B.119

152 17 56
                                    

-Ne düşünüyorsunuz?

-Be-ben bilmiyorum dedim Jiyong'un sorusuna. Kız salonda otururken kızın teklifini kabul edip etmemek için konuşuyorduk. Kız fazla ufak tefekti. Tamam kabul ediyorum aynı boyda sayılırdık. İnce bir bedeni ve benim eski uzun saçlarıma benzer upuzun saçları vardı. Saçlarını görünce eski halimi özlemiştim. Kestiğim dakikadan beri pişmandım zaten. 

-Bana seni hatırlattı nuna. Hadi yapalım bunu dedi Mino. Herkes bana baktı.

-Ben bilmiyorum dedim tekrardan.

-Ne demek bilmiyorum Ji Eun. Artık ekiptensiniz yani bir şey de dedi Jiyong. Kimseden ses çıkmazken neden bana soruyordu be ? 

-Ekipte miyiz ? Yani şu havalı taç dövmesini yapabilir miyiz? Dedi Hyorin. Bae kolunu onu omzuna attı. Tamam bu büyük bir ayrıntıydı. sadece bir haftadır hapisteydim be. 

-Sen istersen yapabilirsin dediğinde Jiyong ile bakışıyordum.

-Sadece.. Emin değilim Ji

-Neden ? Sen de bu şekilde gelmiştin bize ve YG o zaman 17 kişiydi. Şimdi 21

-Ne yani onu YG'ye mi dahil edeceğiz ? 

-Hayır... hayır ben öyle bir şey demedim. Sadece sen de ekipte değildin ama bizimle kalmaya başladın. Haksız mıyım ? Yani bu duruma en olumsuz bakan sen olursun diye düşünmüştüm diye açıklama yaptı. Surat astım. 

-Ama artık bir çocuğum var ve ben sadece dikkatli olmak istiyorum. Kız burada kalacak ve onu tanımıyoruz

-20 kişiyiz. Bir kız ne yapabilir ki ? Dedi Lisa. Haklıydı. Sadece kuruntu yapıyordum. Hem kötü birine bile benzemiyordu. Sadece saçmalıyordum. 

-Doğru. Sadece anne olduğum için yani boş yapıyorum. Gereksiz önlem dedim gülmeye çalışarak. Herkes rahatlamış gözüktü.

-O zaman kabul ediyoruz ? Dedi Jiyong. Herkes onayladı. Mino kalkıp kızı çağırdı. Kız utangaç bir tavırla hepimizi süzdü.

-Yani intikam abinden alacaksın ? Dedi Seunghyun. Kız kafa salladı. Beyaz kısa bir elbise giyiyordu. Sadece susup dinliyordum. 

-Babam mafya. Silah ticareti ile uğraşıyordu. O ölünce bütün mal varlığı anneme kalacaktı. Abin annemi öldürdü. Gerçek annesi değil. Üvey abim. Bir önceki karısından. Babam tüm mirasını anneme bırakmış. Dolayısıyla annem öldüğü için sıra bendeydi. Zor kaçtım dediğinde onun üzülmüştüm. Ayağa kalktım ve anlayışla gülümsedim.

-Üvey abilerin ne kadar bela olduğunu bilirim dediğimde kız da bana bakıp gülümsedi. İnce bedenine rağmen hafif tombik yanakları onu şirin gösteriyordu. 

-Yani evet kabul ediyoruz. Hyorin ve Haru'nun odasında kalırsın. Yalnızca iş bitene kadar

-Abim ortadan kalktığı gibi evime döneceğim. Merak etmeyin dedi kız. Ona masada bir yer açtım.

-Peki YG'yi nasıl buldun?

-Aslında çok zor olmadı. Sizi arıyordum zaten dediğinde Jiyong güldü.

-Bu bana birini hatırlattı dediğinde göz göze geldik ve gülümsedim.


-----HARU------

-Utanmaz diye söylendiğimde Ji Eun bana baktı.

-Ri mi yoksa NaNa mı ?

-Tabi ki de Ri. Kızın ne suçu var ? Dediğimde kıkırdadı.

-Baksana nasıl konuşuyor kızla? 

-Madem o kadar kıskanıyorsun neden bir tepki vermiyorsun?  Burada konuşmak dışında

-Kıskanmıyorum dediğimde tek kaşını kaldırdı. Omuz silktim. Kıskanmıyordum ki. Sadece sinirliydim. Yani beni sevdiğini söylüyordu ama önüne gelen fırsatı da tepemiyordu.

-Aylar geçti Haru. Hep senden adım bekledi. Gözünün içine baktı çocuk 

-Yani ? 

-Belki de artık beklemek istemiyordur. Olamaz mı ? Kimse kimseyi çoook uzun süre beklemez.  Belki de senden bir tepki almadığı için artık emin olmuştur onu sevmeyeceğinden

-Onu sevmiyor değilim unnie 

-Ama öyle gözüküyor dediğinde ayağa kalktım.

-Seungri dedim tamam sesim biraz yüksek çıkmış olabilirdi ama dikkatini sonunda bana çevirmişti.

-Efendim?

-Bugün sofrayı toplama sırası bizde ama sen muhabbet ediyorsun. Bana mı kitleyeceksin   ? Diye sorduğumda sesim kesinlikle sinirli çıkıyordu. Çok normaldi sonuçta sofra toplama işini bana kitliyordu. Ayağa kalkıp bize doğru geldi.

-Üzgünüm hala yemek yiyorsunuz sandım

-Neyiz biz şişko mu ? dediğinde Ri ve Ji Eun aynı anda kaşlarını çattı. Gözlerimi devirdim. 

-Eveet şuan fazla alınganlık yapıyor. Sebebi ise belli dediğinde ikimizde Ji Eun'a döndük.

---------JİEUN----------

-Hadi hızlı ol dediğinde gülümsedim. Arabaya bindik. Saat sabahın erken saatleriydi. Bugünün sıcak olacağı belliydi. Jiyong beni uykudan uyandırmış ve hızla evden çıkarmıştı.

-Nereye gidiyoruz ?

-Gidince görürsün bebeğim

-Eun Ji evde k-

-Kızlarla dün konuştum. Hadi ama evde ona bakmak isteyen sayısız kişi var dediğinde gülümseyip kafa salladım.

-Biraz uyu. Yolumuz uzun. Varınca uyandırırım dediğinde kafa salladım ve gözlerimi kapattım. Reddedemeyeceğim bir teklifti. Uykuya dalmak üzeriyken parmaklarımı parmaklarına geçirdi. Gülümsedim ve kendimi uykuya bıraktım. 


-Nasıl yani?  Dedim arabanın kapısını açıp okyanusa baktım. Jiyong'da benimle beraber indi. Ona döndüm.

-Sen ciddi misin ? Dedim bir kaç adım okyanusa doğru yürüdüm. Ona döndüm.

-Keşke bilseydim. Kıyafet alırdım yüzmek için

-O çantada ne var sanıyorsun?  Dedi arka koltuktaki çantayı göstererek. Yüzümde kocaman bir gülümseme ile ona sarıldım.

Üzerimizi değiştirdiğimiz gibi suyun kenarına geçtik. Beyaz kısa bol bir elbise geçirmiştim bikininin üzerine. Güneşten yanmaktan nefret ederdim. Ayaklarım suya değdiği gibi  soğukla titreyip bir kaç adım geri kaçtım. Saat hala erkendi bu yüzden sahil bomboştu. Jiyong beni belimden tuttuğunda gülerek ona baktım.

-Teşekkür ederim. Bunu hep istemiştim. Sana anlattığım planlar arasında en çok bunu istemiştim. Seni seviyorum bebeğim. Bu..bu çok anlamlı. Bütün gün yüzebilirim. Geceye kadar dediğimde gülerek dudağımı öptü.

-Lee Ji Eun dediğinde gülümsedim.

-Benim güzeller güzeli kızım Kwon Eun Ji'nin annesi, hayatımın anlamı dediğinde dizlerinin üzerine çöktü. Elini cebine attı.

-Yo hayır hayır hayır dedim gülerek. Tanrım. Kafayı yemek üzereydim. 

-Hayatımın sonuna kadar seninle bisiklete binmek, yüzmeye gitmek, piknik yapmak, sarhoş olana kadar içmek gibi sıradan şeyleri yapmak için can atıyorum. Peki sen daha bunlar gibi bir sürü sıradan şeyi tüm hayatın boyunca benimle yapmak, her sabah benimle uyanıp günüme neşe katmayı kabul eder misin ? Dedi kutuyu açtığında içinde çok güzel işlemeli bir yüzük vardı. Heyecandan ellerim titriyordu.

-Benimle evlenir misin ? Karım olur musun ? Dediğinde tutamadığım kahkahayla kafa salladım.

-Evet. Evet bebeğim. Seninle evlenirim dediğimde yüzüğü parmağına geçirdi ve beni belimden kavrayıp döndürdüğünde boynuna tutundum. Durduğuna onu öptüm. Uzunca öptüm.

-Seni hep mutlu edeceğime , asla üzmeyeceğime yemin ederim. Sana ve kızımıza çok iyi bakacağım dedi alınlarımızı birleştirerek.

-Hep yanında kalacağıma ve seni seveceğime yemin ederim Jiyong

-Seni seviyorum dedi ve ben bende demek yerine dudaklarımızı tekrar birleştirdim.

ÇETEWhere stories live. Discover now