B.73

162 14 20
                                    

-Koş diye kendime söylendim. Bir kaç kere düşmüştüm. Bir adam yürüyerek patikaya gelirkenn  kendimi bir ağacın arkasına attım ve saklandım. Hanbin'i bul. Hanbin diye kendime tekrarladım. Şuan şok halindeydim. Biliyordum bu yüzden unutmamak için kendime hatırlatmam gerekirdi çünkü düşünemiyordum. Hiç bir şey düşünemiyordum. Üzerimdeki doktor önlüğüne baktım. Yırtılmıştı ve kanlıydı. Adam ormana doğru uzaklaştığında tekrar koşmaya başladım. Tüm gücümle koşmaya başladım. Jae Wook ne kadar evde kilitlide olsa eve girmeye cesaret edemedim ve etrafından dolandığım da silah sesleri geliyordu. Hanbin'i bul. Yakışıklı olan. Koruma. Biri ile çarpıştığım da bir adım geri gidip elimdeki kalın ipe rağmen pembe silahı o kişiye doğru tuttum. Esmer ve saçları garipti. Titreyen ellerimle silahı iyice kavradım. Ji Eun demişti. Kim çıkarsa vur diye ama ya Hanbin ise. 

-Hanbin ?  dedim sessizce. Karşımdaki adam kafasını iki yana salladığında gözlerimi ateş etmek için kapattım. Tüm cesaretimi topladım ve gözlerimi daha da sıkı kapattım. Yapamayacaktım. Ben hayatta kalmalarına yardımcı olurdum. Ben birini öldüremezdim

-Hanbin arkadaşım. Ben Youngbae  dedi karşımdaki adam ateş edemeyeceğimi anlamış olmalıydı . Gözlerimi açtığımda bana acıdığını görebiliyordum. 

-Sadece Hanbin. Sadece Hanbin'i bulmalıyım. Ona demem gereken var dediğimde koluma uzandı. Silahı geriye çektim. 

-Arkadaşıyım. Seni Hanbin'e götüreceğim dedi ve silahı alıp elimdeki ipi çözdü. O kadar yavaş davranıyordu ki sanki kırılacak bir şeydim . Belimden tutup bana destek oldu. 

-Merak etme. Artık güvendesin dedi ve ben sebepsiz yere ona güvendim. Beni bahçe kapısına doğru çıkardığına bütün güvenlikler, evin bütün korumaları bir yere toplanmıştı. Hareket edemiyorlardı. Bir kaç erkek onlara kaçmasınlar diye bağlıyordu. Yine de onlar dışında etrafta belli bir kalabalık vardı. Sayabildiğim kadarıyla 11 erkek, 8 kız. Hepsi bana bakıyordu. Ensesinde tam göremediğim garip bir dövmesi olan siyah saçlı herif bize yaklaştı.Bu korumaları onlar mı etkisiz hale getirmişti ? Bahçeden çıktığımda yanımdaki adama korkarak tutunduğum da boşta olan eliyle elimi tuttu. 

-Sorun yok dedi güven vermek istercesine ama vardı. 6 yıl sonra ilk defa çıkıyordum bu bahçeden. Göz yaşlarım hala durmamıştı ve titriyordum. Korkuyordum. 20 dakika öncesinde ölecektim. Kafamda bir silah vardı.

-Hanbin ?  dedim siyahlı ve dövmeli olan adama. Kafasını iki yana salladı. 

-Benim Doktor Min. Hanbin dedi bir çocuk. Yanımdaki heriften ayrıldım ve hızla ona gittiğimde beni tuttu. Kollarını sıkıca kavradım. 

-Ko-konuş. Ji Eun. Ji Eun dedi ki arayacakmışsın. S-sen o-ona de o anlar dedi. Hanbin'i bul. Onu hemen tanırsın dedi dedim yutkunarak. Gözlerime bakıyordu. 

-Ji Eun nerede ? dedi kolumu tutan siyahlı ve dövmeli adam. Korkuyla ona bakıp geri çekildim. 

-Sadece Hanbin. Direk Hanbin'i bul dedi. Sen Hanbin misin ? dedim hala kollarını kavradığım adama bakıp. Kafa salladı. 

-Güzel. Ara. O kimi diyorsa onu ara. HADİ diye bağırdım. Ji Eun dertteydi. Hanbin siyah dövmeliyi gösterdi. 

-Onu ara diyordu

-Olamaz. Araman gerekir. Arayacak dedi Ji Eun. diye bağırdım. O ölmeden, ona bir şey olmadan araması gerekiğini aramalıydı. 

-Hayır. Yemin ederim ona diyordu. O gün silahları aldığımız gün arabadan inmeden dedi. Eğer bana bir şey olursa Jiyong'u ara dedi. Ara ki beni ne hale getirdiğini düşünüp mahvolsun dedi dediğinde siyahlıya döndüm. Bu oydu. 

-Sen Jiyong musun ? dediğimde silahlı kafa salladı. Ji Eun onun adını sayıklayarak uyanıyordu. Ben sandım ki ölen biriydi ama buradaydı. 

-O nerede ? diye bağırdığında büyük eve doğru baktım. 

-O-ormanda dediğimde kafa salladı ve oradaki herkes Jiyong'un peşine takıldı ve bahçeye adım attı. 

ÇETEWhere stories live. Discover now