana baskı uyguluyor nefes alamıyorum..  Ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yok "

Hikayeyi anlatan kişi 2015 yılında kalp krizi sonucu ölmüştür.

Türkiye De Yaşanmış Cin Ve Hayalet Olayları 3 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin