Cin Kavgası 6

1.2K 37 5
                                    

     önce hep birlikte dışarı çıktık. kapının önünde al karısının başsız bedeni vardı. davud toprağa tam gömememiş. gelen taşlar paramparça etmiş bedenini. biraz ötede ölü oğullarının cesedi vardı. birtanesinin bacaklarını kemirmişler. al karısı ve soyundan gelenlerin cesetleri çürümez. bin yıl toprak altında kalsa aynı şekilde çıkartırsınız. biraz davudtan bahsedeceğim.

davudun yüzü kıllıydı. keçi derisi gibi derisi vardı. sık ama kısa tüy gibi. ağzı yine kuzu ağzı gibi dişleri kurt gibi ama çok inceydi. kulakları yoktu. burnu içeri doğru oyulmuş gibiydi. boynuna doğru indikçe kıllar gidip yerine nasırla kaplanmış gibi duran çatlamış bir deri geliyordu. gözleri simsiyahtı. gözlerine baktığınızda zifiri karanlığa bakmış gibi hissedersiniz. yüzünü tarif edebilecek ya da benzetebileceğim bir canlı yok. o yüzden şuna benziyor diyemem. ama bir kere bakabildim daha bakamadım.

amacımız sırbistanda şehir merkezine inmekti hava kararmadan. davuda suratını kapatacak birşeyler bulduk. ayaklarını vs sararak vücudunda görünecek yer kalmayacak şekilde gizledik. ama boyu o kadar uzundu ki her halükarda dikkat çekiyordu.

etrafımızda şehir yoktu en yakın yerde 100 kişilik bir türk köyüydü ki, köyde elektrik yoktu. gece hayatımızı kurtaran ezanı bile hoca minareden bağırarak okuyordu. hoca bu köye girersek bizi gizlerler dedi.

şimdi burada olan bir olayı anlatmadan önce size bir bilgi vereceğim. bu bilgi sonrasında olayın tam olarak nasıl olduğunu anlayacaksınız.

daha önce dediğim gibi kosova ve sırbistan sınırında, zamanında milyonlarca insan katledildi. bu yüzden buralarda aşırı derecede olaylar olduğu rapor edilir. iki ülkede nato birliği hariç bu araziye asker yollamaz. çünkü burada açıklanamayan birtakım olaylar olup üzeri kapatılmıştır. özellikle bizi evinde saklayan hoca ve ileride ki türk köyündeki insanlar için, cinler, al karıları, ermişlerin ruhları ile sürekli bağlantıda olmak normal birşey. onlar genelde müslüman cinler ile, zamanında alim ve ermiş olarak ölen hoca ve hacıların ruhları ile ve al karıları ile iletişim halindedir. hatta bazı evlerde cinler misafir olarak ağırlanır. hatta bizim hocanın evinde al karısı vardı.

bu insanlar ifrit ve şeytan soyundan gelen cinlerle muhatap olmaz genelde. bir rivayete göre ifrit ya da şeytan soyundan gelen cin bir insana tecavüz eder. kadın evinde banyo yapıp temizlenirken tecavüze uğrar, birkaç dakika sonra kadının kocasının köy kahvesinde alev alev yanarak öldüğü anlatılır. sabah ezanından önce gayb kapısından geçemeyen cinler davud gibi müslüman değilse, tutsak kaldı sanılarak kabileden dışarı atılır, bir daha dönemez. bu cinler insanlara hastalık verir, bir kısmı insan çarpar, ya da içine girip kontrol eder. onları rahatsız etmekten hoşlanır. köyde bu tip olaylar olmasın diye köyün etrafında bir takım gömüler vs vardır. cinler bu yüzden tuzak kurmakta ustadır. yolda yürürken her an bir aksilik yapar ölümle sonuçlanacak yaralanmalara yol açabilir.

amacımız gece çökmeden köye inip yardım istemekti

     al karısını soranlar var özelden.

al karısı hakkında herkes birşeyler yazabilir. al karıları insanlar gibi her biri birbirinden farklı olabilir. tek bir al karısını ele alıp genelleme yapılmaz. al karıları erkeklerle münasebete giremez. doğalarında öle birşey yoktur. lohusa kadınların yeni doğurduğu bebekleri çalıp kendilerine tohum yaparlar. yani yeni doğan bebekleri kaçırıp, bir şekilde gebe kalırlar. bunu nasıl yaptıkları bilinmez. al karıları erkek yada kız doğurabilir. erkekler genelde ölü doğar. yaşayanları ise cinler avlar genelde. bu yüzden erkekler hayvan kılığına girer sayıları o kadaar azdır ki, denk gelmek imkansız gibi. dişiler ise al karısı olur.

elleri çok bereketlidir. bir ekmek çıkacak hamura el sürdümü on ekmek çıkar. bazı yörelerde gümüş çuvaldız ve iğne batırarak yakalarlar. ama bu boş bir yöntemdir. zira al karısı enerjisi düşük bir varlıktır, normal kadın kadar güçsüzdür. bir erkek tarafından kolayca yakalanabilir. cinler gibi özellikleri yoktun. gaipte yaşamazlar. insanlar arasında yaşarlar, ve sürekli insanlara görünürler. görünmezlik özellikleri yoktur yani.

genel olarak çok çirkindirler. al karısı olduğunu anlamak zordur, insana benzer tıpatıp. dişlerinin yapısından anlaşılır. saçları koyu kırmızı gözlerinin çoğu göz bebeksizdir. yani bembeyaz.

yeni doğum yapan kadınlara musallat olur evlatlarını çalar. al karısı bebeği 40 günlüğe ulaşmadan çalar. aksi halde onu tohum edemez kendine. bazıları kıskançlığından hamile kadınlara musallat olup bebek düşürtür.

al karıları cinler ile kan davalı gibidir. birbirlerini asla sevmezler. cinler al karısı ve soyundan gelenleri sorgusuz sualsiz öldürür. genelde kafaları kopartılır. kafa kabileye götürülüp yakılır.

al karıları toplu halde yaşar, insan tarafından yakalanan bir daha geri dönemez ve evlatları var ise öldürülüp al karısının yakalandığı evin kapısına bırakılır. bu saatten sonra al karısı yakalayana köle gibi olur. al karısına yemek verdiğin sürece her işi yapar. evinde kaldığımız hoca al karısına temizlik, yemek vs herşeyi yaptırıyordu.

     köye doğru yürümeye başladık. davud bizden 200 metre kadar ötede yürüyordu. cinlerin kurduğu tuzaklar var ise bizi uyaracaktı. hocaların ikisi de yaşlıydı. bense dermansız kalmıştım. ezanı duyalı tam bir buçuk saat olmuştu ama ortalık hala zifiri karanlıktı.

biz bu olaya köye yaklaşınca anlam verebildik. tuzağa rastlamadan köye girdiğimizde köydeki herkesin kaçtığını gördük. ne hayvan kalmıştı ahırlarda ne insan. sonradan öğrendik ki, köylüler olanları anlamış ve hoca minareye koşup var gücü ile ezan okumaya başlamış, ifrit cinlerde sabah oluyo sanıp korkudan tuzak bile kuramadan kaçmışlar. o muhterem hocanın ani kararı ile ezanı birbuçuk saat önce okumasa biz çoktan ölmüştük.

köy hayalet köy gibiydi. insanlar olacakları sezip kaçmıştı. 100 kişilik köyde canlı bir böcek bile kalmamıştı neredeyse. hoca minareye çıkıp bizim durumumuzu anlayıp ezanı önceden okuyup hayatımızı kurtarmıştı. ama o an köyde yardım alacak bir allahın kulu bile yoktu.

     olayın en ilginci ise bu insanların bu kadar kısa sürede nereye kaçabileceğiydi. tamamı cinlerle, al karıları ile ermiş ruhları ile içiçe yaşayan yüz kişiyi korkutup kaçıran bu illetten kurtulmak için sürekli aklım allaha yalvarıyordu. ifritler gece geldiklerinde önce bizim bıraktığımız binaya bakıp sonra buraya gelecekler di elbet. onlara karşı koyma gibi bir şansımız yoktu. hava daha yeni ağırıyordu. gecekondudan dönüştürülen camiye girdik. kapısı kilitli olmayan tek yer oydu.

o an içimizi ferahlatacak birşey oldu. bizi kurtaran ezanı okuyan hoca olduğunu düşündüğümüz sakallı, uzun yeşil cüppeli bir muhterem zaat camide namaza durmuştu. en azından bir takım sorulara cevap buluruz diye namazını bitirmesini bekledik. o ara bizim hocalarda şükür namazına durmaya karar verdi. bende hocalara katıldım. davud dışarda dururken biz hocalarla namaza durduk.

Türkiye De Yaşanmış Cin Ve Hayalet Olayları 3 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin