B.70

164 15 19
                                    

-Bana onlar hakkında bildiğin her şeyi anlatmanı istiyorum Ji Eun dedi abim. Gözlerimi kapattım. Şuan aleni tehdit ediliyordum. Alttan alta

-Abi YG ne ? Ben neden öyle insanları tanıyım ? Nereden tanıyım ? dedim inkar,inkar, inkar. Son bir kaç saatte yaptığım gibi. 

-Ji Eun o kaldığın depo onlarındı dedi ve masaya oturdu. Woo Tak bunu nereden biliyordu ? Depo'yu Seul'dekiler bile bilmiyordu. YG herkesten saklarken o nasıl biliyordu ? Bu herif gerçekten kimdi ? 

-Olabilir. Oraya sadece bir kaç hafta önce gelmiştim ve geldiğimde kimse yoktu. Bir kedi dışında dediğimde Woo Tak göz devirdi ve elini sinirle masaya geçirdi. 

-Ji Eun

-Bayan Lee sizi onlarla gören olmuş dedi Jae Wook ve önüme bir kaç fotoğraf bıraktı. Jiyong ile bisiklet sürüyorduk, birinde marketteydik, birinde kızlarla beraber yoldaydık ki bu fotoğraf kaçırıldığım güne aitti. Fotoğrafların tek ortak noktası çok uzaktan çekilmişlerdi. Baya uzaktandı. Belli ki çeken kişide baya bir yakalanma korkusu vardı. 

-Ah bunlardan mı bahsediyorsunuz ? dedim pencereden baktım. Güneş batmak üzereydi. Suga'yı aramalıydım ama onlardan kurtulamıyordum. Telefonum ise odamdaydı. 

-Evet. Onlardan. Bu GD

-Hayır. Abi benimle dalga geçme. O pazarda karşılaştığım biri dediğimde eliyle boğazımı sıktı. Kafamı sandalyeye çarptı. 

-Ji Eun. Benimle bu aptal çocuk oyununu oynama. Sıkılmaya başladım senin bu hallerinden. Söyle dedi ve boğazımı sert bir şekilde bıraktı.

-Onunla yemin ederim pazarda karşılaştım dediğimde gözlerini gözlerime dikti. Jae Wook'a döndü. 

-Al senin olsun. Artık iyice sıktı. Ne istersen onu yap dediğinde suratına bakakaldım. Jae Wook sıkıca kolumu kavrayıp beni kaldırdı. 

-Ne saçmalıyorsun ? dedim Woo Tak'a bakıp. Sinirle gülerek suratıma baktı ama bir şey demeden Jae Wook'a döndü.

-İşini hallet. Bu gece gidiyoruz. Sen ben ve o dediğinde Jae Wook kafa salladı ve beni en yakın odaya yani benim odama sürükledi. Odaya girer girmez kapıyı kilitledi ve beni yatağa fırlattı. 

-Bak buna pişman olursun. Rahat bırak beni dedim. Düşünemiyordum. Düşünmeye vaktim yoktu. Gelip geceliğimin askısını indirdiğinde onu ittim. Sen ben ve o dedi. Yani Hyorin'i almayacaklardı. Hyorin. Onu uyarmalıydım. 

-HyoRin diye bağırdığımda Jae Wook kahkaha attı. 

-Hyorin kaç diye çığlık attığımda bu sefer ağzımı kapattı. 

-Hyorinle ne ara yakınlaştınız dedi omzum öpüp. Gözlerimi kapattım. Ne yapacaktım ? Jiyong artık gelmenin vakti geldi. Lütfen. 

-O gitti bile Ji Eun. Seni sevdiğim için söylüyorum. Woo Tak onun icabına bakacak. Bana uyum salla ki seni öldürmeden yanımda taşıyabilmek için onu ikna edip edemeyeceğimi düşüneyim dedi gülerek. Kafasını omzumdan kaldırıp yüzüme baktı. Dudakları dudaklarımı değecekken ona kafayı geçirdim. Burnu kanamaya başladığında geriye çekildi ve altından kayıp ayağa kalktım. Beni saçımdan yakalayıp yere attığında acıyla bağırdım. Bir yumruk attığında gözlerimi sıkıca kapattım. Kafamı yana çevirdiğimde silahları gördüm. Silahın arkasındaki GD yazısına baktım. Kolumu yatağın altına soktuğumda fermuarını açıyordu. Üzerimdeki geceliği yırtmaya çalıştığında silahı zorla tuttum ve ona doğru çevirdim. Gözleri bunu beklemediğini belli edercesine açıldı. 

-S-sen 

-Kalk üstümden seni orospu çocuğu yoksa beynini dağıtırım dediğim beni dinledi. Üzerimden kalktı ve yatağa doğru kaydı. 

-Kalk yürü dediğimde dinledi. Banyoya doğru ilerledim. 

-HyoRin nerede ? 

-Siz iki kaşar gerçekten plan mı yaptınız ? dediğinde silahın kabzasıyla kafasına vurdum. Herif kütük gibiydi. Sinirle bana döndü. 

-Sana özel değil. Kaşar kelimesinden hoşlanmam dedim ve onu banyoya soktum. 

-HyoRin nerede ? 

-O çoktan ölmüştür. Woo Tak onu ormanda öldürecekti. O orospu geberip gidecek

- Bu sikik evden 3ümüz çıkacağız. Merak etme o 3 kişide sen ve Woo Tak var dediğimde şaşırmıştı. Bildiğimi bilmiyordu. Gülümsedim. 

-Sen onu biliyor musun ? 

-Boş durmadım

-O kadar da aptal değilmişsin

-Kesinlikle dedim alayla sırıtıp. Oda aynı şekilde karşılık verdiğinde silahımı indirmeyip banyonun kilidini aldım. 

-Peki aptal. Haru'unun o kafeste zincirli olduğunu biliyor muydun ? O orospu hiç bir yere gidemez. Onu almak için abini öldürmen lazım çünkü anahtarlar onda dediğinde gülümsedim ve boynumdaki kolyeye çıkardım. 

-Bu anahtarlardan mı bahsediyorsun ? dedim gülerek. Onun ise gülümsemesi donmuştu. Sabah o odada Woo Tak'a sarıldığımda boynundan kolyeyi çalmıştım. Ne yapabilirdim ? Ben bir hırsızdım. Bana şaşkın şaşkın bakarken kapıyı kapattım ve onu banyoya kilitledim. 

ÇETEWhere stories live. Discover now