B.110

151 15 32
                                    

-Ne yapıyorsun ? 

-Nuna hadi ama

-Tae sadece hızlı ol. Buraya gizli gizli geldim. Sırf aramayı kesmen için ama burada olduğum öğrenilirse....öğrenilirse dedim elini duvara koyup beni duvarla kendi arasına aldı. Kaşlarımı çatıp ona baktım. 

-Öğrenirlerse ne ? 

-Beni öldürürler. Bunu sende biliyorsun. Eminim Kang'da senin benimle konuştuğunu bilse aynısını sana yapar

-Kimse sana dokunamaz. Buna izin vermem

-Kafayı mı yedin ? Taehyung-

-Bay Kang ile konuşurum. Lee Ji Eun. Senden hoşlanıyorum. Bay Kang eminim seni de kabul eder 

-Peki YG ? Hepsi seni öldürmek isteyecek. Beni de. Ayrıca bir kızım var

-Onlar bize dokunamaz. Nuna sana açıklıyorum. Bay Kang onların peşinde. Herkesi öldürecek. Benimle gel. Yaşaman, benimle kalman için onu ikna ederim. Ölürsen dayanamam dediğinde kahkahayı basmamak için dudağımın içini ısırdım. Kolumdaki saate baktım.

 -Gitmem lazım dedim ve arabaya doğru ilerledim. Arkamda kaldı. 

-Nuna-

-Düşünmem lazım Tae. Diğerleri umurumda değil ama bana kızını bırak diyorsun

-Senin de ölmenden iyidir dediğinde bunların planın bir parçası olduğunu bilmeme rağmen sinirlendim. 

-Taehyung 

-Bay Kang'la onu da konuşurum. Kızın için. Lakin hemen olmaz. Önce sen gelirsin. Sonra onu alabiliriz belki. Ölmeni istemiyorum dedi vaoov bu çocuk fena oyuncuydu. Gözleri bile dolmuştu.

-Düşüneceğim. Bana sürekli mesaj atıp durma. Eğer anlaşılırsa o evde ölümü bulursun.

-Neden onlarlasın ki ? dedi bu sorunun cevabını özellikle Kang istiyordu. Tae bu konuda beni bilgilendirmişti. 

-Mecburdum. Kimsesiz kalmıştım. Çalışmam lazımdı. Onlar zaten uzun zamandır beni bekliyordu dedim hayatımda duyduğum en komik yalan ama Tae bunu dememi istemişti çünkü bu Kang'ın beni daha çok istemesine sebep olacaktı. Daha bir şey demesine izin vermeden arabaya bindim ve titreyen ellerimle arabayı çalıştırdım. Gaza yüklendim ve boş otoparktan uzaklaştım. Kang'ın saklanan adamlarını geçtiğim gibi telefonu elime aldım. SEUNGHYUN

-Oppa geliyorum. 

-Lütfen hızlı

-Ne oldu ? dedim. Artık her şey beni panikletiyordu. Korkak birine dönmüştüm. 

-Eun Ji. Asla durmuyor. Sürekli ağlıyor.

-Ah Jiyong'a versene onu

-Bende onu diyorum ama Jiyong son bir haftadaki gibi yine reddediyor. Korkak herif

-Ben korkak değilim tamam mı ? Uzaktan seviyorum

-Kıza sadece bir kere gülümsedi dediğinde ofladım. Doğruydu. Jiyong Eun Ji'ye bakmıyordu bile. 

-Geliyorum oppa. 15 dakika dedim ve telefonu kapatıp gaza yüklendim. 


Evden içeri girdiğimde tam bir curcuna vardı. Herkes Seunghyun'un kucağındaki Eun Ji'yi güldürmek için şaklabanlık yaparken içeri girer girmez Jiyong surat astığı koltuktan kalkıp bana doğru yürüdü. 

-İyi misin ? 

-Evet. İyiyim Ji dediğimde derin bir nefes aldı. Endişe ile bakan gözleri rahatladı. Bana sarıldığında gülümsedim. 

-Eun Ji hala ağlıyor dedim ve ondan ayrılıp kızıma doğru yürüdüm. Onu kucağıma aldım. 

-Tanrım çok kötü kokuyor. Oppa bari altını değiştirseydiniz. Tabi ağlar

-Üzgünüm. 50 bebek büyütüşüm ya arada unutuvermişim diye sinirle konuştuğunda bende sinirle ona baktım. 

-Ne ? Ne ? Yine ne diye dikiyorsun gözlerini ? Burada kaç veletle uğraşıyorum görmüyor musun ? Hepsi bir dert ? Onu da ben mi değiştireyim ? 

-Bir sürü kız var burada diye çemkirdiğimde herkes başka bir işle meşgul olmaya başladı. Alınarak kızıma sarıldım. 

-Oynamaya gelince iyi güzel ama altını değiştirmeye gelince meşgulsünüz ha ? Sorarım bunun hesabını size dedim ve yukarıdaki odama doğru ilerledim. Odaya girip Eun Ji'nin bezini değiştirdim ve temiz kıyafetler giydirdim. İçeri Jiyong girdi. Eun Ji'yi kucağıma aldım. Jiyong gözlerime bakıp gülümsedi. Bende. 

-Yorgun gözüküyorsun

-Yorgunum dediğimde arkama geçti ve ellerini belime dolayıp kafasını omzuma koydu. 

-Bütün yorgunluğunu senden kendime aktarıyorum dediğinde sırıtıp ona döndüm ve Eun Ji'yi koltuk altından tutup Jiyong'a uzattım. O kadar hızlı davranmıştım ki tutmak zorunda kaldı. 

-Yorgunluğumu almana gerek yok. Ben üzerimi değiştirene kadar onu tut yeter

-N-Ne ? Onu tutamam. Al onu benden diye yüksek sesle konuştuğunda Eun Ji ona bakarak güldü. Ji ise panikle bana bakıyor ve onu almam için uzatıp duruyordu. 

-Hadi ama Ji. Bu işin altından beraber geleceğiz. Tek başıma iki katı efor harcıyorum. Beni çok yoruyor

-A-ama. Ji Eun lütfen. Ya düşürürsem ya da bir şey olursa. Söz veriyorum biraz daha büyüsün alacağım kucağıma ama şimdilik idare etsen. Yaklaşık bir 20 30 kilo olduğun da - 

-Yani 8-9 yaşındayken mi ? 

-Evet. İdeal yaş. Her an kırılacakmış gibi duruyor. Al şunu dedi. Bu telaşlı hali kahkaha atma hissi uyandırsa da yapmayacaktım. Zaten Eun Ji ikimiz yerine de gülüyordu. 

-Lütfen. Benim için. Sana göstereceğim. Bir elini şu şekilde başının altında tut. Diğer elinde böyle dedim ellerini Eun Ji'yi kucaklayacak şekilde yerleştirdim. Kızımız ikimize de bakıyordu. 

-Sadece 5 dakika Jiyong. Üzerimi değiştireceğim. Otur ve bekle dediğimde korka korka adım atıp yatağa oturdu ve sırtını yasladı. O kadar temkinliydi ki elini koyduğum yerden bir saniye bile oynatmamıştı. Kıyafet odasına girdim ve 5 dakikayı 15 dakika yapana kadar kıyafet arıyormuş gibi yaptım. Sonunda gülerek odaya geçtiğimde Eun Ji çoktan uyumuştu. Jiyong ise yarı uykulu gözlerle gülerek ona bakıyordu. 











ÇETEWhere stories live. Discover now