B.52

157 17 5
                                    

Gözlerimi sildim. Masa hala olduğu gibiydi. Tabi yemekler soğumuştu. Mavis ağladığımı fark edince gelip kucağıma atlamıştı ve son iki saatte olduğu gibi hala oradaydı. Böyle oturamazdım. Belki diğerleri tamam ama Jiyong bana haber vermeden bunu yapamazdı. Buna hakkı yoktu. Benimle beraberken beni bu şekilde terk edemezdi. Neydim ben ? Hayvanı mı ? Hesap bile verme gereği duymadan, sebep açıklamadan nasıl giderdi ? Kimdim ben onun için ? Bu kadar mı değersizdim ? Ayağa kalktığımda Mavis kucağımdan düştü. Odaya çıktım üzerime bir pantolon ve kazak geçirdim. Montumu da giyip dışarı çıktım. Kenarda depoya yaslı bisikleti gördüm. Yanından geçerken bir tekme attım. Bisiklet yere düştü. Koşmaya başladım. Nefesim tükenene kadar koştum, göz yaşlarım bitene kadar koştum. Şehir merkezine geldiğimde bir binanın çatısına tırmandım. Birinden diğerine atladım. Sonra bir diğerine. Bara kadar atladım. Kendimden uzaklaştım. Her şeyi bıraktım ardımda.Çatıdan indim ve bara baktım. Henüz gecenin erken saatleriydi. Kalabalık değildi. İçeri girdiğimde Namjoon suratıma baktı. Gittiklerini biliyordu. Biliyordu. Yerlerini de biliyor olmalıydı. 

-Neredeler ? 

-Bilmiyorum

-Namjoon diye bağırdığımda suratını astı. Bardakiler bize döndü.

-Suga nerede ? dedim gözlerimi sinirle kapatıp. Kimse bilmiyorsa da o biliyordur. Suga biliyordur. 

-Oda bilmiyor dediğinde kafamı iki yana salladım. 

-Namjoon Suga ne-

-Buradayım dedi Suga ve gelip bir tabureye oturdu. Ona bakıyordum. Gözlerini gözlerime dikti. 

-Neredeler ? 

-Bilmiyorum 

-Suga bak lütfen. Biliyorsun. Bilmen gerek. Jiyong sana söyler

-Söylemez 

-Peki Kook. O nerede ? 

-Bak Ji Eun. Kook zaten kötü bir durumda. Lütfen daha fazla buland-

-Ben değil miyim  ? Ben kötü değil miyim ? Aynı evde kaldığım insanlar bir sabah yok oluyor. Sanki hiç olmamışlar gibi ve sen. Nerede olduklarını bildiğini bilmeme rağmen susuyorsun

-Bilmiyorum

-Başkasına yalan söyleyebilirsin ama ben yemem. Kook nerede ? 

-Bunu sana söylemeyeceğim. Onu korumaya çalışıyorum

-Benden mi koruyorsun ? dedim sinirle. O sinir bozucu bakışlarını üzerime dikti. bu çocuk bu kadar sinir bozucu değildi. Bu çocuk... o zekice esprileri yapan çocuk şuan karşımda sinirle bana bakan çocuk değildi. Sanki bir günde değişmişti. 

-Kook nerede ? diye bağırdığımda Tae'nin bizde doğru geldiğini  gördüm. 

-Ona iyi gelmeyeceksin. Biliyorum. Bu yüzden git-

-Nuna dediğinde ses döndüm. Merdivenlerdeydi. Duruyordu. Göz yaşlarım yarım saat önce bitti diye düşünsem de onu görünce akmaya başladılar. Çocuğum sanki bir günde çökmüştü. 

-Kook dedim ona doğru giderken. Merdivenlere geldiğimde çıkacak gücüm yoktu. Aşağı inip bana sıkıca sarıldı. 

-Kook bana bildiğini söyle. Lütfen. Yalvarırım nerede olduklarını söyle bana dedim ama kafasını iki yana salladığında bende sıkıca ona tutundum. 

-Ne yapacağım ben ? Bu haksızlık. Bu haksızlık Kook

-Üzgünüm nuna. Çok üzgünüm dedi ve daha sıkı sarıldı. 

---KOOK 1 Gün önce

-Bu saatte neden buradasın ? dedim merakla. Lisa mesaj atmıştı ve buluşmak istediğini söylemişti. Evin hemen arkasındaki sokağa geçmiştim. Gözlerime bile bakmamıştı. 

-Lisa

-Ben gidiyorum 

-Ne ? diyebildim sadece. Nereye ? Neden ? 

-Gidiyorum. Senden ayrılıyorum. Bitti dedi o kadar duygusuz konuşmaya çalışıyordu ki sonunda sesi titremese asla umursamadığını düşünürdüm. Ellerini tuttuğumda hızla çekti. 

-Lisa. Sorun ne ? Lütfen yapma bunu. Neden şimdi ? Durup dururken nereye ? 

-Gidiyoruz. Hep birlikte. Tüm YG

-Nereye ? 

-Söyleyemem. Ben bile bilmiyorum ama şartlar böyle gerekti

-A-ama

-Uzatma dedi artık sesi tamamen duygusuzdu. Onu tanıyordum. Canının yandığını biliyordum. Arkadaki arabaya baktım. Jisoo nuna ve Jennie öndeydi. Arkada Rose vardı. 

-Ne demek uzatma Lisa ? Ayrılıyorsun. Gideceğim diyorsun

-Çünkü gitmem gerekiyor. Hepimiz gidiyoruz

-Bende geleyim. Biz de. Bizimkiler zaten ben istersem gelir. Sorun yok. Hangi şehre gideceksek sorun yok. Yan yanaysak sorun yok. Halledebiliriz

-Halledemeyiz Kook. Halledemeyiz. Bu senin benim dışımda. Bu ikimizin dışında. Ne sen ne ben önemli değiliz. Gitmemiz gerek. dedi eliyle yüzünü kapattı. Acı çekiyordu. Neden bunu yapıyordu o zaman ? 

-O zaman neden geldin buraya ? Neden ? Veda mı şimdi bu ? Ne bu yaptığın diye bağırdığımda ellerini birbirine doladı. 

-Senden bir şey isteyeceğim dediğinde alayla kahkaha attım. Bir şey mi isteyecek ? Dalga mı geçiyor ? 

-Kendime iyi mi bakayım ? Ne isteyeceksin ? İnsanlar ayrıldıkları insanlardan bir şey istemez 

-Kook. Elimde olan bir şey değil. Bunu biliyorsun dedi kafamı çevirdim. Ona bakmak istemiyordum. Ona bakarsam ağlardı. Onsuz yapamazdım. Beni bırakamazdı ama gidiyordu işte. 

-Ne istiyorsun ? 

-Ji Eun unnie 

-Ne oldu ona ? dedim bu sefer ona dönmüştüm. Dudağını ısırdı.

-Yoksa onu almayacak mısınız? Tanrım siz nasıl insanlarsınız ? Nunanın tek olduğunu biliyorsunuz. Neler yaşadığını da. Nasıl onu bırakırsınız ? Bu kadar mı acımasızsınız dediğimde gözlerinden yaşlar düştü. 

-Üzgünüm. Jungkook gerçekten çok üzgünüm

-Neden ağlıyorsun ? dedim sinirle. Ağlamasından nefret ediyordum. Bunu biliyordu. Neden ağlıyordu ? 

-Elimde değil. Gerçekten değil. Gitmeliyiz. Lütfen ona iyi bak. Ona sahip çıkın. Onu emanet edecek kimsemiz yok. Kızlar ve ben onun hakkında endişeliyiz. Lütfen. Ona ve kendinize iyi bakın dediğinde ona sarıldım. Sıkıca boynuma doladı kollarını. 

-Üzgünüm

-O benimle. Ona bir şey olmasına izin vermeyeceğim

-Teşekkür ederim. Kook çok teşekkür ederim

-Sorun yok. Sadece ağlama. 

ÇETEWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu