B.131

130 14 26
                                    

-Delireceğim Lisa açmıyor telefonu

-Başına bir şey gelmesin. En son ne zaman konuştun ?

-Bu sabah işte. Numara ve fotoğraf attım. Saatler geçti dedim panikle. Hanbin'e saatlerdir ulaşamıyordum. Pencereden Na Na'nin tek başına dışarıda oturup telefonla konuştuğunu gördüm. Bugün çektiğim fotoğraftaki numarayı yazıp aradım. Meşguldü. Telefonumu sinirle bir kenara attım.

-Ben gidip ağzını arayacağım

-Ne ? Unnie bu iyi bir fikir değil. Ya anlarsa ? Dedi Jennie. İkisinin odasındaydım.

-Anlarsa anlasın. Hanbin tehlikede olabilir dedim ve odadan çıktım. Hızla aşağı indim ve bahçeye geçtim. Evdeki herkes odalarındaydı.

-Hey üşümedin mi ? Dedim Na Na telefonu kapatıp bana döndü ve gülümsedim.

-Gel otur unnie. Çok da soğuk değil dediğinde yanına oturdum.

-Bugün için-

-Unuttum bile diye lafımı kesti. Yukarı odamın olduğu yere baktı. Işık kapalıydı.

-Jiyong oppa uyudu mu ?

-Ah herkes uyudu. Yorucu bir gündü dedim halbuki bizimkilerin ne yaptığını bilmiyordum. Saatlerdir Lisa ve Jennie ile beraber Hanbin'e ulaşmaya çalışıyordum.

-Ne demezsin dedi gülerek. Kendimi gülmeye zorladım. Anın gerginliği beni öldürecekti.

-Telefonun yanında mı unnie ?

-Hayır. Odada kaldı. Bir şey mi oldu ? Getireyim mi ?

-Fotoğraf çekilelim diyecektim. Anı olsun. Aa benimki var. Benden çekilelim

-Belki sonra. Şuan kendimi güzel hissetmiyorum dedim gülerek. Bir kaç dakika geçti.

-Biraz yürüyüşe çıkalım mı?

-Ne ? Bu saatte mi ?

-Geve yürüyüşü eğlencelidir. Bir tur atarız evin etrafında dedi reddetmek için bir bahane aradım.

-Hadi ama unnie dedi ve elimi tutup beni kaldırdı. Beraber bahçeden çıktık.

-Sadece bir tur dediğimde kafa salladı. Yan yana yürüyorduk.

-Aslında sana benziyorum dimi?  Dediğinde onu baştan aşağı süzdüm ve kafa salladım. Gerçekten de benziyordu. Boyumuzdan kilomuza kadar aynı gibiydik.

-Unnie size yalan söylemedim. Babam öldükten bir ay sonra annem öldü. Kalp krizinden ve abim.. o kötü biri

-Sana inanıyorum diye yalan attığımda güldü. Ona baktım

-Hayır. İnanmıyorsun Ji Eun dediğinde kaşlarımı çattım. Neydi şimdi bu konuşma ?

-Ama gerçekten böyle oldu ve ben abimi öldürtmek için batı bölgesine geçtim. Sizi arıyordum. Her yerde YG'yi soruyordum çünkü abim çok güçlü bir rakipti. Onu ben öldüremezdim. Beni tanıyordum yapacağım hamleleri biliyordu dedi evim yan tarafına döndük. Eve döndüğümde Jiyong'a bu tarafa daha çok aydınlatma yapmasını söyleyecektim. Gergince yutkundum.

-Anneni kalp krizinden öldü yani dediğimde kafa salladı.

-Bir ilaç var. Anti depresan. Dozunu fazla alırsan kalp krizi geçirirsin.

-Abin ondan mı verdi annene ? Dediğimde güldü ve bir anda durduğunda bende durdum. Bana döndü. Bizden uzakta olan sokak lambasının buğulu ışığı yüzüne vuruyordu.

-Unnie çok zekisin. Gerçekten. İnsanlar beni senin için değil, GD için uyarmıştı. Çok zeki, çok acımasız diye ama o kadar acımasız değilmiş sen bile daha acımasızsın. Ayrıcaaa zekası. Evet zeki ama insanlar işin içine duyguyu katınca düşünmekte zorluk çekiyor ve evdeki herkes senin ve Lisa'nın aksine işin içine duygu kattı. Zavallı kız. Hem annesi hem babası ölmüş. Ah bir de fuhuş çetesinin eline düşmüş diye taklit ettiğinde kaşlarım çatıldı.

-Ne diyorsun sen ? YG'yi küçümseme dediğimde kahkaha attı. Geriliyordum.

-Ji Eun tamam tamam haklısın. Sana bir itirafta bulunayım dediğinde ayak sesleri duydum. Sağıma baktığımda 5 6 adamın bize doğru geldiğini gördüm. Soluma döndüm. Oradan da hızla geliyorlardı.

-Sen ne yapıyorsun? 

-Itirafta bulunuyorum. Böylelikle seni ortadan kaldırabilirim

-Ne ? Dedim adamlar artık etrafımı sarmıştı. Biri arkamdan beni yakalayıp ağzımı kapatınca debelendim. Bir tanesi daha beni tuttu. Sonra biri daha. Çığlık atmaya çalıştım ama ağzımı sıkıca kapayan el buna engeldi.

-Ji Eun. Baş belası Ji Eun. Evet biri anneme hatta babama o antidepresanı verdi. Lakin işte küçük itirafım. O kişi abim değildi

ÇETEWhere stories live. Discover now