Bölüm 10

2K 34 2
                                    

       gözünden boncuk boncuk yaşlar dökülüyor adam zaten iri hulk'a dönüştü... dur dur dur diye bağırdı, feryat etti... hakan çekti sağa... inin dedi mustafa, hocam deli gibi koşmaya başladı yolun kenarındaki ıssız araziye ama nasıl gidiyor, çarpıldı herhalde dedik pala da eli belinde koşuyor ben ne gidebiliyorum ne kalabiliyorum... ne halt yedim dedim içimden... yahu öyle bir durum ki tek tanıdığın adam mala bağlamış diğeri de ödü bokuna karışmış korkusundan her an vurabilir bunu...
     velhasılı bilenler bilir eskiden yol üzerinde yalak gibi yapılar vardı ,böyle ana yoldan hafif uzakta... orda durdu bu elini o sulağın taşına bastırdı... 'altın, altın,altın, altın,altın'' bu kelimeyi belki 30 kez söyledi, ceza yanında tak yemiş... bir yandanda zangır zangır titriyor... pala ve diğerleri bunu tuttular oturttular, pala 1-2 tokatladı su falan döktüler kafasından... yere uzandı hala titriyor elleri kenetli... yalan olmasın orda korkudan ağladım, ancak hüngür hüngür değil gözlerim yaşarıyor... pala ya dönüp,abi bu ölüyor falan dedim... bana kalırsa ölüyor ya da içine birşey girdi hepimizi katletecek orda... kendi ölse şahit yazarlar,biz ölsek o daha kotu cesedemizi bulmaları zor..yol kenarı ancak çalı çırpı
     gençler yalan olmasın ayılması uzun sürmedi... kendine geldi ama sima değişmiş estağfirullah... gömleği falan su içinde, çamura yatmış birde suyu dökünce... buramı emin misin dediler... eminim dedi... hazılardığı karışımı, bu kanlı levha üzerine yedirdi oranın arkasına sarıp bıraktı... arabaya döndük... eğer yarın gece gittiğimizde orda yoksa mal artık bizimdi... kısacası kabul etmişlerdi... arabaya bindik kimsede ses yok, mustafa biraz neşelendirdi korkmayın lan diye,ali dedi mustafa az daha pala abi vuracaktı seni falan... öyle zoraki gülüşmeler vs
     ortalık ışımıştı eve geldiğimizde çok ses etmemek adına arabayı evlerden uzağa biraz dışarı ağaç altına çektiler... çıktık... normalde uyursun o zahmetten sonra, kimse uyumadı mustafa hariç
      mustafa uyandı birkaç saat sonra, pala ve diğerleri sohbet ediyorlar ama neşe kaçmış dünkü manzaradan sonradan öğrendim ki onlarda ilk kez giriyorlarmış bu işe... mustafa geldi hortlak gibi... abiler birşey konuşmamız lazım dedi uykumda ziyaret ettiler falan... mesaj ilettiler... palanın deliği o an 5 cm e yaklaşmamışsa bende birşey bilmiyorum... hakan ve ali rahat kan onun kanı diye... ne oldu lan dedi pala... valla önemli be abi dedi...
     hepimiz kalktık içeri girdik mustafanın etrafına dizildik yerde bağdaş kurup... bakın abi dedi dün bize çok öfkelenmişler... hediyemizi kabul ettiler ,bugün gidip çıkaracağız fakat karşılığında falan yerde bir hoca var ona payını verecekmişiz... ona bağlılarmış vs dedi... pala sordu vermezsek ne olur diye... abi vermezsek sen ve ben pek yaşamayız, yaşasakta bir tat almayız dedi... peki kim olum bu hoca falan dedi pala... hakan ve alinin umrunda değil mesele, korkuyorlar fakat mustafa palayı muhattap alıyor... abi dedi adana'daymış... adı şu şu... ona gotüreceğiz... isterseniz beraber gotürürüz isterseniz ben... orayı koruyanlar bize ses etmese dahi, benim tarafıma geçse dahi o hoca alayımızı siker vs dedi
     peki dedi pala... hele bir çıkaralım da kolay... diğer akşam doğrudan sulağın oraya gittik... gerçekten mustafanın sahiplileri için bıraktığı emanet orda yoktu... mustafa, şurayı kıracaksınız dedi... ali ve hakan kırdılar arka taraftan içi boş beton tabakasını... minik bir sanduka gibi... ancak dış yüzeyi yağ içinde.. allah allah dedim hadi muhafaza adına yağlamışlarda bu kadar süre nasıl kalmış burda... mustafa üzerine yine palanın kanını akıttı ve aldık... kimse ellemesin dedi mustafa çuvala koyduk bagaja attık eve döndük
     içinde bir yüzük,2 kolye ,5-6 altın çıktı... hay anasını sikeyim bunun için mi geldik buraya kadar dedi pala... mustafa baktı abi dedi bunlar kıymetli şeyler... birisi bulmuş muhtemelen sonra yerini değiştirip saklamış.. çünkü kırdığımız yer bildiğin ek gibi duruyordu zaten... eee nasıl yapacağız dedi pala, senin adanalı hoca bunun için mi sikti belamızı... abi dedi ganimet hakkıdır 4 e böleceksiniz 1 ini ona vereceksiniz... o halde sen seç dedi hangi parçayı verelim... mustafa baktı bence yüzükle,bir altını verelim dedi... pala kabul etti diğerleri zaten ses edemez... benim konuşma hakkım zaten yok : )
     palaya tekrar sordu abi dedi burdan doğru adanaya gidelim, yoksa gazabını falan çekeriz... ben buralardan gelemem dedi pala, sana itimadım tam... kendi şehrimize dönelim sen ordan git otogarla... peki dedi mustafa transa falan geçti, güya cinleriyle o hocaya payını yolladı... üstad getiriyoruz emanetini, bırrrrrr falan yapıyor arabada... korkuyoruz ama gülesi de geliyor insanın... lakin psikolojimiz dağılmış... şehre geldik... bizi indirdiler mustafa kitabı ve hocanın payını aldı... gel gitme eve takılalım dedi... abi çok yorgunum dedim... kaş göz yaptı, peki dedim ve beraber ilerledik... evine ilk kez beraber gittik...
      biraz oturduk ne günlerdi ya belamız sikildi falan dedi... hala meraklımısın bu yola vereyim mi payını dedi... biliyorsunuz benim payım ilimdi... abi dedim açıkçası cesaret edemiyorum senin o halini gördükten sonra... o zaman dedi sana bır sır... ben kendimi o moda kasten soktum... adana'da hoca falanda yok... seninle adanaya gidip bunları okutacağız... abi hani dedim sen ganimetten pay alamazdın,bu ganimet değil zaten ortaya çıkmış sonra saklanmış onun artık üstünde hüküm yoktur dedi..
     beyler beni sırrına ortak etmesi artık tatlı gelmiyordu... o sırları vermesi onun adına bir güvenceydi... bir bela olursa belki beni öne atacaktı... bu kadar sırrı vermesini şerefsizim ki istemiyordum... artık dedi herşeyi öğrendin, hazırsın... bu işler böyle yürür... hala almak istiyorsan vereyim... yoksa neler yapabileceğimi biliyorsun, almazsan bile bir sırrı açık edemezsin... sadakat önemlidir dedi... gerçi başka menfaatleri de varmış, beni bu kadar ortak etmesinde
     işte orda bizzatihi gördüm; insanların nelerden nasıl nemalandığını... o gerçekten altınların yerini bulmuştu, fakat numaradan aşırı transa geçerek hepimizi düdüklemişti... adamlara ölümü göstermiş ve sıtmayı kabul ettirmişti... artık midem o kadar bulanmıyordu... herkesin birbirini tokatladığı bir alemde ,hangisine acıyacaksın...

diğerleri de haramzade,bu da elinde bir ilim var ama doğruya kullanmak varken kendince kılıfına uydurup yoluna bakıyor... işin tuhaf tarafı şeytan elinde oyuncak... gerçi o zaman bu kadar keskin düşünemiyorsun

Türkiye De Yaşanmış Cin Ve Hayalet Olayları 3 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin