Bölüm 14

1.7K 23 11
                                    

     kafamın içinde parçaları birleştirmeye çalışsamda mümkünü yok... doğru bildiklerinin yalan çıkmasının ne kadar derinden yaraladığını ilk kez tattım o an... ulan rüyamda gördüğüm karı bile bir rüya değildi, sanal bebek gibiydim... tamamen başkaları elindeki bir değiş tokuş metası yahut dolandırılmış bir tüccar... tüccar elbette, herkesin pay alacağı bir işe girip aslında görmediğim ortaklardan birine pay olarak ikram edilmiştim. söyleyecekleri daha fazla incitemezdi. yine de aklımda kalan birkaç soru işaretine cevap bulmak ümidi ile kıpırdadı dudaklarım...

peki bu kitabı neden bana verdin ? dedim

ahh o kitap dedi acı bir tebessümle, sana birşeyler vermeliyim ki ,seni ikna edebileyim dedi...

yani bu da mı yalandı ? dedim, cevabının hayır olmasını bekleyerek

''hala o küçük kafan almıyor değil mi ? seni başka nasıl ikna edebilirdim diyorum sana... beni nasıl kandırdılarsa ben de seni öyle tava getirdim. aslında tüm işi bu cinler yapıyor. biraz geniş düşünmeyi öğren artık.o kitap, elindeki sikik yüzük hepsi gereksiz birer ritüel... hepsi sana birşeyler yapılıyor izlenimi vermek adına uğraştırdığımız boş beleş işler.iş ne kadar komplike olursa o kadar çok 'bir mertebe' sahibi sanacaktın kendini... elbet kaçarı yok, birgün öğrenecektin.o da bugünmüş.

onu geçtim bu kitap içindeki onlarca şekil,bir anlam çıkan saçma sapan harfler ? madem ki beni kandıran kişisin ve seni de birisi kandırdı,o halde onu kandıranı kim nasıl kandırdı ?

onu kandıranda süleyman'ın bu harikalar ile insanlara hükmettiğini yayan kişinin zihniyetindeydi... benden pek uzak sayılmazsın hatada, beni suçlamayı kes !

bana 1 bölüm verme amacın ne peki mustafa abi ? madem bir boka yaramayacaktı ve tamamen kendini sıyırmak adına beni belaya bulamak içindi. kalanlarını neden vermedin ?

çektiğim belanın bir bedeli olmalı değil mi ? evlenemediğimi biliyormusun ? heryerde büyücü, şifacı yahut hanzo olarak anılmanın bedelini... 2 kuruş para için kırk adamın ağız kokusunu çekerek taaa suriyelere kaçmayı ? hiç bir bok bilmiyorsun... madem sordun söyleyeyim, birkaç ay daha fazla benim yanımda kalacaktın, palalar ayıkırsa öne seni sürecektim define olayı için... şehir dışına çıkmıştım,her şekilde beni arayacaktın. bulamazsan mekanlarına gidecektin. ayıkırlarsa en fazla kahvenin işletmesini alırlardı bende,ama seni sikerlerdi... aslanım kusura bakma fakat ,aslan olacaksan o siktiğimin vicdanından uzak duracaksın...

her şekilde yannanı yiyeceksin diyorsun dedim ve kendimi tutamadım gülmeye başladım... sinir boşalması

yok,şu saatten sonra yemen gerekmez... akıllı olacaksın... karı kız düdüklemeyiver, ananı babanı görmeyiver... bu hikaye üstünden bak dalgana.. mustafa ol sende, günü gelince bir genc bulup rahata kavuş.bak benim son bir aşamam kaldı, kızı bafileyip erkekten de kurtulacağım. zaten bir şekilde namım var, insanlar bana inanmış bir kere... gelmeye yine devam ederler, param zaten var... artık bir kahvem var, adı her ne kadar kahve ise de şehrin daşşaklı elemanlarının mekanı

uzun bir süre sessiz kaldık, çaylar tazelendi sigaralar devam. süleyman demirel gibi bir adamdı mustafa. saatlerce konuşup,bir çözümden bahsetmemişti.tek anladığım bu bokun içine gayet güzel battığımdı. itiraz hakkım yoktu. mücadele gücüm yoktu. tavsiyelerine açıktım, bilmediğin bir ıssızda kalırsan ilk gördüğüne yol sorarsın seni ölüme bile yollasa başka çaren yok.her şekilde öleceksin zaten.bir an düşündüm ? ya bunlarda yalansa...

hocadan falan yardım alamam mı ? dedim çekinerek... o an tek bir cümle istiyorum ,evet dese inanın ki 1000 km ötede olsa yaya giderim.o umut nedir bilir misiniz ?

içindeki cini sikerek öldürecem der gotüne kayar,bir de cebindeki parayı alır'' dedi bir kahkaha patlatıp... bildiğiniz celladımla oturmuş, akibetim hakkında malumat istiyordum...
    bir 10 dakika kadar oturduk ve içim karardı ben gidiyorum dedi mustafa... tahta masaya bozuklukları atarak... türk filmlerindeki kızlar gibi hissediyordum kendimi. kaybedecek neyim vardı ? arkasından seslendim... abi boka battım, senden başka çıkar yolum yok bende geliyorum senle deviyerdim...

'ya sen ne mal adamsın, herif kendini kurtarmak için seni pazarlamış, celladım diyorsun... şimdi de peşinden gidiyorsun diyebilirsiniz... siz olsanız ne yapardınız ? emin olun aynı şeyi yapardınız... o önde ben arkada evinin yolunu tuttuk... içeri girdi zulasından ot çıkardır,ilk defa gördüğüm bir dalga... herif bunla kafa yapıyormuş,al sana bir sır daha dedi... yaktı, derin bir nefes çekti, istermisin dedi... karşılığında ne alacaksın,bir kulağımın arkası kaldı... ben hiç ot kullanmadım, kafası nedir bilmem... ancak etki ettiğinden olsa gerek bu lafımın üstüne babacan bir tavra büründü... gel buraya gel dedi...
    
bak dedi, seni nasıl bir işin içine soktuğumu emin ol biliyorum... bana bak lan, aynılarını bende yaşadım. emin ol tek çıkar yol o kadınla (bana vurgun olan cinden kadın diye bahsedeceğim) uyumlu olmak... sana fırsatlar sunacaktı emin ol,bir süre sonra sende yerine başkasını bulursun... cinde olsa kadın kadındır huyları aynı çabuk sıkılırlar dedi...

bu konuştuklarımızı duymuyor mu ? dedim...

burdaysa duyar,ama bu saatlerde burda olmaz... hem duysa ne olur, bazen vücudunda olur da farkına bile varmazsın... kafanın içindekileri biliyor, sana beynen emir veriyor diyorum sen hala ne diyorsun dedi... normal bir kadınla yattığın gibi yatmıyorsun bunla, nasıl rüyalanıp boşalıyor aynı şey işte

başka çarem yoksa, sabredeceğim... hem belki başkasını yerime bulmam gerekmez dedim

vereceğin bedeller emin ol ufak olmaz yine de dedi...

o halde ihtiyacım olduğunda seni bulacağım, kaçıp gitmeyeceksin

şu saatten sonra sözüme ne kadar itimat edersin bilemem, ancak söz dedi...

sustuk o cigarasına vurdu,en son kusuyordu... 1-2 saat sonra evime gittim... gözlerimi tüm olacaklara hazır bir şekilde kapadım, kendimi uykuya ya da artık tüm olacaklara teslim ettim...
     tam uykuya geçerken, tatlı bir esinti hissettim. yine tüm şuurumu kaybetmiş gibi o çekime teslim oldum.bir tür uyuşturucu gibi olmalı, kullananların anlatımları ile böyle olabildiğini söyleyebilirim sanırım.o kadar tuhaf bir his ki;dünyada değilim, rüyada değilim.o an ben 'ben' bile değilim. gözlerim kapalı elbette, fakat bir başka alemde gibiyim. anlatılması imkansıza yakın. karşımda belirdi kızıl saçlarını bir omzu üzerinden sarkıtmış, kiraz gibi dudakları ile bana bakıyordu.

ne istiyormuşum senden dedi ,ilk sefer ki gibi aynı gülümseme.

satın almışsın beni, kölen olmuşum dedim

köle ? ne kadar çirkin bir söz, hani beni seviyordun dedi... inanması çok güç biliyorum ama dünyadaki en nazlı kızdan daha nazlı,en güzel sohbeti olan kızdan daha güzel kelamı vardı

gerçekten seviyorum, bilmiyorum bunlar bir tılsım mı ? büyü mü ? fakat seni kimseyi hissetmediğim bir bağ ile hissediyorum... lakin artık ne rüya ne de insan olmadığını biliyorum,bu canımı o kadar yakıyor ki dedim

insan ? insanlardan bu zamana kadar ne bulduğunu söyler misin ? ben varım,var olmam önemli değil mi dedi

ancak korkularım var, deli miyim diye düşünüyorum. özlemlerim var, seni koluma takıp bir yerde gezdiremem, bağışla beni ama bir tenin bile yok dedim

gözleri doldu, hiç öyle başkalarının anlattığı gibi kat be kat büyüyüp simsiyah kesilmedi... o gözlerini bana dikti ve yanağımdan öptü

benden korkarsan, aldığın her nefesten kork dedi, kırgın bir ifade ile... mutsuz bir kadından daha mutsuz bir ifadeyle

insanoğlu olsa,bir saat geçirmek için servetinizi vereceğinizi bir varlık var karşınızda... ancak... işte .....

Türkiye De Yaşanmış Cin Ve Hayalet Olayları 3 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin