B.31

220 20 16
                                    

Gözlerimi açtım. Tanrım başım çatlıyordu. Yavaşça yataktan kalktım ve aşağı indim. Ne kadar içmiştim böyle ? 

-Kızlar okula gitmediniz mi ? diye söylenerek mutfağa girdim. Bom kendine kahve koyuyordu. 

-Nuna bana da kahve verir misin ? dediğimde kahvenin olduğu demliği tezgaha vurdu. 

-Kalk kendin al dediğinde sinirle ona baksam da kalkıp kahvemi doldurdum. Şuan tribini çekemem. Zaten başım ağrıyor.

-Kızlar size okula neden gitmediniz diye sordum ? dedim masaya geri otururken. Hepsi bana baksa da Lisa kafasını iki yana salladı. 

-Sizin derdiniz ne ? Ne diye bana boş boş bakıyorsunuz ? dedim yanağımı elime yaslayıp koltuğa çökmüş ve bana tip tip bakan ekibe baktım. Bir kişi eksikti. Ji Eun

-Sence neden ? dedi Dara. Tamam bu sinirimi bozmaya başlamıştı. Gerçekten. Neydi bu tavırları ? Tamam eve sarhoş gelmiş olabilirim ama hepsi geliyordu.  

-Ji Eun nerede ? 

-Bir de Ji Eun nerede diye mi soruyorsun ? Gerçekten mi Jiyong? Sen kafayı mı yedin ? diye bağırdı Seunghyun ayağa kalkmıştı. 

-Bana bağırma tamam mı ? dediğimde banyodan bir kız çıktı. Buraya kimse giremezdi. 

-Burada bir kural var. Lanet kuralı uygulayıp buraya kimseyi getirmemeye ne oldu ? diye bağırdığımda bu sefer hepsinin kaşları çatıldı. Hepsi kafayı yemiş. 

-Getirmek ? Sence biz mi getirdik Jiyong diye söylendi Youngbae. Sinirle kıza döndüm. Ne si-neler oluyor burada ? 

-Sende kimsin ? 

-Ne ? Senin kafan yerinde mi ? Benim müstakbel eşin

-Eşim mi ? dedim hassiktir. Gerçekten koca bir SİKTİR

-Sana siktiğimin içkisini içme diyorum. Her seferinde bir olay yapıyorsun. Sabah da hatırlamayıp her şeyi bok ediyorsun. Götünle içeceğine hiç içme işte diye bağırdı Seunghyun. Sinirle ona döndüm. 

-Burada neler oluyor ? 

-Hyung dedi Daesung. Yanıma geldi. Gerçekten ciddi bir şey olmalı ki morali bu kadar bozuktu. Şimdi hepsine baktığımda fark ediyordum. Hiç biri uyumamış gibiydi. 

-Dün bu kızla geldin. Evleneceğini söyledin. Mavis ve Ji Eun'u evden kovdun. Anlaşmayı iptal ettin. Ji Eun'a kaşar dediğin için sana tokat attı. Sende Ji Eun'un boğazını sıktığın zaman Seunghyun seni itti. Ji Eun o kadar sinirliydi ki çıktı gitti. O kızda nişanlın

-Saçmala dedim ben Ji Eun'un boğazını mı sıktım ? Ben böyle biri değildim. Ben kadına el kaldırmazdım. Gözlerimi sıkıca kapattım. Dün olanları hatırlamaya çalıştım. Bir bardaydım. Bu kızı hatırlıyorum. Her şey yerli yerine oturmaya başladı. Ben bunları gerçekten yapmıştım. Delirmiş olmalıyım. Tanrım gerçekten içkiyi bırakmam gerekiyordu. Sonum olacaktı

-Saçmalamıyor Jiyong. Bunların hepsini yaptın dedi CL. Hepsi bana sinirliydi. Sinirli olmalarını anlıyordum. Dün bok gibi davranmıştım. 

-Asıl ben soruyorum burada neler oluyor ? dediğinde hepimiz kıza döndük. Tanrım bir de bu kızla mı ? Yani Ji Eun yerine bununla mı ? Hadi ama

-Bir dakika. Adın ne ? 

-Jiyong ciddi misin ? 

-Yok böyle olmayacak. Jin Woo yok yok senin ayağın sakat. Mino onu evine götür. 

-Her şeyi öğrendi. Artık depoyu biliyor

-Dün gözlerimi kapattı. Gerçekten anlamıyorum. Siz kimsiniz ve benimle dalga mı geçiyorsunuz ? Kameralar nerede ? 

-Gözlerini kapattı mı ? Dedi Lisa. Kız kafa salladı. Herkes derin bir nefes aldı

-Hadi ama ben kimseye güvenmem. Tabi ki gözlerini kapatmışımdır

-Ha öyle mi ? Jiyong sen buraya kimseyi de getirmezsin ama getirdin. Hemde evleneceğim diye getirdin.  

-Hyung.. Ji Eun nerede ? 

-Bilmiyoruz. Hemen peşinden çıktım ama onu bulamadım dedi Seungri. Tezgaha yumruğumu geçirdim. Kafayı yemiştim. Kesinlikle

-Nerede olabilir ki ? diye söylendim. Seunghyun bana döndü

-Dua edelimde Kang'a gitmiş olmasın Jiyong. Yoksa ölür. Anladın mı ? Ölür dediğinde gözlerimi açtım. 

-Gitmez desem de dediğime bende inanamıyordum. Giderdi. O kız her şeyi yapardı. Onda deli cesareti vardı. Her şeyi beklerdim. 

-Gider Jiyong. Sen anlaşmayı iptal ettiğinde sana o yüzden saçmalamayı kes dedim. Sen ise her zamanki gibi beni dinlemedin. Senin derdin ne ha ? Dün her şeyi birbirine kattın. dedi bağırarak. Ellerimle yüzümü kapattım. Şuan beni dövse bile sesimi çıkaramazdım.Sadece sinirlenmiştim. Arabayla buradan uzaklaşırken sadece sinirli ve kırgındım. Bunların olacağını bilemezdim. Bilememiştim işte. O kadar içmemeliydim. Ji Eun bir daha yüzüme bakmayacaktı. 

-Hyung ben üzgünüm

-Üzgünüm olup olmaman umurumda bile değil Jiyong. O kız ölürse senin suçun dedi. Ayağa kalktım. Haklıydı. Ölürse benim suçumdu ve o ölürse ben ne yapacağımı bilmiyordum. Odama doğru ilerlerken başım dönüyordu. Üzerime bir şeyler geçirip aşağı indim. 

-Sen hala burada mısın ? dedim kıza. Kız şaşkınca suratıma bakıyordu. 

-Plan şu. Mino ve Seungh Yoon siz kızı bırakın. Seungri sen ve Seung Hoon Kang'ın adamlarını kontrol edin. Kızı görmüşler mi ? Kızlar siz eski mahallesine bakın. Nuna siz ise şu Mino denen adama gidin. O bir şey biliyor olabilir. Seunghyun dedim ama suratına baktım. Yardım edeceğinden şüpheliydim. Derin bir nefes aldı ve ayağa kalktı. 

-Ben Jiyong buradayım. Senin yaptığın hataları düzeltmekten bıksam da maalesef kardeşimsin. Yani söyle dediğinde kafa salladım. 

-Düşündüm ki biri polise gitmeli. Yakınlarda olabilecek kazalar yada Kang'a gitme olasılığına karşı bulunan cesetler için 

-İyi dediğinde Dae ve Bae'ye döndüm. 

-Hastaneler dediğimde ikisi de ayağa kalktı. 

-Onu bulmalıyız. O Kang'a gitmeden önce dediğimde herkes kafa salladı. 

-Yaşamak için çok hızlı, ölmek için çok erken diye bağırdıklarında gülümsedim. Benim hatamdı ama onlar arkamdaydı. 

-Bende eve gelme olasılığına karşı burada kalayım. Zaten fazla bir seçeneğim yok dedi Jin Woo ayağını gösterip.

ÇETEWhere stories live. Discover now