B.22

245 20 36
                                    


-Bende bana bağırıyor diye ona bağırıyorum. Tanrım bisiklet mi öğretti bana bağırma antrenmanı mı yaptı bilmiyorum 

-Unnie o hep öyle. Bana silah kullanmayı öğretecekti en son bana nişan aldı. Zor sakinleştirdim dedi CL. Kahkaha attım. 

-Gerçekten sabırsız ama asıl zor olan ona öğretmen dediğimde tüm kızlar güldü. Erkekler gittiği için beraber dedikodu yapıyorduk. 

-Çabuk öğreniyor ona laf edemem ama benden şey bekliyor yürümeyi bilmiyorken ona koşmayı öğretmemi falan

-Hadi ama oppam bir kere çok yetenekli dedi Rose. Kafa salladım. Öyleydi. İnkar edemezdim. 

-Peki Seunghyun  ? Yani bir erkek bu kadar havalı olamaz dedi Bom. İçkisini içtiğinde sırıttım. 

-Siz nasıl çıkmaya başladınız ki ? 

-Hadi ama bunu bize yapma dedi kızlar Bom ise çoktan hazırlanmıştı. 

-Biz şimdi yemek yiyoruz. Bana bir anda dedi ki benimle yemeğe mi gelmek istersin benimle içmeye mi ? Bende dedim ki Seunghyun zaten yemek yiyoruz dedim. Kaşları çatıldı. O panik halinden anlamalıydım. Benimle içmek mi istersin, benimle çıkmak mı ? dediğinde benimde kaşlarım çatıldı. Çünkü ondan gerçekten hoşlanıyordum. Bir anda belinden silahını çıkarıp masaya koydu. O gözlerini açtı ve dedi ki benimle çıkmak mı istersin,yoksa benimle ölmek mi ? dediğinde ben kahkahalara bürünmüştüm. O ise bu romantik anı alkışlamaya başlamıştı. 

-Çok romantik  dediğimde alkışlamayı kesti. 

-Aman ne romantik. Silahı çıkardı diye kafedeki herkes bağır çağır kaçmaya başladı. Ödüm patlamıştı. Sonra ona yumruk atıp pislik yapmamasını gelip düzgünce sormasını söyledim ve kalkıp gittim. İnanabiliyor musun peşimden bile gelmedi

-Hadi canım

-Evet meğer salak hesabı ödüyormuş. Sonra Jiyong'un tavsiyesi üzerine bana bir buket çiçekle geldi. Üzerinde not. Nuna lütfen kalbimi kabul et dediğinde gülmekten artık gözümden yaşlar akıyordu. 

-Sana nuna mı diyor ? 

-Hayır demez ama ben düzgünce sor dediğim için onu öyle anlamış dediğimde göz yaşlarımı sildim. 

-Bu harika gerçekten. BAYILDIM dediğimde gülerek arkasına yaslandı. 

-O gerçekten romantik değil ama bende romantik olmasını beklemiyorum zaten. Bence dünyadaki en tatlı erkek o dediğinde aklıma Jiyong geldi. Hayır sevmiyordum ama Jiyong tatlıydı. Bunu kimse inkar edemezdi.

-Hadi kızlar yatın. Yarın herkes iş başına dedi Dara

-Şükür kız muhabettiniz bitti dediğinde tüm kızlar Jin Wo'ya döndük. Cl kafasına vurduğunda beraber merdivenleri çıkmaya başladılar. Ben kanepeye uzandım. 

-Geç Jiyong'un odasına. O bu gece gelmez

-Emin misin ? 

-En erken sabaha doğru gelirler. Burada rahatsız olursun dediğinde kafa salladım. Zaten gelemeyecekse orada olabilirdim. Gidip yatağına yattım. Tanrım yatağı bile güzel kokuyordu. Mis gibi. Gerçekten etrafa parfüm bakındım ama odada parfüm gözükmüyordu. Basit bir odası vardı. Bir büyük yatak, kitaplık, çalışma masası ve tekli bir koltuk. Kahverengi ton ağırlıklıydı. Sadeydi. Güzeldi. Yatağın en ucuna kayıp gözlerimi kapattım. 


Hıçkırık sesi duymamla gözlerimi açtım. Normalde uykum ağırdı ama Ji Hyuk ağladığında direk kalkardım. Bir hıçkırık sesi daha duydum. 

-Hey dediğimde karanlıktan hiç bir şey görmüyordum

-Ne oldu ? dedi Jiyong. Sesi ağlar gibi gelmiyordu ama kötü geliyordu. 

-Sen.. ağlıyor musun ? dedim yataktan kalkarken. 

-Hayır. Saçmalama istersen yat uyu 

-Jiyong dedim sesinin geldiği yöne ilerledim. Odanın diğer köşesi

-Gelme buraya yat dediğinde yanına çöktüm. 

-Şitt sorun yok 

-Burada olduğunu bilmiyordum dedi ağzından bir hıçkırık kaçınca eliyle ağzını kapattı. 

-Sorun yok. Sormayacağım. Sadece iyi misin ? 

-Değilim dedi ve ben nedenini sormadım. Soramadım. Bunun yerine en iyi yaptığım şeyi yaptım. Sarıldım. 

-Olacaksın dedim belime sarılıp kafasını göğsüme koydu. 

-Çok daha iyi olacaksın. Biliyorum diye fısıldadım. 

ÇETEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin