Çökene Köyünde Geçen Üç Gece

2.1K 43 6
                                    

     Anlatılanlara göre 1973 yılına kadar yoğun nüfuslu bir köydü.
1 yıl içinde tamamen boşaldı. Köylülerin durumlarının iyi olması ise
hızlı göçün sebepleri konusunda soru işaretleri doğurmuştu.
Köyden iki kişinin kayıp olması ve 1 yıldır bulunamaması üzerine şüpheli
olarak görülen köy halkı kayıp kişiler adına açılan mahkeme
tarafından sorgulanır. Fakat anlatılanlar insanın kanını donduracak
cinstendi.

Mahkeme kayıtları aynen şöyledir. Bir gün köyümüzün imamı yatsı
ezanından sonra Allahım yardım et. Allahım kurtar beni diye
bağırarak elinde baltayla köy meydanına geldi. Sesi duyan bütün
köylüler merakla meydana toplandık. imam bismillah diye bağırarak
baltayı kendi bacağına sapladı. Belden aşşağısı tamamen parçalanana
kadar baltayı bacaklarına saplamaya devam etti. Bütün köy
korkudan bağırıyorduk. Ne olduğunu anlamasakta imamın takati kalmayıp
bayıldığında baltayı elinden alarak hastaneye kaldırdık.
bir kaç ay sonra imam bacaklarını kaybetse de iyileşti ve
köye geri döndü.

Bir gece ise korkunç çığlıklarla uyanarak
evden çıktık. imam yerde sürüne sürüne ilerliyordu birden bırakın
beni diye bağırmaya başladı ve kesik bacakları olmamasına rağmen
elleriyle o kadar hızlı sürünüyordu ki korkudan hepimiz evlerimize kaçtık.
Ormana doğru sürünen imamdan bir daha haber gelmedi. Bir
süre sonra başka bir hocaya durumu anlattık. O da imamın evini kontrol
etmemizi bu hadisenin büyüyebileceğini söyledi. Bismillah birde ne görelim
imamın yatağında kesik bir keçi başı tuvalette üzerinde ise arapça yazılar yazılmış
domuz derileri vardı. Hoca imamın bir büyü yaptığını bunun sonucunda kafir
cinlerin ona musallat olduğunu bu köydeki her evinde bundan nasibini alacağını söyledi
bizde orada duramaz olduk.

Köyün hikayesi ve terkedilme sebebi yukarıda belirttiğim olaylardır. Araştırıp aynı zamanda internettende yardım alınarak bilgiler sitelerden alıntılar yapılarak yazılmıştır. Anlatacaklarım ise Ali Değirmenci isimli bursada yaşayan bir arkadaşımın ağzındandır.

     Aylardan mayıs güzel bir ilk bahar günüydü. O dönem bir websitemiz vardı
ve paranormal olaylar üzerine uzun makaleler yazıyor, fotoğraflar çekiyor,
araştırmalar yapıyorduk. Keşif için bazı eski terk edilmiş köylere gidiyor hatta bazen çadır kurup konakladığımız bile oluyordu.

Araşırmaları birlikte yaptığım ve websitesini birlikte idare ettiğim engin diye bir arkadaşım vardı. Sabah kalkıp kahvaltımı yaptım
güne hazırlanıyordum, telefonumun çaldığını duydum engin beni arıyordu.

-Efendim

-Gunaydın oğlum elimde bomba proje var ama keşife ne zaman gidebiliriz önce onu söyle.

-1-2 gün rutin işlerim var cuma gününden itibaren müsaitim ben nereye gidiyoruz?

-Kanka büyükorhan tarafında bir köy varmış eskiden epeyce nüfuslu iken birden bire boşalmış. biraz araştırdım cin ve musallatları ile alakalı birşeyler okudum, öğrendim.
hatta eski köylülerden biriyle görüşme şansım oldu, anlattıkları doğruysa kan donduracak cinsten.

anlaştık, sen ekipmanı ayarla cuma sabahtan haberleşiriz diyerek telefonu kapattım.

     Standart olarak erkenden kalkıp kahvaltımı yapmıştım. Merkeze inip bir kaç işimi hallettim saat 16.00 civarı
engin aradı ve 1 saate beni alacağını yola çıkacağımızı söyledi. Kısa bir konuşmanın ardından eve gidip çantamı hazırladım.
Engin dışardan kornaya basmaya başladı, arabaya bindim standart bir sohbetin ardından yola koyulduk.

köyün girişindeki eski yapılardan anlamıştım harika biryer olduğunu, engin hikayeyi belliki köye girmemizi bekleyene kadar;
bilerek saklamış olacak ki, hikayeyi anlatmaya başladı. Korkutmak için mi yapıyordu bilmiyorum ama daha öncede bu tür seyehatler
yaptığımızdan çokta etkilemiyordu beni. Yerimizi belirledik aslında evlerdede kalabilirdik ancak yapılar eski olduğundan,
üstümüze çökme riski bulunuyordu çadır mantıklı idi. Hava kararmış biz yerleşmiştik. Ateşimizi yakmış biramızı yudumluyorduk.

kafalarımız biraz çakır keyif olmaya başladığında engin hadi biraz evleri inceleyelim diyerek kalktı ayağa. Ben ise biraz daha
vaktin az daha ilerlemesini biraz daha keyif yapalım sonra bakarız şuanda gözüm kesmiyor istiyorsan kendin git incele göz ucuyla diyerek oturacağımı söyledim.
engin elinde projektor ile kendisi bir gezintiye çıktı. ben ise elimde birayla bu tarihi yeri izleyerek tadını çıkarıyordum.
aradan yaklaşık 15-20 dakika kadar geçmişti ki engin bağırarak üstüme koşuyordu.

    
Biraz telaş, küçük bir korku, biraz endişe, bir tutamda biranın verdiği o tatlı sakinlikle "Ne oluyor Engin?" diye bağırdım.
Engin koşarak her saniye yanıma doğru biraz daha yaklaşıyor, bense biranın verdiği o tatlı kafayla sakinliğimi koruyordum herşeye rağmen. Engin yanıma geldiğinde nefes nefeseydi, "gördüm, gördüm, gördüm hareket eden gölgeler gördüm" diyerek bişeyler anlatmaya
çalışıyor, bense senin biran bitmiş yenisini açmalısın bence diyerek bir nevi söylediklerini kaale almıyordum.

Engin bir hışımla
beni omzumdan tutup vücudumu sarsarak dalga geçmiyorum, sarhoş değilim ali ben ne gördüğümü biliyorum bu köy şimdiye kadar olanlardan
farklı. Ne kadar farklı olabilir di ki? O güne kadar onca sözde esrarengiz olayların yaşandığı köylerde konaklamış, fotoğraflar çekip
gezintiler gerçekleştirmiştik.

     Engin kısa bir soluklanmanın ardından, eski yapılardan birinin içerisine girdiğini ve içeride bazı gölgeler gördüğünü anlattı. Feneri tuttuğu yerlerde oluşan Işık yansımalarından olabileceğini söylesemde pek ikna olmadı.
Hadi beraber gezelim o halde biraz diyerek enginin koluna girdim köyün patika rampasından yukarıya doğru yürümeye başlamıştık. Köy girişinin biraz ilerisinden gelen bir ışık vardıi köye doğru giriyordu sanki, engine dönüp sen burada kimsenin yaşamadığına emin misin? diyerek sordum. çok geçmeden yanımıza yaklaştı ve 25li yaşlarda gençten bir adamın olduğunu fark ettik. Ne yapıyorsunuz burada diyerek lafa girdi,
Kısa bir konuşmadan sonra isminin yavuz olduğunu, şuan köyde yaşayan tek kişi olduğunu ve köy ile ilgili araştırmamız hakkında bize yardımcı olabileceğini, istersek onun evinde konaklayabileceğimizi söyledi. Rahatsız bi çadırda yatmaktansa rahat bir yatak tabiiki makul gelmişti.

Eşyalarımızı toparlayıp eve doğru yola koyulduk, bizi getirmiş olduğu yer köyün en zirve noktasındaki, iki katlı dublex mütevazi bir evdi. içeriye girdik üst katta bir odanın kapısını açıp buraya yerleşebileceğimizi söyleyip, rahatınıza bakın ben alt katta olacağım diyerek kapıyı kapattı.

     Engin ile kısa bir durum değerlendirip, eşyalarımızı yerleştirdikten sonra alt kata indik. Sofra kurulmuş yemek hazırdı. Önce bize okuyup okumadığımızı, aslında nerede yaşadığımızı falan sordu hakkımızda bazı bilgiler edimişti, Bütün köylü kaçıp gitmişken neden hala tek başına burada kaldığını sordum. Bu uzun bi hikaye daha sonra öğrenirsiniz diyerek konuyu geçiştirdi. Yemeğimizi yemiş sigaralarımızı ateşlemiştik. Biraz sohbetten sonra engine araştırmaya yarın başlarız uyumaya gidelim diyip yavuzada evini bize açtığı için teşekkür ederek sofradan kalktım. Yorucu bir gün olmamasına rağmen biranın verdiği o tatlı rahatlıkla yatağıma yattım uyuyakalmıştım.

Türkiye De Yaşanmış Cin Ve Hayalet Olayları 3 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin