Onlarin Padisahi 10 - Final

1.8K 46 5
                                    

     Anlat hele dedi Ahmet hoca. Hocam bu köydeydim telaşla ordan oraya koşturuyordum taşların altına ağaçların arasına bakıyordum sonra üzülerek bu eve geliyordum, evin önünde duruyordum. Yaşlı bi adam geldi halimi hatrımı sordu. Bende onu sordum. Oğlum dedi sanki bi sıkıntın var dedi. Evet amca bi şeyi arıyoruz ama bulamıyoruz, hayatımız söz konusu ama öğrencim hatırlayamıyor yerini dedim. Torunuma bıraktığım şeyi mi oğlum dedi. Amca sen Nihatın dedesi misin dedim. Evet oğlum dedi korkmayın kurtulacaksınız gel sana emanetin yerini göstereceğim dedi. Dedem imdadımıza yetişti demek dedim içimden. Hoca eeeee Suat nerde bu emanet dedi. Amca beni aldı ve bu eve girdi ve yerini gösterdi. Nerde abi dedim. Odanın altına gömmüş hocam yeri eliyle gösterdi.
     Ahmet hoca hemen odaya girin çabuk hemen hemen diye öyle bi bağırdı ki korkudan nasıl girdiğimizi hatırlamıyorum Ahmet hoca halıyı kaldırdı. Benle Haydar ağlamaya başlamıştık ama belli etmemeye çalışıyorduk. Çünkü ne olacağı belli değildi yeri öğrenmişlerdi ve geleceklerdi. Halıyı kaldırınca odanın köşe tarafında çizilmiş bi çember ve yer yer serpiştilmiş çıralar vardı tam pencerenin dibindede baya toplu bi çıra yumağı vardı herhalde topladıklarımızın çoğu ordaydı . Ahmet hoca hemen bu çemberin içine girin ve gözünüzün önünde parçalansam dahi çıkmayın burdan dedi. Tamam hocam dedi Suat abi. Bekledi bekledi içimden sayıyordum bi süre sonra 2-3 dakika geçmiştiki odada simsiyah lekeler oluşmaya başladı. Duvarlarda nokta şeklinde siyahlıklar oluşuyor büyüyorda büyüyordu. Allahım korkudan ölecektim az kalsın.
     Suat abi, ben ve Haydar sıkı sıkıya sarılmıştık. Dairenin içindeydik ve bende cevşende vardı ama yinede korkuyordum. Birden odanın küçük penceresi kırıldı. Sesler geldi Ahmet hoca arapça konuşuyordu. Bi fısıltılar bi Ahmet hocanın sesi geliyordu. Belli ki burdan ayrılmamızı istiyordular son bi teklif yapıyordu berzah kabilesi. Ama kabul etmemiz demek ölüm antlaşmamızı kabul etmek demekti…
     Ardından salondan sesler gelmeye başladı dış kapı büyük bi gürültüyle kırılmıştı. Sonra sessizlik oldu ardından odanın ağaçtan yapılma kapısı zorlanmaya başladı. Kapıya büyük bi güçle vuruluyordu öyle bi güç ki normalde kapının tuzla buz olması lazımdı ama kapı 10-15 cm yerinden ayrılıyor tekrar yerine geçiyordu. Gaz lambasınında ışığı bir hayli azalmıştı. Kapıya vuran güç ordan ayrılmıştı dış kapıdan tekrar sesler gelmeye başladı. Sonra Suat abi o ne yahu dedi bağırarak. Kırılan küçük pencereden odaya simsiyah incecik dumanlar giriyordu. Ahmet hoca yüksek sesle bağırmaya başladı. Ey berzah kabilesi buradan ayrılmanız için sizi uyardım. Ama siz inkarcı Allaha şirk koşan mahluklarsınız kitap için geldiniz ama büyük bir tuzağa çekildiniz. itibar hırsı gözlerinizi kör etti. iki ateş arasındasınız hemen arkanızda huteyn kabilesi var odadanda çıkamazsınız. Bunu siz istediniz. Ey on bir kafir şimdi adelet zamanı dedi. Hepimiz şok olmuştuk ve olanları izliyorduk.
     Birden tanımlayamayacağım iğrençlikte ve frekansta gelen seslerle birlikte ev sallanmaya başladı. Ahmet hoca çıraları tutuşturdu.Tam camın altındaydı en büyük alev. Ev beşik gibi sallanıyordu. Biz yere çömeldik ve birbirimize sarılmaya devam ettik. Ahmet hoca bi ara yere düştü kalkamıyordu yaşlı bedeni dayanamamıştı bu yüke. Çünkü yükleri pek ağırdır herkes kaldıramaz. Tam o sırada Haydar kalktı hocam yardıma geliyorumdedi. Olmaz Haydar dedim çıkma dedim Ama yardım etmeliyiz dedi. O sırada oda simsiyah olmuştu hemen yakınımızdaki Ahmet hocayı dahi zor görüyorduk. Sen dur ben çıkacam dedim. Olmaz dedi ben daha güçlüyüm ben gideyim dedi. Haklıydı da resmen benim iki katımdı yarma herif. Ama bendede cevşen var sen sakın çıkma dedim. Cesaret miydi çaresizlik miydi bilmiyorum. Suat abi hocam iyimisiniz dedi. Demesiyle ben çemberden çıktım hemen yanına fırladım yaşlı adamcağızı ayağa kaldırdım hemen. Zor bela ayakta duruyordu hemen yerine geç diye bağırdı az kaldı iblisler dedi. Tamam dedim tam yerime geçiyordum çembere girecektim ki aman Allahım bi kulak çınlaması ki anlatamam biri sanki var gücüyle vurmuştu bana.
     Resmen havalanmıştım havalanıp duvara çarpmamla yere kapaklanmam bir oldu. Yerde boylu boyunca uzanıyorum. Suat abi ve Haydar bana bakıp bağırıyorlardı ama hiç bi şey anlamıyordum. Ahmet hocaya bakıyordum güç bela görüyordum. Ama dua etmeye devam ediyordu.
     O sırada gözlerim kapandı. işte başıma gelece en kötü şey geldi mi acaba diye düşünüyordum. Düşündükçe artık vücudum ağırlaşıyordu belli ki içlerinden biri öleceğini hissedince yanında benide zütürmeye çalışmıştı. Çünkü cevşen onu öldürürdü biliyordu ama ben böyle bitmemeli diyordum. Daha yaşamak istiyordum. Hayatımda istediğim şeyler olmuyordu belki hatta isyan ettiğim zamanlar olmuştu değerini bilmediğim sıhhatli zamanlarımda ama yaşamak istiyordum. Dalmadan önce vücudumu saran tek bir duygu vardı. Oda başlı başına pişmanlıktı.
     Gözümü açtığımda hastanedeydim.Sol kolumda serum vardı. Başımda abim ve babam vardı. Abim heyecanlı uyandı dedi. Nenem ve halam, haydar, Ahmet hoca ve Suat abide oradaydılar. 1 gün boyunca kendime gelememişim sürekli sayıklıyormuşum. Başımda beklemişler. Nasılsın diye sordu babam iyiyim baba merak etmeyin dedim. Ardından Ahmet hoca, Suat abi ve Haydara baktım. Ne oldu diye sordum. Ahmet hoca bitti her şey merak etme oğlum kurtuldun Allahın izniyle dedi. Halam ve nenem ağlamaktan bi hal olmuşlardı. Başucuma oturmuşlardı ikiside. Abim doktora haber verdi. Doktor gerekli kontrolleri yaptırdıktan sonra akşam taburcu edilebileceğimi söyledi. Bende eve gitmek ve meselenin aslını öğrenmek için sabırsızlanıyordum. Bizimkiler eve geçti abim yanımda kaldı.
     Akşam olunca abim beni alıp eve götürdü. Eve gelince salondaki kanepeye yatırdılar. Ahmet hoca, Suat abi, Haydar ve ailem herkes ordaydı. Nasılsın oğlum dedi Ahmet hoca. iyiyim hocam merak etmeyin dedim. iyi çok şükür dedi. Hocam hiçbir şey anlamadım nasıl oldu bu iş, kitap nerede, emaneti bulamadık dahi nasıl oldu hala anlayabilmiş değilim dedim. Anlatayım oğlum zaten bilmeye hakkın var.
     Bana ilk geldiğiniz gece rüyanı anlattıktan sonra bu işin aslını anlamak için davette bulundum. Berzah kabilesi meğerse yıllardır dedenin huteyn kabilesinden olan dostlarını kurtarmak için planladığı bir oyuna inanmışlar. Deden kitabı aldıktan sonra onu bir varise sakladığını eğer antlaşma bozulursa varisinin bu kitabı huteyn kabilesine vereceğini söylemiş. Nenem , deden kitabı yazan cin dostu berzah kabilesi tarafından yaralanınca onunla konuşmaya gitmiş ne konuştuğunu bana söylemedi oğlum dedi. Hocada kitap gerçekten var mıydı yoksa deden kitabı aldıktan sonra kitabı yok mu etti bilmem ama bence dedenle ölen cin dostu, ölmeden önce son bi oyun oynadılar kitabın varlığına herkesi inandırdılar . Deden ölmeden önce nenene seni varis seçtiğini söylemiş. Berzah kabileside bu hırsla, sen olgunlaşana kadar beklemişler.
     E peki hocam hadi benim gördüğüm rüyayı kitabı istediklerinden gördüm peki ya Suat abinin gördüğü rüyalar onları nasıl açıklayacksınızdedim. Anlatayım o gece benim evdeyken oğlum, elçilerle konuşurken berzah kabilesinin elçisini yolladım huteyn kabilesinin elçiside işin aslını anlattı onlarda meseleyi anlatınca bi plan kurdum ve seni kitabın yerini bildiğine inandırdım bu sizin köydeki evin odasında onları tuzağa düşürmem için bize vakit kazandırdı. O gece benim köydeki evde siz uyurken Suat abini uyandırdım odaya çağırdım ona tüm meseleyi anlattım. Yatağına gidip korkuyla böyle böyle bi rüya gördüğünü söylemesini tembihledim Suat abin uyanıp düzmece rüyasını anlattı ve sende inandın. Bizi dinlememeleri için ise hem dualarla hemde huteyn kabilesi tarafından korunuyordu ev aynen sizin köydeki odayıda böyle koruyorduk eve yaklaşamadılar .
     Kafam allak bullak olmuştu biraz durup düşündüm. Hocam bana söylememe nedeninizi anladım. Bizim köydeki evde Suat abinin gördüğü rüyada sizin planınızdı belliki dedim. Evet dedi Suat abi gülümseyerek. Peki hocam o rüyayı nasıl duydu berzah kabilesi de Suat abi rüyayı anlatınca anında saldırdılar. Oğlum odayı tam anlamıyla korunaklı hale getirdikten sonra çarpışma gecesi Suat abine kitabın, odanın altında gömülü olduğunu gördüğünü söylemesini tembihledim. Siz uyuduktan sonrada huteyn kabilesine geri çekilip saklanmasını söyledim. Suat abin rüyayı anlatınca berzah kabileside etrafın korunmamasını fırsat bilerek salonu dinlemeye başladılar ve kitabın odanın altında olduğuna inandılar. Sizi hemen odaya aldım tek korunaksız yer odanın camıydı onlarda odanın camında içeri girince huteyn kabilesi arkalarından geldi ve hepsi iki ateş arasında kaldı dedi. Hepsi öldü artık bitti korkmana gerek yok dedi.
    
     Suat abi Peki Denizlerin şahı hocam dedi. O berzahın bu hatasından sonra kendi işine bakar artık ama deniz ve bağlantılarından uzak durmalısınız dedi yoksa kendi zannettiği yerlerde size acımayabilir dedi hoca. Bu nasıl bi plandı her şeyi her ihtimali düşünmüştü Ahmet hoca. Dedemde bu kitap oyununun tutacağını nerden biliyordu hala aklım almış değil. Ama sonunda kurtulmuştum. Artık o korkunç zamanlar geride kalmıştı… Ahmet hocanın son sözlerini ise hiç unutmadım. Hoca Allah cinlere ışık hızına yakın hareket edebilme gibi çok üstün yetenekler bahşetmiştir. Ama bizi daha üstün yaratmıştır. Bu üstünlük akıldır ve idraktır eğer ki bunu Allah rızası için ve doğru kullanabilirsen bundan üstün silah ve yeti yoktur dedi.

Türkiye De Yaşanmış Cin Ve Hayalet Olayları 3 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin