B.79

160 14 16
                                    


 Ne yapıyordum ben ? Kafayı yemiş olmalıydım . O beni terk etmişti. Ben aylarca acı çekmiştim. Anlaşmamızı 2. defa iptal etmişti. Kang'dan ne kadar intikam almak istediğimi bilmesine rağmen. Beni bırakmıştı. Yine de onu öpmeden duramıyordum. Son kararımla onu kendimden ayırdım. Şaşırmıştı. 

-Bunu olmamış sayalım dediğimde elimi tuttu. Parmaklarını parmaklarıma geçirdiğinde ona döndüm. 

-Ama oldu

-Jiyong beni terk ettin, anlaşmayı iptal ettin. Ben hala kabuslarımda beni bırakmanı görüyorum. Bana hiç bir şey anlatmıyorsun ? Haru'dan bahsetmemiştin bile. Ben sana her şeyi anlatırken susuyorsun. Beni sevdiğinden bile emin değildin. Bence hala değilsin

-Eminim. Olmasaydım o 6 ay bana zehir gibi geçmezdi yada öldürmek istediğim Wook Tae'nın abin olduğunu söylediğinde kendimi kaybetmezdim. Seni gördüğümde sırf bir kelime duymak için senden bütün ekibi aniden o depoya yollamazdım. Seni sevi- hayır sana aşığım. Bu benim en büyük zayıflığım

-Sır saklamaların ne olacak ? Yukarı çıkıp yatıp sabah kalktığımda yanımda olacak mısın ? dedim gözlerine bakarak. 

-Üzgünüm

-Bana üzgünüm deme cevap ver. Gideceksin dimi yine ? Terk edeceksin beni. Yine yalnız bırakacaksın

-Bu gece gideceğiz. Haru'yu alıp Seul'e döneceğiz

-Ve yine oraya gidecekler arasında ben yokum dimi ? dedim elimi kendime çektiğimde yavaşça kafa salladı. 

-Bu aşk değil. Sana söyliyim de karıştırma. Bu kullanmak, bu çıkarcılık. İstediğin zaman yanına alıp, sıkıldığında siktir olup gitmek bu

-Senden sıkılmam dediğinde sinir bozucu bir kahkaha attım. 

-Ben oyuncağın değilim Jiyong yada terk edip hiç bir hesap vermeden gidebileceğin bir hayvan da değilim. Bunu bana bir kere yaptın. Ben bir daha senin evcil hayvanın olmayacağım

-Seni asla öyle görmedim. Hislerim hakkında yalan söylemedim dediğinde sinirle gözlerimi kapattım. 

-Hoşçakal Gdragon. Lütfen... lütfen bir daha karşılaşmayalım dedim ve odadan çıktım. Salona geçtim. 

-Evet. Hanbin. Bulabildin mi ? 

-Hastanede morgdaymış. İşlemler için bek-

-Bana konum atar mısın ? dedim salondaki kalabalığa döndüm. Ağlamamak için dudağımın içini ısırıp gülümsedim. 

-Ah evet hepinizi gördüğüme çok sevindim gerçekten. İnanın sizi çok özlemişim ama çıkmam gerek. Zaten sizde çok durmayıp geri dönüyormuşsunuz.  Bu sanırım şey politikası bize fazla alışmadan toz olalım. Aa doğru çok kalmayın bence de. 15 dakikaya eve temizleme ekibi gelecek. Bütün odaları falan halledecekler. Normal şartlarda bugün ailecek taşınıyorduk da. Komik dimi ? yani o aileden tek benim hayatta olmam. Neyse. Dediğim gibi size Seul'de bol şans. Görüşürüz

-Ne Seul'ü ? Dedi Seunghyun. Daha fazla duramayacaktım. Omuz silktim. 

-Onu Jiyong'a sorun. 2 saate döneceğim. Yani dedim gözlerimi kapatıp. bunu yüzlerine bakarak söyleyemezdim. 

-Yani 2 saate evimi terk edin. Geldiğimde sizi görmek... ben sizin gibi değilim anladınız mı ? Soğuk kanlı falan değilim. Bu yüzden geçen yaptığınız gibi yapın ve sessizce gidin dedim ve evin kapısına doğru yürüdüm. Gidip babamı son kez ziyaret etsem iyi olacaktı. Ona bir özür borçluydum. 

-Araba bu tarafta

-Hanbin ? dedim şaşkınlıkla. Gülümsedi. 

-Yani birinin senin yanında durması lazım dimi ? Hala şoförün olduğuma göre bence ben olabilirim

-Nasıl yani ? Sen.. sen Seul'e dönmüyor musun ? 

-Ji Eun ben Daegu'dan ayrılamam. Ben buradaki her şeye hakimim. Yani gitmiyorum. Ayrıca sen buradayken pek gitmek de istemem dedi ve kapıyı binmem için açtı. Kızlar hep yanlış erkeğe aşık olurdu. Benim Jiyong'a olduğum gibi..





ÇETEWhere stories live. Discover now