B.87

163 16 8
                                    

Hastanenin girişinde elimde kağıtla duruyordum. Göz yaşlarımı sildim ve tekrar kâğıda baktım.

-Unnie dedi Haru. Kafamı iki yana salladığımda sustu. Başım dönüyordu.

-O gece. Yola çıkmadan bir gün önce. Odama geldi konuşmak için v-ve ben Haru ben dedim ama konuşamadım.

-Geldim dedi Hyorin. Kalktığımda titreyen ellerimi tuttu.

-Sakin ol önce

-Nasıl sakin olabilirim ? Ben hamileyim v-ve 2 buçuk aylık ve Jiyong ile çok eskiden konuşmuştuk öylesine. O çocuk istemiyor bile. Bana bu dünyaya çocuk getirmek aptallık demişti. Özellikle benim gibi bir çete üyesiysen demişti. Ben ne yapacağım ? Tanrım bir de bir kereden bir şey olmaz demiştim. Ne kadar salağım dedim hıçkırarak. Elleriyle yanaklarımı tuttu ve göz yaşlarımı sildi.

-Bebeğim ağlama. Eğer istemezse bu onun sorunu. Biz bize yeteriz Ji Eun dedi ve bana sarıldı. Şuan bu sarılma o kadar iyi geldi ki Haru'da bize katıldığında gülümsedim.

-Şimdi doktor bir şeyler dedi. Öncelikle çok dikkatli olmamız gereken bir dönem. Malum biraz geç öğrendiğimiz için ve sen yemek yemediğin için bebek çok zayıf. Bu durumda hem sen hem de o tehlikede. Bir kaç hap yazdı. Bunları almalıyız dediğinde sadece kafa sallıyordum.

-Ve bence geri dönmeliyiz dedi Haru. İkimiz de ona döndük.

-Yani bebeği abime söylemen lazım biliyorsun dimi ?

-Hayır. Hayır geri dönemeyiz. Hayır ona söyleyemem. Aldırmak isterse. Bir daha yüzüme bile bakmayacak. Seul'e gitmiyorum bir daha. Bu daha iyi. Haru bana öyle bakma. Siz gidin. Yapamam

-Ji Eun dedi Hyorin. Ellerimi ondan çektim. Yapamazdım.

-Yapamam. Benden nefret edecek. En iyisi hiç gitmemek anladın mı ? O.. bak o gerçekten çocuk istemiyor. Asla istemiyor. Bunu konuşurken orada olsaydın anlardın. O ses tonundan, o kararlılığından anlardın

-Unnie yine de ona sormalısın. O bebeğin babası. Aynı durumda olsaydın ne isterdin ? Biraz empati kur

-Haru

-Haru haklı. Eğer istemezse basarız tekmeyi naparsa yapsın. Anladın mı ? Ama bilmesi lazım. Ji Eun bu ona haksızlık olur dediğinde sırtımı döndüm ve yürümeye başladım. Anlamıyorlardı. Eğer bu çocuğu istemezse , aldırmak isterse mahvolurdum. Kalbim buna dayanmazdı.

-Ji Eun dedi Hyorin ama sesi çok uzak geliyordu. Bütün sesler uzak geliyordu. Her yer dönüyordu. Kendimi bir anda yerde buldum ve her şey karardı.

-of ne oluyor ? Dedim sinirle. O kadar hareket ediyorduk ki midem bulandı. Midem bulan- siktir olanları hatırladım. Hızla yattığım yerden kalktığımda serum canımı acıttı. Kafamı kaldırıp asılı olan seruma baktım. Hastanede değildik. Karavamdaydık. Haru yanıma geldi.

-İyi misin ?

-Bu da ne ?

-Unnie o serum. Hyorin unnie halletti. Bayıldığın için. Bebeği kontrol ettiler. Merak etme iyi. Zaman kaybetmemek için yola çıktık.  Bekle serumu çıkarayım dediğinde kolumu çektim.

-Merak etme Hyorin unnie bana çok serum taktı. Bir çok kez çıkardım dedi ve kolumu tuttu

-Neden zaman kaybetmiyoruz ?

-Madem gidiyoruz düğüne yetişelim dedik dedi ve serumu çıkardı. Ayağa kalktım

-Nereye ?

-Seul'e dedi Hyorin. Kaşlarımı çatıp ön tarafa koltuğa geçtim.

-Sen kalktığına göre biraz ben yatıyorum. Unniyi yalnız bırakma Ji Eun. Uyuklarsa ölürüz dedi ve yatağa yattı. Haru canı istediğinde unnie diyordu. Salak kız.

-Hyorin gitmek istemiyorum demiştim

-Bende sana dedim ki bunu bilmeye hakkı var. Kendini düşünüyorsun

-Kendimi düşünmüyorum. Bebeği düşünüyorum

-Onun da buna hakkı var. Belki Jiyong kabul edecek ve devam edeceksiniz. İleri de bebek babasını sorduğunda ne diyeceksin ? Babanın senden haberi yok mu ?

-Öldu derim. Herhangi bir şey derim dediğimde sinirle yüzüme baktı. Arabayı kadar hızlı sürüyordu ki kaza yapmadığımız için şanslıydık. Uzun bir süre sustu. Dışarı izlemeye başladım. Hala düz gözüken karnıma baktım. Elim karnımı buldu.

-Nasıl bir his ? Dediğinde gülümsedim.

-Onu hissetmiyorum ama orada olduğunu bilmek bile... saçma biliyorum henüz bu sabah ögrendim ama bu gerçekten güzel

-Saçma değil dediğinde gülüyordu

-İnanabiliyor musun bir günde teyze oldum ve Haru'da hala dediğinde sırıtıyordu 

-Anne oldum. Beni geçebilir misiniz ? Dediğimde ikimizde kahkaha attık. Bir süre sonra bana baktı ve kafasını hemen önüne çevirdi.

-Söyle hadi. İçinde tutma dediğimde gülümsedi.

-Ji Eun. Benim babam yoktu. Hiç olmadı. Annem hamile kaldığında henüz lisedeymiş. Babam da yapamayacağını, henüz bir kariyeri olduğunu. Okumak istediğini söylemiş. Annem de bu olanlardan sonra Daegu'ya tanışmış. 5 yaşına kadar insanların babası olduğunu bilmiyordum. Maddi durumumuz kötüydü. Annem çalıştığı için dışarı çıkmazdım. Sonra okula başladım. Kendimi o kadar yalnız hissettim ki. Biriyle kavga ettim. Okul ailemi çağırdı. Kızın annesi babası gelmesine rağmen benim sadece annem geldi.  Çıktığımızda ağladım ve anneme bağırdım. Kavga ettik. Çok kötüydü. Bir yerde okudum babalar kızların ilk aşkıdır diye. Kalbimi kırdı bu söz. Babası olmayan çocuklar hep biraz üzgündür ama bir şey diyim mi ? Annemi kaybettikten sonra anladım. Annesi olmayanlar yarım kalmıştır dediğinde ona baktım ve göz yaşlarımı sildim.

-Peki annen ?

-Beni okutmak için çok uğraştı. Tıp kazandığımda ondan mutlusu yoktu ama sonra mezuniyetimi göremedi. Son yılımda öldü.  Vücuda saha fazla çalışmaya dayanamadı. Evlere temizliğe giderdi. Onun için zor olmalı. Bana hiç belli etmedi. Ve ben hala o zamanki kavga için pişmanım

-Üzgünüm

-Bende ama eminim o bunu biliyordur. Bir sözü vardı. Anneler bilir. Ji Eun sende bileceksin. Çocuğun için en iyisini. Daha iyi olacağını düşünüyorsan bana şimdi istemiyorum gitmeyelim de geri dönerim ama bunu yaparsan pişman olacağını biliyorum. Pişman olmanı istemiyorum. Eğer kabul etmezse o zaman bir daha yüzüne bile bakmayız. Yemin ederim. Git hemen karşına geç söyle demiyorum. Düğüne gidelim. Kendini toparla ve düğünden sonra düşün

-Korkuyorum

-Biliyorum ama artık düşünmen gereken biri daha var

-Sence yetişir miyiz ? Düğüne

-Sen onu bana bırak dediğinde yola döndüm. Elimi karnımın üzerindeydi. Senin için ufaklık. Senin için deneyeceğim.


ÇETEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin