B.94

175 19 17
                                    

Uyandığımda yatakta uzanmıyordum. Dün Jiying kucağımda uyuduğu için arkama yaslanmıştım ama Jiyong sabah yoktu. Su almak için komidine döndüm.

"Kahvaltını yap, ilaçlarını da mutlaka al. Akşama görüşürüz" yazan kağıdı elime aldım. Gitmemi istemiyoruz. Ağzım kulaklarımda koşarak odadan çıktım ve merdiven korkuluklarına dayandım. Aşağıda salondakilere döndüm.

-Kabul etti. Duydunuz mu ? Bizi kabul etti. Bebeği de. Yazı yazmış akşama görüşürüz yazmış diye bağırdım gülerek. Hepsi şaşkın bir ifadeyle yüzüme bakarken Jiyong mutfaktan çıktı.

-Sen... burada mıydın? dedim yerin dibine girdim. Girdim ve çıkamam. En iyisi burada kalmaktı.

-Evet buradaydım dedi sesi keyifliydi. Keyifli olurdu tabi uyandığımı biliyordu.

- Ben ş-şey akşam yazınca dedim kızlar kıkır kıkır gülüyordu. Sinirle onlara döndüm.

-Tanrım dedim ve dönüp odaya koştum. Kapıyı arkamdan hızla kapattım ve yorganın altına girdim. Sinirle yorganı tepeledim.

-Utanınca çok tatlısın dediğinde otomatik olarak durdum. Bu gibi durumlarsa en iyisi ölü taklidi yapmakta. Yanıma yattı

-Evde yoksun sanıyordum

-İşim erken bitti. Hem seni özledim dediğinde yorganı kaldırdım. Gülmüyordu. Gayet ciddiydi. Mimik oynamıyordu.

-Ne ?

-Seni özledim

-Ne ?

-Hadi amaa dedi gülerek. Sırıttım.

-Sadece bir kere daha söyle

-Seni çooooook özledim dediğinde ona sarıldım.

-Bende seni özledim.

-Kahvaltı yapmalısın dediğinde biraz daha yanaştım ona. Gülümsediğini duyuyordum.

-İlaç almalısın hadi

-Yani burada kalmamıza izin verdin ?

-İzin vermedim. Sana buranın senin evin olduğunu söylemiştim. Seni kovamam

-Önemli olan kovmak ister misin ?

-Hayır dedi direk. Düşünmemişti bile.

-O yüzden gitme. O şeyi kabul edebilir miyim bilmiyorum Ji Eun ama elimden geleni yaparım. Deneyeceğim

-Teşekkür ederim dedi. Ayağa kalktı ve bir anda beni kucağına aldı.

-Ya yaa bırak beni

-Kilo almışsın

-Ya Jiyong öyle deme dedim kucağından zorla indim. Elini tutup gitmeme engel

-İstersen 5 bin kilo ol. Yine de seni seveceğim dedi. Neydim ben ? Dünyanın en şanslı kadını falan mı ?

------------------

-Yeter ama artık yiyemeyeceğim dedim tabağı bıraktım ve Jin Woo'ya aldırmadan mutfaktan çıktım. Bir haftadır her gün biri yemek yememi gözlemliyordu ve bana ilaçları veriyordu. İşin kötü tarafı tıka basa yemek yiyordum. Vitaminler, haplar ve bir sürü organik sebzeler ki sebzeleri bizzat Mino ve Seung Yoon gidip almıştı. Uzaktan. Baya uzaktan.

-Hayır ona söylememek en iyisi. Zaten şuan iyi dedi kızlar. Odalarına girmek üzereydim ama durdum.

-Evet bu hem bebek için hem de onun için .

-Ne oluyor ? Dedim odaya dalıp. Sinirlenmiştim. Neden bana söylemiyorlardı ? Hamileyim diye bir şey bilmeme gerek mi yoktu ? Bu hamilelik olayı iyice sinir bozuyordu.

-Unnie yemeğini yedin mi ? Ne çabuk

-Rose bu bugün ki üçüncü öğünüm ve daha saat 5. Ben 12 de kalktım.

-Yemelisin. Yemek yemek iyidir

-Aynen

-Kesinlikle

-Aç kalmazsın

-Saçmalamaya başladınız. Farkında mısınız ?

-Saçmalamak mı ? Hadi ama unnie kuaföre gideceğiz. Gelir misin ?

-Lisa konuyu değiştirme öt

-Ben bir şey demem. En son dediğimde kötü şeyler oldu

-Ben hiç demem. Öldürürler beni dedi Jennie. Göz devirdim

-Ji Soo dedim bana bakıp kafasını iki yana salladı.

-Söyle hemen yoksa senin günün de yemek yemem ve hesabını sen verirsin dedim bana yemek yedirme olayı artık bir görev olduğu için bunu ciddiye alıyorlardı. Bu ne kadar işime gelmese se tehdit işe yarıyordu. Aynı zamanda herkesin beni ve bebeği düşünmesi beni mutlu ediyordu.

-Unnie yapma bunu bana

-Hadi

-Tamam ben söylüyorum dedi Haru. Ona döndüm. Tabi benimle beraber kızlarda.

-Yapma dediler hep bir ağızdan

-Yap dediğimde önce kızlara sonra bana döndü.

-Kang denilen adam dedi kalbim sıkıştı.  Kafa salladım.

-Jiyong oppayı vurmuş


ÇETEWhere stories live. Discover now