B.71

153 15 13
                                    

Önce Hyorin'e mi gitmeliydim Haru'ya mı ? Hızla evden çıktım. Hyorin'e gidecektim. Haru zaten orada kilitliydi. Zavallı Hyorin kim bilir ne haldeydi ? Ağaç eve doğru koştum. Karşısındaki ormana baktım. 

-Yalvarırım bırak beni. Kimseye bir şey demeyeceğim. Lütfen bırak gidelim. dedi Hyorin ağlayarak. Yavaşça sese doğru ilerledim. Şuan kafamdan kan akıyordu, siyah ve göğsü yırtık bir gecelik vardı üzerimde, ayaklarım tüm toprak yolu koşarken yaralanmıştı hatta birine cam girdiğini hissediyordum, kolumu çizen diken yüzünden az az koluma kanıyordu ama pes etmedim. Gelen sese doğru ilerledim. Bugün bitecekti. Bugün o ikisi kurtulacaktı. 

-Woo Tak dedim arkasındayken. Bana baktı. Şaşırmıştı ama yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. Anlık gelişen şeyler onu psikopatça mutlu ediyordu. 

-Hadi ama Jae Wook senden dayak mı yedi ? dediğinde silahı kafasına hedefledim. Ne kadar ciddi olduğumu göstermek istiyordum ama aslında ateş falan edemezdim. 

-Hyorin'i bırak. Buradan gideceğiz. Sonra ne yaparsan yap anladın mı ? dediğimde HyoRin'e yaklaştı. 

-Yaklaşma ona dedim Hyorin dizlerinin üzerine çökmüş ondan bir kaç  adım ötedeydi. Elleri bağlıydı ve korkuyla kafasını iki yana salladı. 

-Ji Eun. Seni buraya getirdiğim için pişman olmaya başlıyorum

-Olmalısın da. İzin ver gidelim. Gerçekten umurumda değil hiç bir şey. Sadece Haru ve Hyorin'i istiyorum

-Vay minik Hyorin rahat durmamış. Sırf senden kurtulmak için zavallı Bay Lee'ye oldu olan HyoRin. Senden o kadar sıkıldım ki seni öldürmek istedim ama Bay Lee kalacaktı. Artık ondan da sıkılmıştım ve senin yerine aldığım doktor da bu kadar meraklı olur mu diye düşünüyordum. Sonunda Jae Wook bana bir fikirle geldi. Dedi ki neden ikisini de öldürmüyorsun ? Bu evden sadece 4ümüz çıkarız dedi. Mantıklıydı. 4ümüzden kastım biz ikimiz Haru ve senden bahsediyorum Ji Eun. Bilirsin Jae Wook biraz sana abayı yakmış. Zavallı

-Babamı gerçekten sen mi öldürdün ? dedim sinirle. Gülerek kafa salladı. 

-Seni buraya getirdim çünkü YG peşimdeydi. Sen de onlarlaydım. Ne bok yediğini tabi ki de biliyorum. 6 yıldır seni takip ediyorum. Babanın ölmesi planlı bile değildi ama bence tam oldu. Sadece bir iğneye baktı. Nasıl felç olduysa o şekilde. Tabi felç kısmını anneme borçluyuz 

-Ne ? dedim şaşkınlıkla. Bunu beklemiyordum. Sanki çok basit ve önemsiz bir şey anlatıyormuş gibi konuşuyordu. Nasıl bir deliydi bu ? 

-Evet evet şaşır. Seni annem bu evden yolladı. Seni ve minik Jo Hyuk'u. Hadi ama tüm hayatımız bu plana bağlıydı. Annem babanı kendine aşık ettiğinde annen yapacak bir şeyi kalmamıştı. Defolup gitmişti. Sonra da sizi yolladı. Babam yani üvey babamda buna pek aldırış etmedi ama talihsiz bir kaza! sonucu felç kalınca ortalık bana kaldı. İlk işim sizi bulmaktı Ji Eun. Geri dönmeyeceğinden emin olmak için ama seni kendi ellerimle getirdim. Mecburiyetten

-Neden yaptın tüm bunları ? dedim ağlamamak için daha fazla konuşmadım. Konuşursam ağlardım. Bütün hayatımı ellerimden almışlardı. Bütün anılarımı, ailemi almışlardı. 

-Çünkü neden  ? Yani annem bu eve gelebilmek için, bu mirası alabilmek için Jae Wook ve beni terk etti. İnanabiliyor musun annem sizden kurtulana kadar tek kaldık biz

-Bir dakika sen ve Jae Wook- 

-Kardeşiz aptal. Anlamadın mı gerçekten ? dediğinde psikopat gibi gülüyordu. O an aklıma geldi. Biz küçükken evde dolaşan kadın. Cadı gibi olduğu için Jo Hyuk ondan hep korkardı. Tanrım. Ellerim titriyordu. 

-Şimdi herkesten kurtulmuşken. Sen mi bana engel olacaksın ? 

-Evet dedim ve ateş ettim. 

ÇETEWhere stories live. Discover now