B.134

142 14 21
                                    

-Ji Eun biraz daha göğsüme baskı uygularsan gerçekten öleceğim 

-Ne ? dedim kafamı kaldırıp. Yaşıyor. Gözleri hafif açık bana bakıyordu. Ellerini tuttum. 

-Sen ? Sen yaşıyorsun ? 

-Tabi ki yaşıyorum. Hadi ama o salak mı beni öldürecek ? 

-O salak seni baya hırpalamış ama dedim buna gülse de canını yandığı belliydi.

-Neden buradasın ? Bu halin ne ? 

-Eh yakalandım biraz. Sadece bir anlık dikkatsizlik. Burada da uzanıyordum. Beklerken en iyisi uzanmaktır

-Uzanıyor musun ? Neden ? dediğimde sirenler çalmaya başladı. Kaşlarım çatıldı. 

-Ambulansı bekliyordum dediğinde derin bir nefes aldım. Kafayı yemiştim 

-Öldün sandım Hanbin. Gerçekten benim yüzümden öldün sandım 

-Senin yüzünden ? Ölsem de bu senin yüzünden olmazdı. Tabi ağır hasar almış olabilirim ama-

-Geldim dedi kafamızı kaldırdık ikimizde aynı anda 

-Sen de kimsin ? 

-Ben bobby. Onu almaya geldik biz dedi ve arkasındaki bir çocukla beraber Hanbin'i kaldırdı. Kaşlarımı çattım. 

-Tanıştırayım Ji Eun bunlar benim ekibimden Bobby ve Donghyuk. Bu da Ji Eun. Jiyong hyungun nişanlısı dediğinde Hanbin ile göz göze geldik. Bana gülümsedi. Buruk olduğu bin metre öteden belli olan. 

-Merhaba diye karşımda eğildiklerinde Hanbin acıyla bağırdı. 

-Ya deli misiniz  ? hadi gidelim. Hastayım ben dediğinde çocuklar gülerek onu dışarı çıkardı. Bende onlarla ambulansa kadar yürüdüm. Ambulansın arkasına bindirdiler onu. 

-Hastaneye geleceğim 

-Gelme Ji Eun. Bugün çok şey atlattın. Minik Eun Ji'yi benim için öp sadece 

-Ama 

-Seni ararım dediğinde kafa salladım ve çocuklar ambulansın arkasını kapattı. 

-Sonunda bitti ha ? dediğinde bana doğru yürüyen Jiyong'a baktım. 

-Tanrım sadece bir dakika yalnız bıraktım. Jiyong  sen vuruldun dedim gömleğinin kolundan kan akıyordu. 

-İşte bu sefer omzumdan vuruldum. Yemin ederim dediğinde panikle ona yaklaştım. 

-Neden ? Neden sürekli bunlar oluyor ? Hastaneye gidelim

-Gerek yok. Eve gittiğimizde Hyorin halleder. Buradan gözüktüğü kadar kötü değil. Gerçekten dedi göz yaşlarım aktığı için kafamı eğdim. Yanaklarımdan tutup kafamı kaldırdı

-İşte şimdi senin yüzüne  kan bulaştı

-Sorun değil. J-ji

-Hey geçti artık

-Onlar ? Onlar hala içeride dimi ? Dedim depoya doğru yürüdüğümde kolumdan tuttu. 

-Oraya girmesen daha iyi. İçin rahat edecekse ikisi de öldü dedi ona baktım. 

-Se-sen mi ? 

-Evet Na Na'ya barda bir yemin etmiştim. Onu onda uyguladım. Sonuçta yemin ettim yani dedi ve beni kendine çekti. Ona sarıldığımda, kokusunu içime çektiğimde bir rahatlama geldi ve bu sefer daha çok ağlamaya başladım. Sokağın kenarında bir elektrik direğinin altında birbirimize sarılmış halde dikiliyorduk ve ben sanki bu hayatta hiç ağlamamışım gibi ağlıyordum. Ağlayamadığım her şey için ağlıyordum. Ji Hyuk'a bulamadığım yemeklere, eve geç gelmelerime, Woo Tak'ın yaptıklarına, Haru'yu o şekilde görmenin acısına, Na Na'ya, Jackson'a, Hanbin'i ölü gibi görmeme, Jiyong'un yaralanmalarına ağlıyordum. 

-Benden nasıl saklarsın ? o kadar planı

-Karışmanı istememiştim ama sen yine yaptın yapacağını dediğinde gözlerimi sildim ama bir işi yaramadı. 

-Ben çok korktum Jiyong. Jackson. Ah Tanrım

-Geçti bebeğim. Artık geçti

-Gidelim buradan Ji

-Nereye istersen 

-Sadece gidelim. uzaklaşalım. Eun Ji bunlarla büyümesin. Ne senin gibi, ne de benim gibi. Acı içinde büyümesin. Benim gibi kaçırılmaya alışmasın, senin gibi adam öldürmek zorunda kalmaya da. Kızım için gidelim. Ailemiz için, bizim için gidelim

-Gidelim dedi ve beni kendinden ayırdı. Kan dolmuş avucunu açtı. Direkten vuran ışıkla pırlanta yüzük avucunda parladı. Yüzüne baktım. Bunu yanından ayırmamış mıydı hiç ? Yüzüme onay istercesine bakıyordu. Kafa sallayıp onayladım. Titreyen ellerimi kandan kıpkırmızı olmuş eline aldı ve yüzüğü parmağıma geçirdi. Bir kaç saniye yüzüğe baktıktan sonra ona baktım. 

-Sanırım burada seni öpmem lazım

-Bu kadar beklemen kabahat dedim yüzümü avuçlarının içine aldı ve eğildiğinde bende biraz parmak ucuma yükseldim ve dudaklarımızı birleştirdik. İtiraf ediyorum en iyi öpücüğümüz değildi. Özellikle biraz kan ve bol miktarda göz yaşı varken ama en ilk 3'teydi çünkü hissediyordum. Onun sevgisini, korumasını, kıskançlığını, aşkını hissediyordum. O an beni öptüğü için hissettiği mutluluğu hissediyordum.

ÇETEWhere stories live. Discover now